Dımaşk Selçuklu Melikliği - Şemsül-Mülûk Dukak Devri (1095-1104)

1077/78 yılında kardeşi Sultan Melikşah tarafından fetihleri tamamlaması için Suriye ve Filistin'e atanan Tacüddevle Tutuş, Arap Mirdas - oğulları ailesinin elinde bulunan Haleb bölgesine egemen olmak amaciyle, büyük çabalar göstermişse de Büyük Selçuklu imparatorluğu vasallarından Musul Ukayl - oğulları beyliği emîri Şerefüddevle Müslim'in kendi aleyhine, Kuzey - Suriye'deki öteki Arap unsurlariyle birlikte harekete geçmesi sonucunda başarı kazanamamıştır. Bu sırada, Orta - Suriye ile Filistin'in yönetimini Büyük Selçuklu imparatorluğu adına elinde tutan emir Atsız, başkent Dımaşk'ta bir Mısır - Fahmi ordusu tarafından kuşatılıp sıkıştırılıyordu. Fatımî baskısına karşı koymada güçlük çeken Atsız, Haleb bölgesinde bulunan Tutuş'u yardıma çağırdı. Tutuş'un bu çağrıya uyarak ivedilikle Dımaşk'a gelmesi üzerine, Fatımi ordusu Mısır'a geri dönmek zorunda kaldı. Dımaşk'a giren Tutuş, kendisine karşı birtakım olumsuz eylemlere girişmesi sonucunda, emir Atsız'ı yayının kirişi ile boğdurmak suretiyle öldürtmüştür. Böylece o, Atsız'ın egemen olduğu Kudüs, Dımaşk, Akkâ, Sur, Trablusşam, Yafa, Ariş, Taberiyye gibi birçok Suriye ve Filistin kent ve yörelerinin yönetimini kolaylıkla elinde toplayarak Suriye ve Filistin Selçuklu Meliki olmuştu. Buna karşın başkenti Musul olmak üzere, Kuzey - Suriye'ye de yayılmakta olan Müslim ile egemenlik çatışması yapmak zorunda kalmıştı. Tutuş, bu çatışmada birçok Arap göçebe kabilelerine hükümran olan Müslim'e karşı tam anlamiyle bir başarı kazanamamış ve dolayısiyle egemenlik alanını Haleb bölgesine değin uzatamamıştır. Tutuş-Müslim siyasal çekişmesinin sürmekte olduğu sıralarda, Anadolu Selçuklu hükümdarı Süleyman-Şah, çağrı üzerine, Bizans egemenliğinde bulunan Antakya'yı feth ederek Haleb kapılarına dayanmıştı. Bu durum, Suriye egemenliği için sürüp giden sözkonusu çatışmayı daha da kritik bir hale sokmuştur.

Remnants of Theophoric Names in Turkic Name Giving

In my study entitled "The Psychology and Categories of Name Giving Among the Turkish Peoples" (Hungaro - Turcica, Budapest 1976, pp. 207-223) I divided Turkic personal names into six major groups, and within these groups further 14 categories of men's names and a couple of women's names were distinguished. A very important semantic category of Turkic names is that of the theophoric names. In my Onomasticon Turcicum in preparation, more than sixty data are collected from different ages and different Turkic peoples for the name Töngri - berdi "God - giyen" (in their corresponding forms), partly they are names of historical persons. The name of "God" could be substituted by different words, thus e. g. Ogan - berdi (A. v. Le Coq, Türkische Namen in Indien: GarbeFestgabe, 1927), in the Islamic cultural sphere Allah - virdi (Abramzon, Rozdenie kirgizskogo rebenka: Sbornik Muzeja Antropologii i Etnografii XII, 1949, p. 107) and Quday - berdi (Abramzon, I . c.). The latter two names served as basis for Russian patronymika such as Allahberdiev (ein Chivaer in 1793: A. f. w. K. v. R. XVIII, p. 352), Quday - Berdiev (Turkmen name in 188o: Grodekov, Vojna IV. Pri1o2enie, p. 39). The name Töngri - berdi itself has a variant Tagribirdi on Arabic soil, e. g. the great historian of the Mamelukes was called Abul Mahasin Ibn Tagribirdi (1411-1469). In the Arabic chronicle of this Ibn Tagribirdi, in the period between 1441 and 1469, sixteen such names are registered, and the same abundance of data is characteristic of another famous Mameluke historian Ibn Iyyâs.