Bir Vakıa ve Neticesi

Makale yazarının anlatımıyla; Sene 1932. Bir gün hocam, Tedavi Kliniği ve Farmakodinami Müderrisi, Dr. Akil Muhtar Cizden'in evine gitmiştim. Beni hasta muayene günü olmadığından yukarıya aldılar. Kütüphanelerinde idiler. Karşılarında Türk Tarih Tetkik Cemiyeti Başkanı Yusuf Akçura, kliniğin eski asistanı ve Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti müessis üyelerinden Dr. Reşid Galip vardı. Beni her üçü pek sıcak bir muhabbetle karşıladılar. Hocam Akil Muhtar, hah şimdi seni konuşuyorduk. İşte aradığımızı buldunuz, buyurdu. Yusuf Akçura: Kaç gündür İstanbul kazan biz kepçe, sizi arıyorduk. Akil Muhtar Bey, ben onu bulurum diye vadettiler. Sen de şimdi geldin, ne alt. Şimdi Gâzi Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle teşkil ettiğimiz Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti, Türklerin büyük cildler halinde medeniyet ve tarihinden bâhis eserler yazacaktır. Bunda Türklerde tıp ve tezhib, resim ve minyatür tarihleri mevzuunu size yazdırmağa karar verdik. Bunları, kararımız üzere sizden istiyoruz. Azami olarak iki ayda yazıp göndermenizi diliyoruz. Hocanız da bu bahisleri Süheyl seve seve üzerine alarak yazar, dedi. Akil Muhtar Bey Hocamız da bu vesile ile taltifkârane konuştular.