ENVER METE ASLAN’A AİT KÜRDÎLİHİCAZKÂR ZEYBEK’İN İSTANBUL LÂVTASI İLE KENDİ İCRASI ÜZERİNE TEKNİK BİR İNCELEME

Lâvta çeşitli coğrafyalarda ve dönemlerde, farklı şekil ve icra özellikleriyle kendine yer bulmuş bir çalgıdır. Çalışmada ele alınan lâvta, İstanbul’a özgü ve çoğunlukla kahvehane, meyhane gibi eğlence kültürünün bir parçasıdır. Hem icra edildiği coğrafyanın açıklanması hem de diğer lâvtalar ile karıştırılmasının önlenmesi için çalışmada, çalgı İstanbul lâvtası olarak isimlendirilecektir. Kabasaz takımında yer aldığı bilinen ve daha çok eğlence müziğine yönelik bir çalgı olan İstanbul lâvtasının icra üslup özellikleri arasında mızrap vuruş yönleri, melodiye eşlik eden bam ses kullanımı ve ritmik yapı gibi önemli hususlar bulunmaktadır. Kendine has icra özellikleriyle en çok XIV. yüzyılda icra edilmiş ve çoğunlukla Rum müzisyenlerce kullanılmıştır. XX. yüzyılın başlarında çeşitli kültürel ve müzikal sebepler nedeniyle çalgının gözden düştüğü ve kullanım alanının neredeyse kalmadığı bilinmektedir. Çalgı ile ilgili takip edilebilir ve ulaşılabilir yazılı kaynakların sayıca azlığının yanında günümüze ulaşılabilen sesli ilk kayıt Tanburî Cemil Bey’in yapmış olduğu taksimlerdir. İstanbul lâvtası Cemil Bey’den günümüze çeşitli müzisyen ve araştırmacıların özel ilgileri sayesinde ulaşabilmiştir. Bu çalışmada Enver Mete Aslan’a ait Kürdîlihicazkâr Zeybek’in kendisi tarafından İstanbul lâvtası ile icrası esnasında ses ve görüntü kaydı alınmış, yapılan incelemede icradaki mızrap vuruşları, parmak baskıları ve çeşitli süsleme teknikleri nota ve yazım yolu ile açıklanmaya çalışılmıştır. İcra üzerinden yapılan inceleme sonucunda çalgının unutulmuş olduğu düşünülen, kendine has icra üslubuna dair çıkarımlarda bulunulmuştur. Buradan yola çıkılarak alt mızrap vuruşlarının sıklıkla kullanılması, üst açık tellere melodiye eşlik eden dem ses görevi verilmesi, üst tellerden yararlanarak oluşturulan ritmik alt yapı ile icraya dinamiklik kazandırılması çalgının önemli icra özellikleri olduğu anlaşılmıştır. Ek olarak icranın melodik ve ritmik olarak zenginleşmesinde, mevcut notaların daha küçük notalara/nota gruplarına bölünüp, bölünen nota/nota gruplarının açık tellerden de yararlanılarak icra edilmesinin önemli etkisi olduğu görülmektedir. Yapılan bu çalışma ile çalgının sosyal, kültürel ve akademik alanda daha çok yer almasının sağlanması ve kullanım alanının artırılması amaçlanmıştır.

___

  • Aktüze, İ. (2004). Ansiklopedik Müzik Sözlüğü, İstanbul: Pan Yayıncılık.
  • Aslan, E.M. (2011). Ud Alıştırmaları – Teknik Çalışmalar, İstanbul: Pan Yayıncılık.
  • Aslan, E.M. (2015). İstanbul Lâvtası Üslubu Üzerine Bir Araştırma, (Sanatta Yeterlik Tezi). Haliç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
  • Aslan, E.M. (2020). İstanbul Lâvtası Metodu, Ankara: Müzik Eğitimi Yayınları.
  • Aydemir, M. (2018). Tarihsel Süreçte Lavta Sazı ve Lavta Öğrenim Kılavuzu, (Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
  • Cemil, M. (t.y.). “Kaybolan Türk Sazı Lâvta”, Musıkî Mecmuası, 4, 274.
  • Elias, N. (2011). “Ege’nin İki Yakasında Geçmişten Günümüze Lavtanın Hikâyesi”,Toplumsal Tarih Dergisi, 207, 2-8.
  • İrden, S. (2020). Türk Musıkisinde Düzen-Perde-Makam-Terkip Uygulamaları, Konya: Eğitim Yayınevi.
  • Özalp, N. (2000). Türk Mûsikîsi Tarihi I.Cilt, İstanbul: Millî Eğitim Basımevi.
  • Torun, M. (!996). Gelenekle Geleceğe – Ud Metodu, İstanbul: Çağlar Yayınları.
  • Uluç, M.Ö. (2001). Müzik İşaretleri ve Terimleri Sözlüğü. Ankara: Yurtrenkleri Yayınları.
  • Yücel H. (2016). “Osmanlı Sarayı Kayıtlarında Yer Alan Ûd ve Lavta Sazları Üzerine Bir İnceleme”, Sosyal Bilimler Dergisi, 6, 424-438.