Dünya tarihinin akışı üzerinde en fazla etki yapan Türk milleti, bu başarısını bağrından çıkardığı ordusuna borçludur. Zaten, millet-ordu ayırımı yoktu: “Türklerde, halk bir ordu, ordu ise, halk idi.” Başka bir deyişle, Türk milleti, yaşlısı ile, genci ile, kadını ile asker bir milletti. Doğan çocuk, yürüyebilecek yaşa geldiğinden itibaren, kendisini askerliğe hazırlayacak hareketler yapardı. Zaten, yaptığımız araştırmalarda vardığımız sonuçlara göre, Türk toplumu, tarih boyunca, her yaştan kadını ile, erkeği ile hayatlarını ya yarışma ile, ya da yardımlaşma ile geçirirlerdi. Yarışma onların her alanda ilerlemelerini bu arada, askerlik alanında, dünyanın en mükemmel savaşçıları olmalarını sağlamıştır. Dayanışma ise, aralarındaki tesanüdü geliştirmiştir.

The Turkish nation, which has the greatest impact on the flow of world history, owes this success to its army, which it has removed from its heart. Anyway, there was no nation-army distinction: "In Turks, the people were an army, and the army was the people." In other words, the Turkish nation was a military nation with its elderly, youth and women. The born boy, after he was old enough to walk, would make movements to prepare himself for military service. In fact, according to the results we have reached in our researches, Turkish society would spend their lives with women of all ages, men and men either through competition or solidarity throughout history. The competition has enabled them to progress in all areas, while being the most excellent fighters in the world in the field of military service. Solidarity has improved the comfort between them.