Giriş niteliğindeki bu incelemenin konusu seksenli yılların sonunda Batı Avrupa’da görülen istihdamla ilgili belli başlı sorunların incelenmesidir. Hiç kuşku yok ki konu çok geniş ve karmaşıktır, bu inceleme çerçevesinde bu sorunların her birinin bir taslağından daha fazlasının sunulabileceği düşünülmemektedir. İlginç çözüm yolları önermeksizin, durumun kendi bütünlüğü içinde bir sentezi yapılmakla yetinilecektir. Tartışmaları özendirme amacıyla işsizliğin ve düşük işsizliğin yeterince değerlendirilememesinin nedenleri, boyutları ve sonuçları ile ilgili en farkk ve yaygın yorumlardan geniş bir biçimde söz edilecektir. Böylece zıt tezler sunarak fikir ayıldıklarını daha da artırma ve tartışmaları başlatma amaçlanmıştır. Bunu denemeye gerek duyuldu, çünkü Avrupa toplumlarmın temelini sarsma tehlikesi gösteren günümüzdeki istihdam bunalımının ekonomik, toplumsal ve kültürel yanlarının, tüm karmaşıklıkları içinde ancak bu biçimde kavranabileceği umulmaktadır.

Sözel iletişim insanoğlunun üzerinde ençok çalıştığı etkinliklerden birisidir. İlkokuldan üniversiteye kadar her okul düzeyinde öğrencilerden konuşma ve yazı dilinin yapılarını öğrenmeleri istenir. Öğrenciler sözel dile hakim olmadıkça gerçek anlamda eğitilmiş sayılmazlar. Öte yandan sözsüz iletişim ise insanoğlunun üzerinde çok az durduğu bir etkinlik olagelmiştir. Günümüzde bile hala devlet okullarının programlarına temel bir ders olarak girecek önemde görülmemektedir. Oysa, insanların iletişim kurarken alıp gönderdikleri mesajlardaki anlamların % 80 kadar büyük bir oranını sözsüz dil oluşturmaktadır. Bu rahatsız edici bir orandır. Demek ki insân-oğlu bu gerçek ortaya çıkıncaya kadar iletişim ile ilgili çalışmalarında yanlışın üzerinde durmuştur.