LİMON SUYU

Gözleri ışıl ışıldı anlatırken… Kaldırdım başımı etrafa baktım. Büyükçe bir odadayız. Eski bir kanepe açık mavi, gri karışımı bir kumaştan döşemişler. Eskidiği için burada, belli diğer her şey gibi. Tavan kütüklerle kaplanmış. Arada bir fareler fink atıyorlar bir o yana bir bu yana. Lüküs yanıyor. Kim bilir kimin eskisi. Bir masa ve üç sandalye… Düşünüyorum ayrı ayrı insanların hatıraları olan bu eşyaların burada, bu muhabbete dâhil oluşu bir kader mi? Diğerlerine baktım. Efsunlanmış gibi dinliyorlar defineciyi…

LİMON SUYU