Tip II Oddi sfinkter disfonksiyonunda biliyer manometri yapmadan sfinkterotomi uygun bir yaklaşım mıdır?

Giriş ve Amaç: Oddi sfinkter disfonksiyonu Oddi sfinkteri'nin organik veya fonksiyonel anormalliğine bağlı ortaya çıkan biliyer ve/veya pankreatik obstrüksiyonda görülen tablodur. Epizodik biliyer ağrı ile beraber safra kanal genişliği ve enzim yüksekliği olan tipinde (Tip I) endoskopik biliyer sfinkterotomi hastaların çoğunda etkili olmaktadır. Sadece ağrının olduğu grupta (Tip III) ise sadece sfinkter basıncı yüksek bireylerde sfinkter ablasyonu etkili olduğu için, sfinkterotomi öncesi manometri önerilmektedir. Ağrı ile beraber sadece enzim yüksekliği veya sadece kanal genişliği olan grupta (Tip II) ise sfinkterotomi öncesi manometri gerekliliği tartışmalı bir konudur. Bu çalışmada Tip II Oddi sfinkter disfonksiyonu olan hastaların endoskopik sfinkterotomiye (ES) yanıtı araştırılmıştır. Gereç ve Yöntem: Temmuz 2005-Eylül 2008 tarihleri arasında Tip I ve II Oddi sfinkter disfonksiyonu tanısı konulmuş olan hastaların prospektif olarak toplanan verileri retrospektif olarak değerlendirildi. İşlemin başarısı, komplikasyonları, endoskopik sfinkterotomiye biliyer ağrının yanıtı araştırıldı. Bulgular: Bu süre içinde 30 hasta [27 Kadın, 3 Erkek, ortalama yaş: 58.6±18.3 (25-88) yıl] Oddi sfinkter disfonksiyonu tanısı aldı. Hastaların 18 (% 60)'i Tip I,12'si Tip II Oddi sfinkter disfonksiyonu idi. Hastaların 24 (% 80) tanesi kolesistektomili idi. Altı (%20) hastanın papillası fibrotikti. Onsekiz hastanın safra yolları selektif kanülize edilirken, oniki hastada selektif kanülasyon için önkesi yapılması gerekti. Daha sonra tüm hastalarda endoskopik sfinkterotomiye tamamlandı. Tüm hastalarda işlem başarılı oldu. Bir (%3.3) hastada işlem sonrası hafif şiddette pankreatit gelişti. Hastalar ortalama 21.4±10.8 (2-38) ay izlendiler. Tip I grubunda 15 (%83.3) hastanın semptomlarının tekrarlamadığı, 3 hastanın (%16.7) ise semptomlarının sürdüğü, Tip II grubunda 8 (%66) hastanın semptomlarının tekrarlamadığı, 4 (%34) hastanın ise semptomlarının sürdüğü saptandı. Bu hastalar ayrıntılı sorgulandığında semptomlarının diğer fonksiyonel gastrointestinal hastalık semptomları ile örtüştüğü saptandı. Sonuç: Tip I Oddi sfinkter disfonksiyonu olan hastalarda endoskopik sfinkterotomiye yüksek oranda etkilidir. Bu hastalarda manometri yapılmadan endoskopik sfinkterotomiye önerilebilir. Serimizde biliyer pankreatit oranı bu hastalar için literatürde verilenden düşüktür. Verilerimizin sonuçlarına dayanarak Tip II Oddi sfinkter disfonksiyonu olan hastalarda endoskopik sfinkterotomiye cevap daha düşük olsa bile, bu hastalara, biliyer manometrinin yüksek pankreatit riski nedeniyle, doğrudan endoskopik sfinkterotomiye yapılması mantıklı gibi görünmektedir.

Is it appropriate to perform sphincterotomy without biliary manometry in sphincter of Oddi dysfunction Type II?

Background and Aims: Sphincter of Oddi dysfunction is the circumstance seen in biliary and/or pancreatic obstructions caused by functional or structural abnormalities in the sphincter of Oddi. Endoscopic biliary sphincterotomy is an effective therapy in most of the patients with type I Sphincter of Oddi dysfunction, which includes an episodic biliary pain, a dilated extrahepatic bile duct and biliary enzyme elevations. The presence of only pain indicates type III Sphincter of Oddi dysfunction, and endoscopic sphincterotomy is effective especially in those with high sphincter pressure. For this reason, sphincter of Oddi manometry is proposed in type III Sphincter of Oddi dysfunction. The necessity of sphincter of Oddi manometry before sphincterotomy remains controversial in type II Sphincter of Oddi dysfunction, which has biliary pain along with a dilated extrahepatic bile duct or biliary enzyme elevations. In this study, it was aimed to evaluate the response to endoscopic sphincterotomy in patients with type II Sphincter of Oddi dysfunction. Materials and Methods: The data obtained prospectively from patients with type I and II Sphincter of Oddi dysfunction between July 2005 and September 2008 were retrospectively investigated. The success and complications of papillotomy and the response of biliary pain after endoscopic sphincterotomy were ascertained. Results: During this period, 30 patients [27 female, 3 male, mean ± SD age: 58.6 ± 18.3 (25-88) years] were recognized as having Sphincter of Oddi dysfunction. Eighteen patients were classified as type I and remaining patients as type II Sphincter of Oddi dysfunction. Six (20%) patients had fibrotic sphincter of Oddi. Selective biliary cannulation was done in 18 patients, but 12 patients required needle-knife pre-cut before selective biliary cannulation. Later, the endoscopic sphincterotomy was completed in all patients, and all procedures were successful. Postprocedural mild pancreatitis was described in only one patient (3.3%). The patients were followed-up for a mean 21.4±10.8 (2-38) months. In the type I Sphincter of Oddi dysfunction group, no recurrent symptoms were established in 15 (83.3%) patients, but continuous symptoms were defined in 3 (16.7%) patients. In the type II Sphincter of Oddi dysfunction group, no recurrent symptoms were established in 8 (66%) patients, but continuous symptoms were defined in 4 (34%) patients. When these patients were investigated in detail, it was found that their symptoms were consistent with the other functional gastrointestinal diseases. Conclusions: Endoscopic sphincterotomy is a highly effective procedure in patients with Sphincter of Oddi dysfunction type I. endoscopic sphincterotomy without sphincter of Oddi manometry can be recommended in these patients. In our group of patients, the frequency of biliary pancreatitis was lower than found in the literature. According to our data, although endoscopic sphincterotomy-related symptomatic relief is low in type II Sphincter of Oddi dysfunction, it is logical to perform endoscopic sphincterotomy directly because of the pancreatitis risk due to sphincter of Oddi manometry.
Akademik Gastroenteroloji Dergisi-Cover
  • ISSN: 1303-6629
  • Yayın Aralığı: Yılda 3 Sayı
  • Başlangıç: 2002
  • Yayıncı: Jülide Gülay Özler
Sayıdaki Diğer Makaleler

Tip II Oddi sfinkter disfonksiyonunda biliyer manometri yapmadan sfinkterotomi uygun bir yaklaşım mıdır?

Diğdem ÖZER, Erkan PARLAK, Erkin ÖZTAŞ, Nurgül ŞAŞMAZ, Burhan ŞAHİN

Kolonik tip idiopatik kronik intestinal psödoobstrüksiyon: Kolonun Parkinson hastalığı mı?

Cem CENGİZ, Kutluk PAMPAL, Sedat BOYACIOĞLU

Septik şok sonrasında gelişen progresif sklerozan kolanjitin olumsuz sonuçları

Güray CEYLAN, Yücel ÜSTÜNDAĞ, Erkan PARLAK

Nadir bir üst gastrointestinal kanama nedeni; duodenal divertiküler kanama

Semih SEZER, Öykü TAYFUR, Yasemin ÖZİN, Ayşegül ŞENGÜL, Erkan PARLAK, Sabite KAÇAR, Dilek OĞUZ, Nurgül ŞAŞMAZ

Servikal özofagustaki heterotopik gastrik mukozanın endoskopik sıklığı; bir referans merkez çalışması

Murat KEKİLLİ, Abdurrahim SAYILIR, Yusuf YEŞİL, Yavuz BEYAZIT, İbrahim Koral ÖNAL, Mevlüt KURT, Adnan TAŞ, Mehmet İBİŞ, Meral AKDOĞAN, Nurgül ŞAŞMAZ

Fonksiyonel dispepside obestatin ve ghrelinin rolü

Fatma ÇETİN, Cem AYGÜN, Fazilet ERMAN, Süleyman AYDIN, Orhan Kürşat POYRAZOĞLU, İbrahim Halil BAHÇECİOĞLU

Non-sirotik bir karaciğerde hepatosellüler karsinom rezeksiyonu sonrası ortaya çıkan nadir bir klinik görünüm: Kısa bir takip süresinde gelişen bilateral adrenal metastaz

E. Birol BOSTANCI, Erdal POLAT, İsmail GÖMCELİ, İlter ÖZER, Musa AKOĞLU

Gastroözofageal reflü hastalarının klinik, endoskopik ve pH-metre verilerinin Helikobakter pilori enfeksiyonu ile ilişkisi

Altay ÇELEBİ, Sadettin HÜLAGÜ, Ömer ŞENTÜRK, Orhan ÖZGÜR

Üst gastrointestinal endoskopide tanı konan Ascaris lumbricoides olgusu

Yaşar ÇOLAK, Feruze Yilmaz ENÇ, İlyas TUNCER, Güpse ADALI