Kadın gizliliği ve kadınların boyun eğdirilmelerine ilişkin hegemonik baskı, maskülenliğin ve feminenliğin kamusal alanlarda ve kentsel alanlarda nasıl bir çatışmaya girdiğinin karşılaştırmalı bir analizinde anlaşılabilir. Bu bağlamda, bu metin kentsel etkinlikler ve kutlamalar, kamusal alanlar ve cinsiyetle etkileşimler üzerine sözel olmayan işaretlerle bir dizi etnografik analiz yapacak ve böylece sosyal olarak uygun veya uygunsuz olarak kabul edilenlerin canlı bir şekilde sunulmasına sağlayacaktır. Bu kompakt etnografik analizin asıl amacı, bastırılmış feminenliğin ortaya çıkarılması gerekliliğidir ki böylece söz konusu topluluğun kadın üyelerinin tecrit edilmesinin hem de dışlanmasının içselleştirilmesinin toplumsal olarak durdurulması için bir umut olabilir. Durum örnekleri, çalkantılı bir cinsiyet politikasına sahip olan, geleneksel ve modern kimlik çarpışmasının yansımalarının devam ettiği Türkiye sahası üzerinden alınmıştır.

Women’s seclusion and hegemonic oppression towards the subjugation of women can alternatively be well understood in contrastive analysis of how masculinities and femininities come to conflict public spheres and urban spaces. In this regard, this text will provide a sequence of ethnographic analyses on urban events and celebrations, public spaces and gendered interactions through non-verbal marks so that what is deemed as socially appropriate or improper are vividly presented. The main objective of this compact ethnographic analysis is that the subordinate femininities must be unearthed so that there could be a hope for a social cessation of internalization of both the seclusion and subjugation of female members of the subject society. The case instances are drawn from Turkish society, which has a fluctuant politics of gender and where the society is stigmatized with the ongoing repercussions of conventional and contemporary identity conflicts.