Türk ve İngiliz Şiirinde Savaş-Karşıtı Şiirler: Savaş bir Kahramanlık mı yoksa bir Vahşet mi?

Türkçe ÖzetSıradan bir asker için savaş vazife, fedakârlık ve kahramanlıktır. Vatanı için kendinden beklenen fedakarlığı yapmak zorunda olan her bir asker, düşman olarak algıladığı “öteki” insana şiddet uyguladığını, bir insanın yaşamına son verdiğini düşünmez. Bir asker için savaşın bir şiddet olduğunu düşünmesi doğru da olmaz. Asker ve savaş konusundaki toplumsal algı da buna benzer şekilde gelişmiştir. Bunun bir sonucu olarak savaş üzerine kurgulanan söylemler savaşan askerin ve savaşta olan toplumun, savaşı insani açıdan sorgulamasına yer vermez. Toplumsal söylemlerde savaşın ahlaki ve şiddet boyutları ön plana çıkarılmaz. Toplum ve toplumun aydınları, savaşı ve insanın hayatına son verilmesini meşrulaştıracak söylemler üretir. Bu söylemler üretilirken de belli bir mantık ve söylem stratejisi kullanılır. Bu stratejilerden bir tanesi karşıdakini insan olarak değil “düşman” olarak tanımlamaktır. Bu durumda bireyin, toplumun ve vatanın güvenliğini tehdit eden düşmanı öldürmek bir vazife olarak algılanır. Askerler de bu üretilen algı ile düşmana karşı mücadele ederler. Bu söylem karşıdaki insanın hayatına son verilmesini de böylece normalleştirir. Savaş söylemlerinde “ötekileştirmekle” birlikte düşmana farklı özellikler de atfedilir. Düşman bazen insan hayatını tehdit eden hayvanlara, bazen de medeniyetten habersiz ilkel insana benzetilir. İlkel, barbar, canavar, sırtlan gibi benzetmeler bunlardan bazılarıdır. Bu benzetmeleri sorgulayan, kurgulanan bu savaş söylemine karşı çıkan asker-şairler de olmuştur. Düşmana karşı savaşan ve savaşta birçok askerin ölümüne şahit olan birtakım şairler, mevcut söylem yerine daha farklı bir savaş söylemi geliştirmişlerdir. Bu söylemde savaşın insani boyutunu ön plana çıkararak, savaşın doğurduğu şiddet ve vahşet üzerine odaklanmışlardır. Mesela Wilfred Owen “Dulce Decorum Est” başlıklı şiirinde antik yazar Horace’a atıfta bulunarak, savaşın bir kahramanlık olarak görülmesini eleştirmiştir. Savaşın acımasız, vahşet dolu sahnelerini dizelerinde canlandırarak, gençlerin hayatlarının en verimli ve dinamik çağlarında ölüme mahkûm edilmesini ironik bir bakış açısı ile yansıtmıştır. Owen, dizelerinde “yüksek kahramanlık” duygusu ile “çaresizce ölüme sürüklenen” askerleri birlikte kullanmıştır. Benzer şekilde Türk milli şairi Mehmet Akif Ersoy: “Vurulmuş tertemiz alnından yerde yatıyor / Bir Hilal uğruna Ya Rab ne güneşler batıyor” diyerek, genç yaşında ölüme giden askerlerin acısını anlatmaktadır. İngiliz ve Türk şairler dizelerinde askerlerin uğruna savaştığı değerlerin yaşamdan ve ölümden daha üstün görüldüğünü; savaşa giden genç askerlerin yaşamlarını anlamlı kılan değerler için savaşıp öldüklerine yürekten inandıklarını belirtir.  Bu inanç savaşın vahşetini gölgelemiş ve ölümün acısını dindirmiştir. İngilizler için “kutsal haç” sıradan askerin kendini feda edebileceği bir aşkın değer olurken, Türk askeri için hilalin ve vatanın sembolize edildiği “Türk Bayrağı” aşkın değerdir. Bu nedenle şairler dizelerinde Tanrı, Haç, Bayrak, Hilal gibi kelimeleri fazlaca kullanmışlardır.  Mesela Tevfik Fikret bir dizesinde Tanrı ve Peygamber ifadelerini kullanmıştır: Artık yürürüm, avn-ı Hudâ meş’al-i râhım,/ bî|hazm ü irâdet;/ Peygamberimin sancağı oldukça penâhım,/ elbette benimdir ebedî savn ü selâmet. (Uzun, 1985: 372). Fikret bu üstün değerlerin yanında genç yaşta hayatını kaybedenlerin geride bıraktıkları acıya da yer vermiştir: Haksız yere mahvoldu evet bunca şehîdân,/ Evlâdları çıplak ve susuz kaldı perîşân. (Parlatır ve Çetin, 2001: 670). Hayatını feda eden asker için sunulan manevi huzurun yanında, geride bıraktığı çocukları ve ailesi için manevi bir ıstırap olduğunu bu şekilde yansıtmıştır. İngiliz şairlerden Isac Rosenberg de savaşı bir kışa benzeterek ölümle özdeşleştirmiştir. Şair ayrıca içinde yetiştiği Hristiyanlık inancının da insan öldürmeye karşı olduğunu belirterek “genç askerlerin kendilerini feda etmesinin” çok acı bir olay olduğunu yazmıştır. Rosenberg bir dizesinde vurulup yere düşen genç askerin cesedini terk eden ruhunun, yerde biten çimenleri bile kıpırdatamadığını vurgulayarak, tabiatın bile bu insan vahşetine duyarsız kaldığını anlatmıştır.  Bu makalenin amacı da savaş karşıtı şiir yazanların söylemlerini incelemektir. Bu çalışmada Türk ve İngiliz şiirinden savaşa karşı eleştirel söylem üreten şairlerin çalışmalarından bir kısmını ele alıp, bu şairlerin yaklaşımlarını inceleyeceğiz. Seçilen şiirlerin ve şairlerin savaş konusunda benzer duyguları paylaşıp paylaşmadıklarını ortaya çıkarıp, varsa benzerlikleri açıklamaya çalışacağız. Öncelikle, Türk ve İngiliz şiirinden seçilen örnekler incelenerek her iki edebiyatta savaşın nasıl ifade edildiği açıklanacaktır. Bu çalışma için seçilen şiirler genel olarak I. Dünya Savaşı ile ilgilidir. Bu savaşta İngilizler ve Türkler karşı karşıya gelmiştir. Seçilen şiirlerin bir kısmının Çanakkale savaşından olmasına dikkat ettik. Çanakkale savaşlarının her iki ulusun hafızasında önemli bir yeri olduğunu dikkate alarak böyle bir seçim yaptık.  Burada ele alınan şiirlerin yazarlarının bir kısmı bizzat Batı ve Çanakkale cephesinde savaşmıştır. Bu şiirleri yazan şairlerden bu savaşa katılanlar ve savaşı katılmadan gözlemleyenlerin benzer bir yaklaşıma sahip olduğunu görmek de ilgi çekicidir. Dolayısı ile bu makalede bahsedilen şairlerden bir kısmı savaşı hisleri ile diğer bir kısmı ise tecrübeleri ile de yansıtmışlardır. Savaşı yaşayarak ve izleyerek anlatan şairlerin şiirlerinde sadece ulusal kahramanlık hikayeleri değil aynı zamanda savaşın neden olduğu insan trajedisi de yansıtılmıştır. Savaşa bir insan ve bir asker olarak bakıldığında ortaya çıkan ironiyi şiir dilinde yansıtan şiirlerin incelenmesi kahramanlık düşüncesinin de ironik tarafını açığa çıkarabilir. Bu çalışmada savaşın kahramanlık ve şiddet boyutlarını ele alarak bu ironiye cevap arayan bir takım Türk ve İngiliz şairlerin şiirleri incelecektir.  

___

Dağlarca, F. H. (1973). Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Ankara: Türk Dil Kurumu.———. (1999). İstanbul Fetih Destanı - Çanakkale Fetih Destanı. İstanbul: Doğan Kitap,

Erim, M. (1987). Latin Edebiyatı. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Fuat, M. (1995). Tevfik Fikret. İstanbul: Yapı Kredi.

Hibberd, D., and John Onion (eds.) (1994). Poetry of the Great War: An Anthology. New York: St.Martin’s Press,

Kaplan, M. (1995). Tevfik Fikret: Devir - Şahsiyet – Eser. İstanbul: Dergah.

Murray, N. (2011). The Red Sweet Wine of Youth: The Brave and Brief Lives of the War Poets. London: Little, Brown

Parfitt, G. (1990). English Poetry of the First World War: Contexts and Themes. Hertfordshire: Harvester & Wheatsheaf.

Parlatır, İ., Prof. Dr, ve Nurullah Çetin, Doç. Dr (2001). Tevfik Fikret: Bütün Şiirleri. Ankara: Türk Dil Kurumu.

Parsons, I. (ed.) (1979). The Collected Works of Isaac Rosenberg. London: Chatto and Windus.

Purkis, J. (1999). A Preface to Wilfred Owen. New York: Longman.

Uzun, F. (ed.) (1985). Rübab-ı Şikeste ve Tevfik Fikret’in Bütün Diğer Eserleri, İstanbul: İnkılap.

Wilson, J. M. (2009). Isaac Rosenberg: The Making of a War Poet, London: Phonenix.