Almanya’daki Türk İşçi Çocuklarının Eğitimi Sorunları

Türkler yaklaşık yarım yüzyıldır Almanya’da göçmen işçi olarak bulunmaktadırlar. Bugün Alman eğitim sistemi içinde üçüncü kuşak çocuklarımız eğitim görmektedir. İşçilerimizin bu ülkedeki sosyal ve kültürel birçok sorunu arasında en önemli sorunu çocuklarının eğitimidir. Çünkü, araştırmalar ve istatistiki rakamlar çocuklarımızın ve gençlerimizin Almanlar ve diğer yabancılar arasında eğitim bakımından elverişsiz bir konumda bulunduklarını ortaya koymaktadır. Birinci ve ikinci kuşak insanlarımız için ileri sürülen olumsuzluklar, üçüncü kuşak için de geçerliliğini sürdürmektedir. Türk çocukları ve gençlerinin, sistem içinde ileri öğrenime açık Gymnasium ve Realschulelerdeki oranlarının yetersizliği açıkça görülmektedir. Hali hazırda engelli öğrencilerin devam ettiği Sonderschulelerde Türk öğrenciler en yüksek oranlarda bulunmaktadır. Bu durum çocuklarımızın ve gençlerimizin üniversite eğitiminde ve nitelikli meslek eğitiminde önemli bir engeldir. Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde çocuklarımızın ve gençlerimizin iyi bir eğitim almaları ve sistem içinde iyi bir konuma gelmeleri hem Almanya’nın hem de ülkemizin yararına olacaktır. Geçmişte uygulanan geçici uygulamalar bir yana bırakılarak, daha gerçekçi ve kalıcı çözümler üretilmelidir

EDUCATIONAL PROBLEMS OF TURKISH WORKERS CHILDREN IN GERMANY

The Turks have been in Germany for half a century as immigrant workers. Today children of the third generation have been educated in German Education System. The most important problem among among various social and cultural matters of our workers in this country is the educational conditions of the children, since research and statistical date prove that our children and the young are in an inadequate condition in terms of education. Among foreigners especially the German. The disadvantages claimed for the first and the second generation are still valid for the third geneation. The low rate of Turkish children and the yought in Gymnasium and Realschules, providing for the studies in the system can easily be seen. Turkish students go to Sonderschules, to which disable students attend, which is a significant handicap for university and qualified vocational education of our children and the young. In the process of EU membership the qualified education of our children and the young, and their professional position in the system will be in favour of Germany and Turkey. Putting a side the temprorary pracitce applied before, more realistic and permenant soltion should be found