.05). Benzer şekilde grupların, Sosyo-Ekonomik Düzey (SED) ölçeği, Melbourne Karar Verme Ölçeği'nin Öz-Saygı (MKVÖS), Dikkatli (MKVD), Kaçıngan (MKVK), Erteleyici (MKVE) ve Panik (MKVP) alt ölçekleri öntest ortalama puanları açısından eşit olup olmadıklarını belirlemek için yapılan t testi sonucuna göre, grupların sırasıyla, SED, MKVÖS, MKVD, MKVK, MKVE ve MKVP ortalama puanları arasında da anlamlı bir fark bulunmamıştır (t(42)= 1.36, p>.05; t(42)= .24, p>.05; t(42)= .58, p>.05; t(42)= .91, p>.05; t(42)= 1.16, p>.05; t(42)= .12, p>.05). Araştırmanın Bulguları: Grupların Melbourne Karar Verme Ölçeği alt ölçeklerinden aldıkları puanların düzeltilmiş sontest aritmetik ortalamalarını dikkate aldığımızda; deney grubunun Özsaygı (10.01) ve dikkatli (9.94) alt ölçeklerinin ortalamalarının, kontrol grubunun özsaygı (7.07) ve dikkatli (7.59) alt ölçeklerinin ortalamalarından yüksek olduğu, deney grubunun kaçıngan (2.95), erteleyici (2.13) ve panik (3.08) alt ölçeklerinin ortalamalarının, kontrol grubunun kaçıngan (5.85), erteleyici (5.47) ve panik (5.65) alt ölçeklerinin ortalamalarından düşük olduğu görülmektedir. Gözlenen bu farkın anlamlı olup olmadığını test etmek için kovaryans analizi uygulanmıştır. Analiz sonuçları grupların sırasıyla özsaygı, dikkatli, kaçıngan, erteleyici ve panik öntest puanları kontrol altına alındığında, düzeltilmiş sontest ortalama puanları arasında tüm alt ölçeklerde anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir [sırasıyla F(1-38)=25.27, p Problem Statement: Decision making is a critical cognitive process in every area of human life. In this process, the individuals play an active role and obtain outputs with their functional use of decision-making skills. Therefore, the decision-making process can affect the course of life, life satisfaction, and the social relations of an individual. This study evaluates the effectiveness of the psycho-educational groupbased program which aims to develop the highly-significant decisionmaking skills of university students during the transition to adulthood Purpose of the Study: This paper aimed to examine the effect of decisionmaking skill training group practices based on decision-making styles of university students and to evaluate the permanence of this effect Findings: The analysis results showed that there was a significant difference at each sub-scale between the adjusted post-test average scores; there existed a significant difference at each subscale between the adjusted post-test average scores; following the observations made by the leader, the total scores achieved by the participants at each session from the Group-Related Measures Survey Form were 17 and higher. Conclusion and Recommendations: In conclusion, it was observed that decision-making training group practices increased self-esteem and positive coping style scores of the students and decreased the negative coping style scores. This increase and decrease in relevant scores are also supported by the qualitative data. Decision making is one of the major abilities that affects individuals' lives in direct and indirect ways. It would be beneficial if young individuals gain positive decision-making skills in the early stages of their lives. As a consequence, we recommend that decision-making training groups, workshops and courses should be a part of the curriculum program in the entire education process. "> [PDF] The Effect of Decision-Making Skill Training Programs on Self-Esteem and Decision-Making Styles | [PDF] Karar Verme Beceri Eğitimi Programının Karar Vermede Özsaygı ve Karar Verme Stillerine Etkisi .05). Benzer şekilde grupların, Sosyo-Ekonomik Düzey (SED) ölçeği, Melbourne Karar Verme Ölçeği'nin Öz-Saygı (MKVÖS), Dikkatli (MKVD), Kaçıngan (MKVK), Erteleyici (MKVE) ve Panik (MKVP) alt ölçekleri öntest ortalama puanları açısından eşit olup olmadıklarını belirlemek için yapılan t testi sonucuna göre, grupların sırasıyla, SED, MKVÖS, MKVD, MKVK, MKVE ve MKVP ortalama puanları arasında da anlamlı bir fark bulunmamıştır (t(42)= 1.36, p>.05; t(42)= .24, p>.05; t(42)= .58, p>.05; t(42)= .91, p>.05; t(42)= 1.16, p>.05; t(42)= .12, p>.05). Araştırmanın Bulguları: Grupların Melbourne Karar Verme Ölçeği alt ölçeklerinden aldıkları puanların düzeltilmiş sontest aritmetik ortalamalarını dikkate aldığımızda; deney grubunun Özsaygı (10.01) ve dikkatli (9.94) alt ölçeklerinin ortalamalarının, kontrol grubunun özsaygı (7.07) ve dikkatli (7.59) alt ölçeklerinin ortalamalarından yüksek olduğu, deney grubunun kaçıngan (2.95), erteleyici (2.13) ve panik (3.08) alt ölçeklerinin ortalamalarının, kontrol grubunun kaçıngan (5.85), erteleyici (5.47) ve panik (5.65) alt ölçeklerinin ortalamalarından düşük olduğu görülmektedir. Gözlenen bu farkın anlamlı olup olmadığını test etmek için kovaryans analizi uygulanmıştır. Analiz sonuçları grupların sırasıyla özsaygı, dikkatli, kaçıngan, erteleyici ve panik öntest puanları kontrol altına alındığında, düzeltilmiş sontest ortalama puanları arasında tüm alt ölçeklerde anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir [sırasıyla F(1-38)=25.27, p"> .05). Benzer şekilde grupların, Sosyo-Ekonomik Düzey (SED) ölçeği, Melbourne Karar Verme Ölçeği'nin Öz-Saygı (MKVÖS), Dikkatli (MKVD), Kaçıngan (MKVK), Erteleyici (MKVE) ve Panik (MKVP) alt ölçekleri öntest ortalama puanları açısından eşit olup olmadıklarını belirlemek için yapılan t testi sonucuna göre, grupların sırasıyla, SED, MKVÖS, MKVD, MKVK, MKVE ve MKVP ortalama puanları arasında da anlamlı bir fark bulunmamıştır (t(42)= 1.36, p>.05; t(42)= .24, p>.05; t(42)= .58, p>.05; t(42)= .91, p>.05; t(42)= 1.16, p>.05; t(42)= .12, p>.05). Araştırmanın Bulguları: Grupların Melbourne Karar Verme Ölçeği alt ölçeklerinden aldıkları puanların düzeltilmiş sontest aritmetik ortalamalarını dikkate aldığımızda; deney grubunun Özsaygı (10.01) ve dikkatli (9.94) alt ölçeklerinin ortalamalarının, kontrol grubunun özsaygı (7.07) ve dikkatli (7.59) alt ölçeklerinin ortalamalarından yüksek olduğu, deney grubunun kaçıngan (2.95), erteleyici (2.13) ve panik (3.08) alt ölçeklerinin ortalamalarının, kontrol grubunun kaçıngan (5.85), erteleyici (5.47) ve panik (5.65) alt ölçeklerinin ortalamalarından düşük olduğu görülmektedir. Gözlenen bu farkın anlamlı olup olmadığını test etmek için kovaryans analizi uygulanmıştır. Analiz sonuçları grupların sırasıyla özsaygı, dikkatli, kaçıngan, erteleyici ve panik öntest puanları kontrol altına alındığında, düzeltilmiş sontest ortalama puanları arasında tüm alt ölçeklerde anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir [sırasıyla F(1-38)=25.27, p Problem Statement: Decision making is a critical cognitive process in every area of human life. In this process, the individuals play an active role and obtain outputs with their functional use of decision-making skills. Therefore, the decision-making process can affect the course of life, life satisfaction, and the social relations of an individual. This study evaluates the effectiveness of the psycho-educational groupbased program which aims to develop the highly-significant decisionmaking skills of university students during the transition to adulthood Purpose of the Study: This paper aimed to examine the effect of decisionmaking skill training group practices based on decision-making styles of university students and to evaluate the permanence of this effect Findings: The analysis results showed that there was a significant difference at each sub-scale between the adjusted post-test average scores; there existed a significant difference at each subscale between the adjusted post-test average scores; following the observations made by the leader, the total scores achieved by the participants at each session from the Group-Related Measures Survey Form were 17 and higher. Conclusion and Recommendations: In conclusion, it was observed that decision-making training group practices increased self-esteem and positive coping style scores of the students and decreased the negative coping style scores. This increase and decrease in relevant scores are also supported by the qualitative data. Decision making is one of the major abilities that affects individuals' lives in direct and indirect ways. It would be beneficial if young individuals gain positive decision-making skills in the early stages of their lives. As a consequence, we recommend that decision-making training groups, workshops and courses should be a part of the curriculum program in the entire education process. ">

The Effect of Decision-Making Skill Training Programs on Self-Esteem and Decision-Making Styles

Problem Durumu: Karar verme, yaşamın her alanında ihtiyaç duyulan, önemli bir bilişsel süreçtir. Bu süreçte bireyler aktif rol alır ve karar verme becerilerini ne kadar işlevsel kullandıkları ile doğru orantılı çıktılar elde ederler. Dolayısıyla karar verme süreci ve bu süreci etkili yönetebilme becerisi bireyin hayatının akışını, yaşam doyumunu ve sosyal ilişkilerini etkileyebilmektedir. Araştırmanın Amacı: Bireyin yaşamını etkileyen ve yaşamına yön veren kararların alındığı dönem olması, bu kararların da kişinin kendisini ve yaşamını algılayışı üzerinde etkili olması nedeniyle lise ve üniversite çağındaki kişilere karar verme becerilerinin kazandırılması önemlidir. Yurtdışı alanyazını incelediğimizde lise ve üniversite öğrencilerinin daha mantıklı ve akılcı kararlar verebilmelerini desteklemek amacıyla, karar verme becerilerini geliştirmeye yönelik çok sayıda eğitim programı geliştirildiği görülmektedir. Türkiye'de yapılan çalışmalarda ise üniversite, lise ve ilköğretim öğrencilerinin karar verme becerilerinin geliştirilmesine yönelik üç çalışma ile karşılaşılmaktadır. Yapılan çalışmalar incelendiğinde üniversite öğrencilerine yönelik çatışma kuramına dayanan, psiko-eğitim grubu temelinde yürütülen grup uygulamalarının, öğrencilerin karar verme stillerine etkisini sınayan bir çalışmaya ise rastlanmamıştır. Oysa üniversite öğrencileri için bu tür çalışmalar karar verme becerilerini geliştirmede temel bilişsel becerileri kazandırması açısından önemlidir. Etkili karar vermenin, öğretilebilir bir beceri olarak psiko-eğitim programlarda sıklıkla yer almasının hem bireysel hem de toplumsal bazda önemli fayda sağlayacağını söylemek mümkündür. Bu çalışmada çatışma kuramına dayalı olarak geliştirilen karar verme beceri eğitimi grup uygulamalarının, üniversite öğrencilerinin karar verme stillerine etkisi ve bu etkinin kalıcılığının incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın Yöntemi: Araştırma deneysel desende olup, araştırmada deneysel desenin türlerinden biri olan "öntest-sontest kontrol gruplu gerçek deneysel model" kullanılmıştır. Deneysel işlemler başlamadan önce kişisel bilgi formu, görüşme formu, Melbourne Karar Verme Ölçeği (MKVÖ), deneysel işlemlerin bitiminde, MKVÖ, Grup Sürecinin Genel Değerlendirilmesi Formu (GSGDF) ve Gruba İlişkin Ölçümler Gözlem Formu (GİÖGF), izleme sürecinde MKVÖ veri toplama araçları olarak kullanılmış, her iki gruba da uygulanmıştır. Araştırma, 2012-2013 öğretim yılı bahar yarıyılında Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğreniminedevam eden toplam 44 öğrenci ile sekiz haftalık sürede gerçekleştirilmiştir. Deney grubunda çalışmalar lider tarafından yürütülürken, kontrol grubuna herhangi bir işlem yapılmamıştır. Deney grubunda 12 kız, 10 erkek olmak üzere toplam 22 katılımcı yer almıştır. Kontrol grubunda 13 kız ve 9 erkek olmak üzere toplam 22 katılımcı yer almıştır. Grupların cinsiyet açısından eşit olup olmadıklarını belirlemek için yapılan kay kare testi sonucuna göre, gruplar arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (?2(1)= 0.82, p>.05). Benzer şekilde grupların, Sosyo-Ekonomik Düzey (SED) ölçeği, Melbourne Karar Verme Ölçeği'nin Öz-Saygı (MKVÖS), Dikkatli (MKVD), Kaçıngan (MKVK), Erteleyici (MKVE) ve Panik (MKVP) alt ölçekleri öntest ortalama puanları açısından eşit olup olmadıklarını belirlemek için yapılan t testi sonucuna göre, grupların sırasıyla, SED, MKVÖS, MKVD, MKVK, MKVE ve MKVP ortalama puanları arasında da anlamlı bir fark bulunmamıştır (t(42)= 1.36, p>.05; t(42)= .24, p>.05; t(42)= .58, p>.05; t(42)= .91, p>.05; t(42)= 1.16, p>.05; t(42)= .12, p>.05). Araştırmanın Bulguları: Grupların Melbourne Karar Verme Ölçeği alt ölçeklerinden aldıkları puanların düzeltilmiş sontest aritmetik ortalamalarını dikkate aldığımızda; deney grubunun Özsaygı (10.01) ve dikkatli (9.94) alt ölçeklerinin ortalamalarının, kontrol grubunun özsaygı (7.07) ve dikkatli (7.59) alt ölçeklerinin ortalamalarından yüksek olduğu, deney grubunun kaçıngan (2.95), erteleyici (2.13) ve panik (3.08) alt ölçeklerinin ortalamalarının, kontrol grubunun kaçıngan (5.85), erteleyici (5.47) ve panik (5.65) alt ölçeklerinin ortalamalarından düşük olduğu görülmektedir. Gözlenen bu farkın anlamlı olup olmadığını test etmek için kovaryans analizi uygulanmıştır. Analiz sonuçları grupların sırasıyla özsaygı, dikkatli, kaçıngan, erteleyici ve panik öntest puanları kontrol altına alındığında, düzeltilmiş sontest ortalama puanları arasında tüm alt ölçeklerde anlamlı bir fark olduğunu göstermiştir [sırasıyla F(1-38)=25.27, p

Karar Verme Beceri Eğitimi Programının Karar Vermede Özsaygı ve Karar Verme Stillerine Etkisi

Problem Statement: Decision making is a critical cognitive process in every area of human life. In this process, the individuals play an active role and obtain outputs with their functional use of decision-making skills. Therefore, the decision-making process can affect the course of life, life satisfaction, and the social relations of an individual. This study evaluates the effectiveness of the psycho-educational groupbased program which aims to develop the highly-significant decisionmaking skills of university students during the transition to adulthood Purpose of the Study: This paper aimed to examine the effect of decisionmaking skill training group practices based on decision-making styles of university students and to evaluate the permanence of this effect Findings: The analysis results showed that there was a significant difference at each sub-scale between the adjusted post-test average scores; there existed a significant difference at each subscale between the adjusted post-test average scores; following the observations made by the leader, the total scores achieved by the participants at each session from the Group-Related Measures Survey Form were 17 and higher. Conclusion and Recommendations: In conclusion, it was observed that decision-making training group practices increased self-esteem and positive coping style scores of the students and decreased the negative coping style scores. This increase and decrease in relevant scores are also supported by the qualitative data. Decision making is one of the major abilities that affects individuals' lives in direct and indirect ways. It would be beneficial if young individuals gain positive decision-making skills in the early stages of their lives. As a consequence, we recommend that decision-making training groups, workshops and courses should be a part of the curriculum program in the entire education process.

___