İSLAM HUKUKUNDA ŞAHSA (NEFSE) KEFÂLET MÜESSESESİ VE TÜRK CEZA MUHAKEMELERİ HUKUKU'NDAKİ TEMİNATLA SALIVERME MÜESSESESİ İLE MUKAYESESİ

Klasik fıkıh kitaplarının muamelat genel başlığı altında ele alınan konulardan biri de kefalettir. İslam hukukçuları kefaleti "Bir kimsenin, başka birisinin borcunu ödeme, şahsını mahkemeye ihzar ve satılan bir malı teslim hususunda zimmetini o kimsenin zimmetine eklemesidir"1 şeklinde tanımlamışlardır. Kefalet açıkça Kur'an'da yer almamakla birlikte Yusuf suresinin 72. ayeti genel olarak kefalitin delili sayılmıştır. Hadis kitaplarında ise kefalet adıyla özel başlıklar açılmıştır2. İslam hukukçuları ilk dönemlerden itibaren yazdıkları eserlerde kefâleti genel olarak mala kefâlet ve nefse kefâlet olmak üzere iki genel kısma ayırmışlardır. Mala kefâlet ile ilgili hükümler daha çok borçlar hukuku hükümleri içerisinde mütalaa edilebilirken nefse kefâlet İslam hukukuna mahsus, özel hüküm ve uygulaması olan bir kefâlet çeşididir. Görebildiğimiz kadarıyla İslam hukukunun haricindeki hukuk sistemlerinde böyle bir kefâlet çeşidi yer almamaktadır. Nefse kefâlet ise genel anlamıyla, bir şahsın mahkemeye ihzarına (getirilmesine) bir kimsenin kefil olmasıdır. Bunun yanında bir kimsenin bir mahallede ikametine, bir ülkede çalışmasına kefil olmak da nefse kefâlet kapsamına dahildir. Bu konuda bir kısım uygulama örnekleri de vardır3. Ancak biz burada nefse kefâletin bu uygulamaları üzerinde durmayacağız. Biz, bir kefâlet çeşidi olan nefse kefâlet kavramını ele alıp Türk Ceza Muhakemeleri Hukuku'nda yer alan "Teminatla Salıverme Müessesesi " ile bir mukayesesini yapmak istiyoruz. Bunun için önce fıkıh kitaplarında yer aldığı şekliyle nefse kefâleti anlatıp sonra da bahsi geçen müessese ile mukayeseye çalışalım. 

İSLAM HUKUKUNDA ŞAHSA (NEFSE) KEFÂLET MÜESSESESİ VE TÜRK CEZA MUHAKEMELERİ HUKUKU'NDAKİ TEMİNATLA SALIVERME MÜESSESESİ İLE MUKAYESESİ

Klasik fıkıh kitaplarının muamelat genel başlığı altında ele alınan konulardan biri de kefalettir. İslam hukukçuları kefaleti "Bir kimsenin, başka birisinin borcunu ödeme, şahsını mahkemeye ihzar ve satılan bir malı teslim hususunda zimmetini o kimsenin zimmetine eklemesidir"1 şeklinde tanımlamışlardır. Kefalet açıkça Kur'an'da yer almamakla birlikte Yusuf suresinin 72. ayeti genel olarak kefalitin delili sayılmıştır. Hadis kitaplarında ise kefalet adıyla özel başlıklar açılmıştır2. İslam hukukçuları ilk dönemlerden itibaren yazdıkları eserlerde kefâleti genel olarak mala kefâlet ve nefse kefâlet olmak üzere iki genel kısma ayırmışlardır. Mala kefâlet ile ilgili hükümler daha çok borçlar hukuku hükümleri içerisinde mütalaa edilebilirken nefse kefâlet İslam hukukuna mahsus, özel hüküm ve uygulaması olan bir kefâlet çeşididir. Görebildiğimiz kadarıyla İslam hukukunun haricindeki hukuk sistemlerinde böyle bir kefâlet çeşidi yer almamaktadır. Nefse kefâlet ise genel anlamıyla, bir şahsın mahkemeye ihzarına (getirilmesine) bir kimsenin kefil olmasıdır. Bunun yanında bir kimsenin bir mahallede ikametine, bir ülkede çalışmasına kefil olmak da nefse kefâlet kapsamına dahildir. Bu konuda bir kısım uygulama örnekleri de vardır3. Ancak biz burada nefse kefâletin bu uygulamaları üzerinde durmayacağız. Biz, bir kefâlet çeşidi olan nefse kefâlet kavramını ele alıp Türk Ceza Muhakemeleri Hukuku'nda yer alan "Teminatla Salıverme Müessesesi " ile bir mukayesesini yapmak istiyoruz. Bunun için önce fıkıh kitaplarında yer aldığı şekliyle nefse kefâleti anlatıp sonra da bahsi geçen müessese ile mukayeseye çalışalım.