Osmanlı İmparatorluğu ve Sonu

Osmanlı İmpatorluğunun son yıllarında birleştirici nitelikteki üç değişik ideoloji, uyruklar arasındaki bağlılığı sağlamak üzere birbirleri ile üstünlük yarışına girdi. Bu ideolojiler, İslamcılık, Osmanlıcılık ve Türkçülük ilkeleri olarak saptanabilir. İslamiyet, klasik İslam dünyasının hemen hemen tüm ülkelerinde olduğu gibi Osmanlı hanedanının da geleneksel temeli idi. Bu, hakimiyet, birlik, siyasal ve sosyal dayanışma ilkeleri ile birlikte bağlılığı sağladı. İdare şekli, şeriata dayalı olarak düşünülmüş olup, bunun başı, geçmişin parlak halife ve sultanlarının halefidir ve İslam hakimiyetinin halifesi olması nedeniyle İslamiyeti korumak ve sınırlarını genişletmekle görevlidir. Osmanlı Müslümanları, Prusya ve Savua'nın Alman ve İtalyan halklarını birleştirmesindeki rolü görüp, kendilerinin de buna benzer bir rol oynamalarının mümkün olduğunu düşündüklerinde, bunu kendilerine özgü bir biçimde Türklerle ilgili olarak değil de, İslâmiyetle-Osmanlı Türkiyesi önder olmak üzere tüm Müslümanları kucaklayan daha büyük bir İslam birliği ile-ilgili olarak gördüler. Bu anlamda imparatorluk, Türklerin, Türk olmayanlar üzerindeki egemenliği olarak değil de, Müslümanların, Müslüman olmayanlar üzerindeki egemenliği olarak düşünülmüştür. Zira, bütün Müslümanlar, dil ve kökene bakılmaksızın nazari olarak birbirine eşittir. Müslüman İmparatorluğunun görevi, Peygamber'in mirasını korumak, İslam hukukunu sürdürüp kuvvetlendirmek ve son olarak da bunu bütün insanlara götürmektedir. Gayrimüslimler, en azından boyunduruk altına sokulacak, tercihen dinlerinden döndürüleceklerdi. İmparatorluğun ileri gelenlerinin inancını kabul edenler, her türlü eşitliği elde edebildikleri gibi, bütün görevlere de gelebilecek ve hatta en yüksek mevkilere yükselebileceklerdi. Eski dinine bağlı kalmayı tercih edenlerin dinlerini değiştirmemelerine izin verilecek, ancak bu kişilerin İslam üstünlüğünü tanımaları ve Müslüman egemenliği altına girmeleri gerekecekti.

— Summary — Two Inscriptions from Ilgaz (Olgassys), and Kimiatene

These inscriptions were found at the village of Kurmalar in the distriction of Ilgaz at the province Çankırı (ancient Gangra). A Dedication To the Great Gods of Stoa Buildings and Oikema etc. Limestone; the bottom part of this cilindiric inscription which has 12 lines is broken. H. 0,50 m. Diamet. 0,35 m. The hight of letters: 0,02 m. These are suggestive of the late third century or the beginning of the second century B.C. The Stoas are the most important buildings of the Agora, that is market places of ancient cities. The stoas, according to J. J. Coulton, show the the wealth and the magnificance of an ancient city. At the same time these enourmous buildings could be taken the pledge to pay the depts of cities to anothers. We think that this inscriptions must indicate a new construction and not a repairing phase of the same building. Because, the repairing inscriptions, to J. J. Coulton again, have been generally written after the first century B.C. in which there were the most troublous years of Asia Minor.