Anestezik Ölçümleme, Değerlendirme ve Kayıtlamanın Strasbourg Delil Sistemi ile Yaşam Hakkı Bağlamında Değerlendirilmesi ve Delillerin Kabul Edilebilirliği Sorunu

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının iç hukuktaki yargılamaların tekrarı nedeni olması, oradaki delil sisteminin iç hukuk üzerindeki takdir marjı ile sistemlerin uyumu için yapılması gerekenlerin belirlenmesini gerekli kılar. Devletin ölümün meydana gelmemesi için alması gereken önlemlerin derinliği ile genişliği onunla ameliyathane, anestezi uzmanı, anestezik ölçümleme ve kayıtlama arasındaki ilişkinin büyüteç altına alınmasını gerektirir. Anestezik girişimlerden neşet eden ölümlerin yaşam hakkına yönelik risk olarak tanımlanması, yerel yargı otoriteleriyle yargılananların bu davaların referans aldığı dayanak ve argümanlar hakkında bilgi edinmelerini zorunlu kılar. Strasbourg Delil Sistemi hakkında malumat edinmenin olası bir yargılamada anestezi uzmanı ve devlete suçlama karşısında etkin ve verimli bir savunma olanak ve kolaylığı tanıyacağı tartışmasızdır. Devletin, egemenliği altında meydana gelen ölümün hangi koşullarda ve neden gerçekleştiğini ispatla ödevli olması, ölümün sebeplerini açık, yalın ve ikna edici şekilde açıklama yükümlülüğü, gözleri bu ispatın yararlanacağı vasıtaların taşıması gereken özelliklere odaklar. AİHS birçok deneyimiyle olası bir ölüm kuşkusunun tıbbi delillerin değerlendirilmesiyle aşılacağını ima etmektedir. Tıbbi delillerin, kanıt sıralamasının doruğuna oturması, kanıtların gözdesi haline gelmesi gözleri tıbbi delillerle türevlerine çevirdi. Tıbbi delillerin oldukça geniş bir portföye sahip olması, araştırmanın kapsamının daraltılmasını zorunlu kıldı. Çalışmamız kendisini iyice büzerek, ilgisini tıbbi kanıtların önemli bir türevi olan anestezik kayıtlarla sınırlamakla yetindi. Uzmana anestezik girişim öncesi sırası ve sonrasında yaptığı ölçümleme değerlendirme ve kayıtlamanın muhtemel bir yargılamada hatırı sayılır bir argüman olduğunu anımsatmayı, anestezik kayıtların tutulmasındaki özensizliğin yaratacağı etki ve sonuçların altını çizmeyi hedefledi. İdareye de anestezik kayıtların ispat külfeti açısından taşıdığı değeri, kayıtların zamanında ve olgularla uyumlu olarak tutulmaması halinde devleti ispat sahasında bekleyen akıbet hakkında bilgilendirerek gerekli ve optimum önlemler almasını amaçladı

Consideration of the Anesthetic Measurements, E xa mination and Recordkeeping in relation to the Strasbour g Rules of E vidence and the Right to Life as well as the Pr oblem of Evidentiary Admissibility

Since European Court of Human Rights (ECHR) verdicts require a rehearing and judgment under Turkish national law system, the influence margin of the legal evidence methodology of the Strasbourg court on our national legal practice and the requirements on how to harmonize the two systems must also be discussed. Deaths arising from anesthetics constitute a risk to right to life; hence those who are before national jurisdictional authorities should be able to get information on the legal references and arguments in these cases. The extent of precautionary measures to be imposed by the State in order to prevent death should also be determined by closely scrutinizing the operating room, the anesthesiologist, and the system of measuring and recording the amount of anesthesia utilized during operations. Without a doubt, obtaining information on Strasbourg’s Rules of Evidence would help put together a more effective defense strategy and improve the State’s and anesthesiologist’s defense in potential trials. Since the State is required to prove under what circumstances deaths result within her sovereignty and dominance, the quality and quantity of the available evidentiary mechanisms matter as the State needs simple, transparent and persuasive methods of explaining reasons of death. With its extensive experience ECHR points to the fact that a question of suspicious death can be resolved through close examination of medical evidence. Medical evidence sits at the top of evidentiary processing and is a favorite, thus requiring us to pay close attention to such medical evidence and its derivatives. Since medical records usually consist of extensive portfolios, it is necessary that an investigation focus its attention to anesthetic records, a derivative form of medical evidence. The study aims to remind experts that measurement and recordkeeping of anesthesia prior to, during and post operation constitute invaluable evidentiary weight, and introduce them to risks and results that would arise from negligent recordkeeping. On the other hand, the study also aimsto inform the administration possibly sharing the same fate with the expert, about the importance of records as part of burden of proof in trials, and how timely and effective recordkeeping in line with procedural requirements would act as optimum precautionary measure against any possible liability.