Soğuk Savaş’a dair pek çok yaygın kanı vardır. Bunlar, öylesine genel geçer bilgi haline gelmiştir ki değil gündelik referanslarda, akademi kürsülerinde bile pek sorgulanmazlar. II. Dünya Savaşı sonrası, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) arasındaki askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel rekabete en genel anlamda Soğuk Savaş yakıştırması yapılır ve SSCB’nin dağıldığı 1991 yılı da bu dönemin sonu olarak imlenir. Tolgahan Akdan’ın Soğuk Savaş ve Türkiye’nin Batı’ya Yönelişi kitabı hem dünya hem de Türkiye yazınındaki “Soğuk Savaş okumaları”nı eleştirel bir biçimde gözden geçiriyor. Bu gözden geçirmenin neticesinde, tartışmalara önemli bir metodolojik katkı sunarak; Soğuk Savaş’ın devlet merkezli ele alınmasının eksik olduğunu, dönemin rekabet ve kutuplaşmasının merkezinde sistem analizinin yer alması gerektiğini belirtiyor. Diğer bir değişle, kapitalizm ile sosyalizm arasındaki kan uyuşmazlığını görmek gerekiyor.

Soğuk Savaş’a dair pek çok yaygın kanı vardır. Bunlar, öylesine genel geçer bilgi haline gelmiştir ki değil gündelik referanslarda, akademi kürsülerinde bile pek sorgulanmazlar. II. Dünya Savaşı sonrası, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) arasındaki askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel rekabete en genel anlamda Soğuk Savaş yakıştırması yapılır ve SSCB’nin dağıldığı 1991 yılı da bu dönemin sonu olarak imlenir. Tolgahan Akdan’ın Soğuk Savaş ve Türkiye’nin Batı’ya Yönelişi kitabı hem dünya hem de Türkiye yazınındaki “Soğuk Savaş okumaları”nı eleştirel bir biçimde gözden geçiriyor. Bu gözden geçirmenin neticesinde, tartışmalara önemli bir metodolojik katkı sunarak; Soğuk Savaş’ın devlet merkezli ele alınmasının eksik olduğunu, dönemin rekabet ve kutuplaşmasının merkezinde sistem analizinin yer alması gerektiğini belirtiyor. Diğer bir değişle, kapitalizm ile sosyalizm arasındaki kan uyuşmazlığını görmek gerekiyor.