FROM PROSPERO'S SUFFERING TO CALIBAN'S HATRED:READING SHAKESPEARE ON THE OTHER SIDE OF THE FENCE

Özet:William Shakespeare'in son dört oyunu arasında olan Fırtına (The Tempest), kimi eleştirmenlere göre, Shakespeare'in “yaşlılık ve bunaklık dönemi”nin tek başarılı oyunu, kimilerine göre ise, yazarın “uzlaşma yoluyla kazanılan barış” izleğine yöneldiği “olgunluk ve bilgelik dönemi” ürünü bir başyapıttır. Fırtına'nın bugün dahi güncel kalmayı nasıl başardığı sorusuna yanıtlar ararken, bu yazınsal değerlendirmelerin yanısıra, “söylem”i odağa alan (yapısalcılık-sonrası) insanbilimin yöntem ve kavramlarından da yararlanabiliriz. Günümüz insanbilimi yazınsal metinlere edebiyat tarihindeki değerlerinden çok, belli bir kültürde belli simgesel/ideolojik işlevleri olan “kültürel söylemler” olarak bakar. Yazınsal metin hem “kültürel veri”, hem de “bu kültürel verinin değer kazandığı bağlam”dır; değerleri yalnızca yansıtmakla kalmaz, onları yüceltir de. Bu makalede, Fırtına'nın nasıl bir “değerler sistemi”ni yücelttiği ve bunu hangi metinsel sratejilerle gerçekleştirdiği, “Caliban” karakterini odağa alan insanbilimsel bir bakışla incelenmekte, drama metninin yapısı “Caliban” aracılığıyla sökülmektedir. Soyluların “uzlaşma yoluyla barış”a ulaşmasında gereksinim duyulan her ne ise, Shakespeare'in Caliban'ın omuzlarına yüklediği karmaşık ve yorucu işlevi kaçınılmaz kılan da odur.
Anahtar Kelimeler:

-