İmparatorlar Yataklarında Ölmezler

olarak yazar bu kitapta M.Ö.44 yılından M.S. 476 yılına kadar geçen yaklaşık 500 yıllık süreçte tahta geçen toplam seksen yedi imparatoru yaşamları ve ölümleri arasında belli bağlar kurmak amacıyla özel ve umumi hayatları hakkında bazı önemli noktaları belirtme gereği duymuştur. Özellikle anılan tüm imparatorlarm son günleri bu kitabm konusunu oluşturmuştur. mum—m: Eserin içeriğine baktığımızda ise, ilk olarak kitabın hangi konu(lar) üzerinde durduğuna ilişkin yazarın Giriş bölümündeki açıklaması dikkati çekmektedir. Eserin meydana getirilme amacını da böylelikle açıklayan Meijer’ın sözünü ettiği konuların bazıları şunlardır: a— Dünya tarihinde Roma imparatorlanndan daha fazla güce ve toprağa sahip olmuş çok az lider vardır. Birçok imparatorun gücünün dayanak noktası muazzam servetleri, ordularm desteği ve her isteklerini yapmaya hevesli destekçileriydi. Fakat imparatorlara karşı komplo kurabilecek ya da onlarla Şkir ayrılığına düşecek kadar nüfuzlu kişiler hayatlarını tehlikeye atıyorlardı. b- İmparatorlar için asıl tehlike, sadece senato değil, fakat aynı zamanda imparatorluk muhafızları (imparatorun korumaları), ordu ve halk hoşnutsuzluklarını belli ettiği zaman kendirıi gösteriyordu. c— Üçüncü yüzyılm sonu ve dördüncü yüzyılın başlarında her ne kadar Diocletianus ve Constantinus çöküşe dur demeyi başarmış Olsalar da imparatorluk asla ilk _ iki yüzyıldaki istikrara kavuşamadı ve imparatorlar _da hayatlarından emin olamadılar. d— Kaçınılmaz çöküş dördüncü yüzyılın ikinci yarısmda başladı. e— Theodosius’un 395 ’te Roma İmparatorluğu’nu ikiye ayırmasından sonra, Doğu ve Batı arasındaki farklar herkesin görebileceği kadar açıktı: Batı parçalanıyordu ve 476’da imparatorluğun merkezi otoritesi Germen beylikleri ile yer değiştirmişti. Doğu’da, imparatorlarm elinden alınan geniş bir servet vardı ve bu Servetle Hunların ya da Germenlerin yaratacağı sıkmtıyı önlemek veya büyük paralı asker orduları toplamak mum" kündü. Bu konuların yanı sıra, yazar imparatorları doğru sıralamayla vermeye nasıl özen gösterdiğinden de şöyle söz etmektedir: ”İmparatorları doğru sıralamayla vermeye özen gösterdim. İlk iki yüzyıl için bu zor olmadı, çünkü imparatorlar birbiri ardına tahta geçmişler-di; birisinin ölümü ardılının yolunu açıyordu. Üçüncü yüzyıldan itibaren durum çetrefilleşir, zira aynı anda birkaç imparator yönetimde görünmektedir. Bu kitap öncelikle imparatorların ölümleriyle ilgili olduğundan, sıralamayı ölüm tarihlerine göre yapmayı yeğledim. Bir imparator görevinden azledilip normal bir hayat yaşamaya başladığında, feragat ettiği tarihi verdim. 305 ’te kendi rızasıyla ayrılan, fakat 31 1 ya da 312 ’deki ölümüne kadar siyaseten aktif kalan Diocletianus ’u bunun dışında tuttum. Roma imparatorlarının son günleri konusunda antik tarihçiler sayesinde bilgilerimiz tatmin edicidir. Hatta sadece birkaç hafta süresince tahta geçen imparatorların bile —Örneğin Asker imparatorlardan İmparator guintillus (270), en fazla 1 ay 10 gün kadar imparatorluk asasını kullanmıştır— son günleri tarihçilerin dikkatinden kaçmamıştır. Bundan dolayı yazar yukarıda sözünü ettiğimiz konuları sıraladığı Giriş bölümü içinde Kaynaklar kısmına geçmektedir. Yazar bu bölümde mevcut kaynakların oldukça sınırlı olduğundan söz etmektedir. Buna rağmen bazı birinci yüzyıl imparatorlarının ölümleri hakkında anlatılacakların bir kitabı doldurabileceldcen, bir kısım dördüncü yüzyıl irnparatorlarmm ölümlerini doğru biçimde anlatmanın zor olduğunu vurgulamaktadır. Her şeyi hesaba kattığımızda Kaynaklar kısmmm sonunda yazar, eserini yazarken bir sorunla karşılaşmadığını hatta çok azmin doğal sebeplerden dolayı öldüğü bu imparatorlarm son günlerini yazarken bu irnparatorlarm kendisini deli etmediğini ifade etmektedir. Kısaca söylemek gerekirse, bu ilginç kitapta imparatorlarm ölümleri üzerine yazılanlar temelde birinci elden kaynaklara dayanmaktadır ve daha geri planda kalan edebi eserler de yardımcı olarak kullanılmıştır. Bununla birlikte her bir imparatorun ölümünü kaynakların kendisinden daha ayrmtılı öğrenmek isteyen okuyucular da düşünülmüş ve her yaşam öyküsünün anlatıldığı bölümlerin sonuna yazar tarafından en önemli kaynaklar belirtilmiştir. Yani şekle ilişkin yazarın bu tarzı konuya özel ilgi duyanlar açısından bence oldukça dikkat çekici bir özelliktir. Yararlanılan Kaynaklar’ın da bulunduğu Giriş bölümünden sonra yazarın değerlendirdiği seksen yedi imparatorun her birinin son günlerinin ele almdığı on bir bölüme geçilmektedir. On ikinci bölüm ise Antik Çağ’ın Sonu (170—171 s.); Soyağaçları (172—175 s.); Haritalar (176—179 s.); Kaynakça (180—182 s.) ve Dizin (183—191 s.) alt başlıklarından oluşmaktadır. Sonuç: Yazarımız Roma imparatorlarınm son günleri ile ilgili bu kitapta, Iulius Caesar’ın M.O. 44’deki ölümünden M.S. 476’da Odovacar tarafından tahttan indirilen Romulus Augustulus’a kadar imparatorluk asasını taşıyan imparatorları ölüm tarihlerine gore kronolopk bir biçimde sıralayarak onları yaşamları ve ölümlerı arasmdîlîblli bağlar kurarak tamtrnaktadır. Kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız ki, olaylar yazarın kendi cümleleriyle anlatılmıştır. Ve bunun nedeni yine yazar tarafından şu şekilde açıklanmıştır: “Bunun en önemli nedeni, birçok imparatorun ölümünü çeşitli yazarlardan öğrenebilmemı'z ve bu kaynakların da birbirlerinden zaman zaman önemli ölçüde ayrılmalarıdır. Dolayısıyla en inandırıcı anlatımı seçtim, ama aynı zamanda diğer yazarlardan detayları da kullandım.” Buna ek olarak yazar, imparatorların ölümlerini kaynakların kendisinden daha ayrıntılı öğrenmek isteyen okuyucular için de her yaşam öyküsünün sonuna en önemli kaynakları eklemiştir. Dahası rahat bir okuma için birbiri ardına tahta geçen imparatorları tam isimleriyle yazmayıp, sadece en iyi bilinen isimleriyle ifade etmiştir. Eğer bir imparator tarihe iki adla geçmiş ise o zaman ikisi de verilmiştir: Marcus Aurelius ve Septimius Severus gibi. Üstelik yazar “İmparatorlar Yataklarında Ölmez’ adh eserinde imparatorlarm
Anahtar Kelimeler:

-