Atatürk Dönemi Türkiye-Azerbaycan İlişkilerinde “Mülteciler”, “Muhâcirler” ve “Esirler” Konusunda Bazı Tespitler

Bu bildiride, TBMM’nin açılışından 1920’li yılların sonlarına kadar Türkiye- Azerbaycan ilişkilerinde zaman zaman ön plana çıkan mülteciler, muhâcirler ve esirler meselesine, konu ile ilgili mevcut sınırlı çalışmaların ötesinde, tamamen arşiv belgelerine özellikle Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi ve Kızılay Arşivi kayıtlarına dayalı olarak yeni bilgi ve belgelerle katkı sağlanmıştır. Söz konusu yıllarda, Ankara Hükümeti, Sovyet Rusya ve mevcut Azerbaycan hükümeti ile ilişkilerini bozmadan, Azerbaycan’dan gelen siyasi mültecilere ve muhâcirlere bir kardeş yakınlığı ile ilgi göstermeye ve onlara yardımcı olmaya çalışmıştır. Öbür taraftan, yeni savaştan çıkmış genç Türkiye Cumhuriyeti, kendi imkânsızlıklarına rağmen Sovyet Rusya’da ve özellikle Azerbaycan coğrafyasında kalmış bulunan savaş esirleri ve muhâcirleri yurda getirmek için özel bir gayret ve mesai sarf etmiştir. Türkiye’nin Bakü Konsolosluğunun bu alandaki çalışmalarına Azerbaycan Hükümetinin de kolaylıklar sağladığı görülmüştür. Bu ilişkiler tabii ki, Anadolu Türkleri ile Azerbaycan Türklerinin kardeşliğini pekiştiren sonuçlar doğurmuştur. Türk savaş esirleri ve muhâcirlerin anavatana getirilmeleri meselesi, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ileriki yıllarda da dış politikasında önemini hep muhafaza edegelmiştir. Bu araştırmada, Türk esir ve muhacirlerin, Azerbaycan’ın hangi bölgelerinde yoğunlaştığı, bunların Türkiye’ye getirilmelerinde ne kadar yol ücreti ve diğer masrafların yapıldığı, esarette ve yolculukta yaşanan problemler ile esir ve muhacirlerin yaş,  cinsiyet ve medeni durumları hakkında ayrıntılı bilgilere ulaşılmıştır. Türk esir ve muhacirlerin daha ziyade Bakü Konsolosluk bölgesinde Bakü, Gence ve Çulfa bölgelerinde yoğunlaştığı, bunlar arasında Erzurum, Kars ve Iğdır doğumluların çoğunlukta olduğu görülmüştür. Esirlerin Anadolu’ya getirilmelerinde genellikle demiryolu tercih edilmiş ve günlük 1 ruble yevmiye ile diğer masrafları karşılanmıştır. Atatürk dönemi Türkiye- Azerbaycan ilişkilerinin anlaşılmasına katkı sağlayan bu gelişmelerin, askerî, sosyal ve mahallî tarih açısından da önemli veriler sunduğu söylenebilir.

Some Findings About “refugees”, “emigrants” and “slaves” in Turkey-Azerbaijan Relations in Atatürk’s Period

In this paper, a notable contribution was made to the subject of refugees, emigrants and slaves which sometimes came into prominence in Turkish-Azerbaijani relations from the inauguration of Turkish Grand National Assembly to the late 1920s with new information and documents gathered from especially the Prime Ministry Republic Archive and the Red Crescent Archive in addition to the present studies on the subject. In the abovementioned years, the government of Ankara behaved in a friendly way to political refugees who had come from Azerbaijan and helped them without ruining the relations with Soviet Russia and Azerbaijan. On the other hand, the young Turkish Republic, which had just ended the war, tried hard to bring the captives and emigrants left in Azerbaijan geography to the country in spite of limited possibilities. It was seen that the Azerbaijani government provided facilities for the work of Turkish Consulate in Baku in this subject. These relations, of course, resulted in the consolidation of the brotherhood of Anatolian and Azerbaijani Turks. The issue of bringing Turkish war prisoners and warriors to their homeland preserved its importance in the foreign policy of young Turkish Republic afterwards. In this research, detailed information was obtained about the areas of Azerbaijan where the Turkish prisoners and refugees had been concentrated; the fare and other expenses incurred to bring them to Turkey; the problems confronted in captivity and travelling; and the age, gender, and marital status of the prisoners and refugees. It was seen that Turkish prisoners and refugees; majority of whom had been born in Erzurum, Kars and Iğdır; were mostly concentrated in the Baku, Gence and, Culfa regions in the Baku Consulate area. Railroads were generally preferred for bringing prisoners to Anatolia and the daily cost of 1 rouble and other expenses were taken on. It can be said that these developments contributing to the understanding of Atatürk period Turkey-Azerbaijani relations present important information in terms of military, social and local history.

___

  • Aslan 2000 Betül Aslan, I. Dünya Savaşı Esnasında “Azerbaycan Türkleri”nin “Anadolu Türkleri”ne Kardaş Kömeği (Yardımı) ve Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı yay., Ankara.
  • Attar ve Şimşir 2013 Aygün Attar - Sebahattin Şimşir, Tarihten Günümüze Türkiye’de Yaşayan Azerbaycan Türkleri, Berikan yayınevi, Ankara.
  • Halaçoğlu 1995 Ahmet Halaçoğlu, Balkan Harbi Sırasında Rumeliden Türk Göçleri, 2. Baskı, TTK yay., Ankara 1995
  • Nizamname 1329 İskân-ı Muhâcirîn Nizamnamesi, İstanbul 1329
  • Köstüklü 2012 Nuri Köstüklü, “I. Dünya Savaşında Rusya’nın Ukrayna ve Diğer Bölgelerindeki Türk Savaş Esirlerine Dair Bazı Tespitler”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Temmuz 2012, sayı:83, s.1-16.