ARAP EDEBİYATINDA TEVKİ

Tevki Arap edebiyatında bir nesir türüdür. Terim olarak tevki; halife, emir, vezir, vali ve benzeri idareci kesimin kendilerine iletilen talep (dilekçe) ve şikâyetlerin altlarına kendilerinin ya da izin verdikleri kişilerin yazdıkları kısa ve etkili ibarelerdir. Genellikle birer cümleden oluşur ve cümleler daha çok ayet, hadis, atasözü ve şiir metinlerinden iktibas edilir. Bu durum, tevkiin daha etkin olmasını sağlar. Tevki aynı zamanda yazan kişinin, kendisine iletilen meseleye bakış açısını da yansıtır.   Tevkiin ilk defa Sâsânî İmparatorlarının yazılarında görüldüğü, İslamiyette ise ilk önce dört büyük halife ile başladığı, Emevî ve Abbâsi dönemlerinde artarak sürdüğü belirtilmiştir. Tevki cümleleri aslında ibarelerde kolaylık, kelimelerde şıklık ve zerafet, dizinde mükemmellik gibi özelliklere de sahiptir. Verilmek istenen mesajın kısa ve en etkili (beliğ) ibarelerle verilmesi Araplarda oldukça yaygın olan bir adettir. Bazıları şöyle demiştir: Edebiyatçıların gönlünde icaz ve ihtisar öteden beri hep var olup gelmiştir; tevki, atasözleri ve vecizeler bunun tipik birer örneğidir. Tevkie, kişinin kendisine yapılan haksızlıkları ve zulümleri dile getirdiği için kıssa, şikâyet ve istekler kumaş veya deri parçaları üzerine yazıldığı için rakâ adları da verilmiştir. Tevki ile amaçlanan şey, yaptığı yanlışlıklar karşısında muhatabı uyarmak, söz konusu yanlışlardan dönmesini sağlamak ve daha da önemlisi kendisinden üstte hesap vereceği bir makamın bulunduğunu ona hatırlatmaktır. Özellikle halife ve vezirlerin yazdıkları tevkilerin gereği büyük ölçüde tamamen yerine getirilmiştir. Öte yandan tevki, üst makamlardaki kişilerin sözlerinin alt makamlardakilere etkili bir şekilde ulaşmasını sağlayan bir araçtır. Tevki metinleri aynı zamanda karşıdakilerin ibret almasına ve onlardan ders çıkarmasına katkıda bulunan ibarelerdir. Tevki daha sonraları menşur, pervane, ferman, berat, tuğra, mühür gibi anlamlarda da kullanılmış olup devlet ricali arasında resmi yazışma niteliği taşımaktadır.

___

  • EL-CAHŞİYÂRÎ, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdûs, (1980), Kitâbu’l-vuzerâ ve’l-kuttâb, Kahire.
  • DAYF, Şevki, (ts.), Târîhu’l-edebi’l-arabî, Kahire: Dâru’l-maârif.
  • EL-FÂHÛRÎ, Hannâ, (1986), el-Câmi fî târîhi’l-edebi’l-arabî, Beyrut: Dâru’l-cîl.
  • EL-FÂHÛRÎ, Hannâ, (1991), el-Mûcez fi’l-edebi’l-Arabî ve târihih, Beyrut.
  • EL-FÎRÛZÂBÂDÎ, Mecduddîn Muhammed b. Yâkûb, (ts.), el-Kâmûsu’l-muhît, Beyrut: Dâru’l-cîl.
  • FURAT, Ahmet Subhi, Arap Edebiyat Tarihi, (1996), İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları.
  • GÜNEŞ, Kadir, Arapça Türkçe Sözlük, (2010), İstanbul: Mektep Yayınları.
  • EL-HAFÂCÎ, Şehâbuddîn Ahmed b. Muhammed, (1997), Şifâu’l-galîl fî mâ fî kelâmi’l-Arab mine’d-dahîl, Beyrut: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye.
  • MA’LÛF, Luis, (1975), el-Muncid fi’l-luga ve’l-a’lâm, Beyrut: Dâru’l-meşrik.
  • MERÇİL, Doğan, Tevki, (2012), (DİA İslam Ansiklopedisi), İstanbul.
  • El-Mu’cemu’l-Vasît, (1980), Kahire: Dâru’l-maârif.
  • SARI, Mevlüt, (ts.), el-Mevârid (Arapça Türkçe Lügat), İstanbul: Bahar Yayınları.
  • UYLAŞ, Sait, (ts.), İkinci Abbasi Asrında Edebî Çevre, İstanbul: Basım yeri yok.
  • EZ-ZEMAHŞERÎ, Cârullah Ebu’l-Kâsım Mahmûd b. Ömer, (1989), Esâsu’l-belâğa, Beyrut: Dâru’l-fikr,
  • ZEYDÂN, Corcî, (ts.), Târîhu âdâbi’l-lugati’l-Arabiyye, Kahire: Dâru’l-hilâl.
  • ZEYYÂT, Ahmed Hasan, (ts.), Târîhu’l-edebi’l-arabî, Kahire: Mektebetu nahdatı Mısr.