İnsanın varoluşunu sorgulama gereksinimi, dünyayı anlamlandırma arayışı sürecinde en temel koşul olarak belirmektedir. Dış dünyanın anlamlandırılması sürecinde insan, kendisini ideolojik olarak yeniden üretme, biçimlendirme girişimiyle kendi öyküsünün oluşmasını ve aktarılmasını sağlar. Bir anlamlandırma biçimi olarak mit, toplumsal gerçekliğin kurgusudur. Mit, ilkel topluluklarda ve günümüzde de olduğu gibi yalnız anlatılan bir öykü değil, yaşayan bir gerçekliktir. İnancın ifadesi olan mit, ahlakın korunmasını, dinsel ritüellerin güçlü olarak yapılanmasına, yayılmasına etki etmektedir. Bu çalışmada, bilgi ve anlama, varoluş düzlemleri ve bu varoluşun çözümlenerek anlam bulması; mitler ve inanç sistemlerinin açımlanarak iletişimsel eylemde bulunması kapsamında toplumbilimsel yöntemle ele alınmıştır. Elde edilen bulgulara göre; Matrix, bir vahiyden başka bir şey olamayacak kadar ilham verici ve etkileyici, insanlığın geleceğini irdeleyen ve ileriye dönük olarak kollektif hayal gücünü betimleyen bir bilim kurgu filmidir. Matrix, kollektif korkularımızı ve özlemlerimizi en iyi şekilde gerçekleştiren bir projeksiyondur. Batı kültürünün ayrılmaz bir parçası olan Hollywood sineması yapımı Matrix’in mitolojiden ve senaryosundaki mitlerden, bir bilim-kurgu örneği olarak mitolojik öğelerin insanın ve evrenin varlığını anlamlandırma olgusunun soru ve sorunları ışığında işlendiği Matrix, izleyicisini felsefi bir serüvene sürüklemiştir. Bu çalışmada sonuç olarak; Bir kültüre ait mitler o kültüre ait değer yargılarını, dini pratiklerini, davranış modelini, ahlaki anlayışlarını yansıtmaktadır. Bu bağlamda mitoloji, bir ulusun gerçekliğin sorgulanması, inanç biçimlerinin toplumsal düzendeki tüm inanış biçimlerine ait, efsanelerin tümüdür. Sinema, mitsel öğeleri yeniden üreten bir yapıdır. Antik Çağda oluşmuş mitsel öyküler günümüzde etkisini sürdüren kültürel araçlardır. Sinemanın mitleri, mitolojik tanrıların gücünü yansıtan ana akım sinemanın iktidar gerçekliğine uyum sağlayarak kurgusunu yeniden üretir.