Emevî ve Abbasî Dönemi Resmi Kıyafetleri

Bu araştırmada klasik İslami dönem Müslüman Arap devletlerindeki bürokratların resmi kıyafetleri incelenmiştir. Daha önce sınırlı bir geleneksel kıyafet türüne sahip olan Araplar, fetihler sonrası ekonomik rahatlamanın ve farklı kültürlerle etkileşimin sonucu yeni giyim-kuşam türleri benimsemişledir. Bu çeşitlenme zamanla devlet kurumlarında çalışan resmi görevlileri de etkilemiş, özellikle Abbâsîler döneminde her kurum çalışanı kendi resmi kıyafetine kavuşmuştur.

Official Clothings In Umayyad And Abbâsîd Periods

In this article the official clothings of bureaucrats in Arabic Islamic states in classical period has been studied. Previously, the Arabs who had limited traditional clothing forms adopted new clothing forms in consuquence of economical abundance and interaction with different cultures after conguest. This variation, by and by, influenced public officers who served in behalf of state. Especially, in Abbâsîd period every office personnel wore own official costume.

___

  • Levent Öztürk, İslam Toplumunda Hıristiyanlar, İst. 1998, s.218.
  • Sa‘dûn Mahmud es-Sâmûk, “el-Ezyâu’l-‘Arabiyye ‘Abara’t-Tarîh", Müerrihu’l‘Arabî, Bağdat, 1984, sayı: 25, s. 137; Metin Yılmaz, Polis (şurta) Teşkilatı, Samsun, 2005, s.235. Kanaatimizce gelir düzeyi düşük olan, halkın bir kısmının giyecek kıyafet dahi bulamadığı bir ortamda zenginlerin ve yöneticilerin lüks kıyafetlerle dolaşması hoş karşılanmamıştır. Şayet halk ekonomik anlamda refah içerisinde olsaydı bu tür aşırıya kaçmayan giyim kuşam tarzlarına müdahale edilmezdi.
  • Belâzürî, Fütuhu'l-Buldân, thk. Rıdvan Muhammed Rıdvan, Beyrut, 1978, s.315. Bayramlar ve diğer toplu törenler için Cahiliye Arap kadını ithal edilen değerli kumaşlar üzerine altın ve diğer değerli taşlardan süslemeler yaparlardı. Ne zamanki Hz. Peygamber tebliğe başlamış, kadınları aşırı süslü kıyafetler giymelerinden menetmiştir. Sâmuk, el-Ezyâu'l-Arabiyye,, s.142.
  • Bedevilerin giymiş olduğu elbise ortadan yırtmaçlı, ayak topuğuna kadar uzanan belden kemer ile bağlanan uzun bir kaftandan oluşmaktaydı. Üzerine ise ihtiyaç hissettiklerinde deve yününden yapılmış aba giyerlerdi. Başa ise sıcaktan korunmak için sarık sararlardı. Boynu güneş sıcağından korumak için de omuza kadar sarkan taylasan isimli bir örtü takarlardı. H. İbrahim Hasan, İslam Tarihi, Çev. İsmail Yiğit-Sadreddin Gümüş, İst. 1985, II, s.270.
  • es-Sâmuk, el-Ezyâ, s.143.
  • İbn Asâkîr, Tarîhu Medîneti Dimeşk, Beyrut, 1995, LIX, 64-65; Muaviye'nin kişiliği hakkında geniş bilgi için bkz. İrfan Aycan, Muaviye b. Ebî Süfyan, Ankara, 1990, s.65.
  • İslam hukukçuları ipek kıyafetlerin giyilmesinin haram olduğunu belirtmesine rağmen Emevî elitleri ipek kıyafetleri tercih eder olmuşlardır. Mahfuz Söylemez, Bedevilikten Hadâriliğe Kûfe, Ankara, 2001, s.303.
  • es-Sâmûk, el-Ezyâ'u'l-Arabiyye, s.145.
  • Arap geleneksel kıyafetleri konusunda makale kaleme alan Sâdun Mahmûd esSâmûk, Irak topraklarının Müslümanlar tarafından fethedildiğinde oradaki mevcut kıyafet kültürünün Arap kökenli olan Samî ırktan miras kaldığını, kadınlara özgü zengin Arap kıyafet geleneğinin bu yolla geliştiğini, bu durumun Osmanlıların sonuna kadar devam ettiğini ve bu dönemde ortaya çıkan karışıklıların kadınları ikinci plana ittiğini ifade etmektedir. Bkz. es-Sâmûk, "Ezyâu'l-Arabiyye s.138139. Müellifin bu yaklaşımını doğrulayacak hiçbir tarihi rivayetle karşılaşma imkanı yoktur. Tam tersine Arapların giyim kuşam konusunda bir çok yeniliğe ancak Sâsânî ve Bizans kültürleri sayesinde kapı araladığı bilinmektedir.
  • Hasan İbrahim Hasan, Târihu'l-İslami's-Siyâsî ve'd-Dinî ve's-Sakafî, Kahire, 1965, II, 271.
  • İbn Hallikan'ın naklettiğine göre Harun Reşid'den önce herkes aynı tür kıyafet giymekteydi. Görev olarak kimsenin kimseden ayrılması mümkün değildi. Görev ve meslek alanlarına göre kıyafet ayrımı Harun Reşid döneminde başlamıştır. İbn Hallikân, Vefâyâtu'l-Âyân, Beyrut, 1968, I, 33. Geniş bilgi için bkz. Öztürk, Hıristiyanlar, s.220.
  • Tenûhî, Nişvârü’l-Muhâdâra ve Ahbâru'l-Müzâkere, Dimeşk, 1348, VIII, 11-12; Halife Mütevekkilin bastırmış olduğu paralar üzerindeki kendi resmi İran kıyafetine bürünmüş haldeydi. Hasan İbrahim, Tarihu’l-İslâm, ss. II, 427-428.
  • Hasan İbrahim, Tarihu’l-İslâm, II. 428.
  • el-Cahız, el-Beyân ve't-Tebîyîn, Kahire, 1948, I, 442-443.
  • Hz. Peygamber ve Hulefâ-i Râşidin dönemi rütbeler hakkında geniş bilgi için bkz. Mustafa Zeki Terzi, Hz. Peygamber ve Hulefâ-i Raşidîn Döneminde Askeri Teşkilât, Samsun, 1990, s.53-54.
  • İbnü'l-Esîr, el-Kâmil, II, 30, III, 299.
  • Uhud savaşından önce Hz. Hamza deve kuşu kanadından, Hz.Ali beyaz yünden, Zübeyr b. Avvâm sarı bezden, Hubaba b. Münzir, kırmızı bezden kendilerine birer tuğ yapmışlardır. Vâkıdî, Kitâbu'l--Meğâzî, Marsden Jones, Kahire, 1965, I, 259.
  • Seyyid Emir Ali, Muhtasaru Tarihi’l-Arab, çev. Afif Ba‘lebekkî, Dâru’l-‘İlm, Beyrut, 1967, s. 190.
  • Ramazan Altınay, Emevilerde Günlük Yaşam, Ankara, 2006 s.306.
  • İbrahim Serhân eş-Şemirî, Libâsü'l-Harb 'ınde'l-Mukâtîli'l--Arabî Hatta Nihâyeti'lAsri'l-Abbasî, Müerrihu'l-Arabî, Sayı. 35 yıl: 14, Bağdat, 1988.
  • Abbasilerin bayraklarındaki renk siyahtı. Resmi kıyafetlerinde de siyah kumaş kullanmaktaydılar. Siyah rengi tercihteki sebep, Hz. Peygamberin ve Hz. Ali'nin sancağının siyah renkte olması, Abdulmuttalib'in ve Uhud savaşından sonra Ensar'ın siyah kıyafet giymesi gösterilmiştir. İlk Abbasi hareketi de siyah bayrak altında toplanılarak gerçekleşmiştir.
  • ed-Dineverî, Ahbâru't-Tıvâl, thk. Abdulmün'ım Amir, Kahire, 1960, s.361.
  • Yâkubî, Târîh, Beyrut, 1960, II, 350.
  • Bazen kısa bazen uzun olarak başa örtülen bu kıyafetin özellikleri hakkında geniş bilgi için bkz. Abîdî, el-Melâbîsü'l-Arabiyyetü'l-İslamiyye fi'l-Asri'l-Abbasi'sSânî, , Bağdat, 1980, s.173-175.
  • İbnü'l-Esîr, el-Kâmi'l-Fi't-Târîh, thk. Johonnes Tornberg, Beyrut, 1965-1966, V, 610; İbn Tağriberdî, en-Nücûmu'z-Zahira fî Mülûki Mısr ve'l-Kahira, Kahire, 1972,, II, 20.
  • Yâkubî, Târîh, II, 448.
  • Sâsânîlerden alınan başla birlikte omuzları da örten sade dikişsiz bir giysi türüdür. Emevîler döneminde de bilinen ancak doğrudan resmi bir kıyafet olarak kabul edilmeyen bu giysi türünün çeşitli renk ve desenlerde olanları vardı. Geniş bilgi için bkz. Altınay, Emevîler, s. 310-311.
  • Bele takılan her türlü kuşağa mıntıka denmekteydi. Ehli zimmenin taktıklarına daha ziyade zünnâr ismi verilmekteydi. Kemer yapımında altın gümüş gibi değerli eşyalar kullanılmaktaydı. Bkz. Abîdî, Melâbîs, s.308.
  • İbn Haldûn, Kitâbu'l-'İber ve Dîvânü'l-Mübtedei ve'l-Haber fî Eyyâmi'l-Arab ve'lAcem ve'l-Berber, Beyrut, 1971, III, 275.
  • Daha ziyade çöl ve kumla kaplı açık arazilerde savaşıldığı için muhtemelen arazi koşullarına uygunluk açısından bu renk bir kıyafet tercih edilmiştir.
  • Hasan İbrahim Hasan-Ali İbrahim Hasan, en-Nüzûü'l-İslâmiyye, Kahire, 1939, s. 235.
  • ' Bürde' olarak da isimlendirilen bu cübbe çeşidi, bu günkü anlamda paltoyu andırmaktaydı. Erkeklerin dış giysi türü olarak kullandıkları kabâ' milletlere göre çeşitlilik göstermekteydi. Daha ziyade ipekten yapılanlar İran kabâ'sı idi. Değişik renklerde yapılan kabaların üzerinde değerli taşlarla işlenmiş ince süslemeler bulunurdu. Geniş bilgi için bkz. Altınay, Emeviler, s. 319.
  • Adam Metz, Hadâratü'l-İslamiyye fi'l Karni'r-Râbi'ı'l-Hicrî, çev. Muhammed Abdulhadi Ebî Ridde, Beyrut, 1967, I, 235.
  • İbn Abdirabbih, Kitâbu'l-'Ikdu'l-Ferîd, thk. Ahmed Emir ve diğerleri, Kahire, 1943, VI, 253.
  • Tenûhî, nakiblerin özel kıyafetler giydiklerini belirtmiş ancak modeline ilişkin bilgi vermemiştir. Tenûhî, el-Ferec B'ade Şidde, II, 232.
  • Tenûhî, Nişvârü’l-Muhâdara, VIII, 11-12;Salih Derâdike, Nizâmu'ş-Şurta fi'l-Asri'lAbbâsî, Mecelletü'd-Dirâsât, Amman 1989, C. XVI, Sayı: 3 s. 98.
  • Hasan İbrahim, Tarihu’l-İslâm, II, 428.
  • Metz, el-Hadâratü’l-İslâmiyye, II, 225.
  • Hasan İbrahim, Tarihu’l-İslâm, II, 428.
  • Muhammed Şerif Rahmûnî, Nizâmu'ş-Şurta fi'l-İslam ilâ Evâhir'l-Karni'r-Râbiı'lHicrî, yy. 1983, s. 240.
  • Abbâsîlerin siyah bayrak ve siyah kıyafet tercihlerinin sebeplerine ilişkin daha geniş bilgi için bkz. Faruk Ömer, “el-Elvân ve Delâletühâ’s-Siyasîyye fî’l-‘Asri’lAbbâsiyyi’l-Evvel", Mecelletü Külliyyeti’l-Âdâb, Bağdat 1971, Sayı: 14, s. 828 vd.
  • Metz, el-Hadâratü’l-İslâmiyye, II, 229.
  • Günümüzde yargı mensuplarının giymiş olduğu önden yırtmaçlı ve diz kapaklara kadar uzanan önlük anlamındadır.
  • İbn Hallikân, ilk olarak Hârunu’r-Reşîd’in kadısı Ebû Yûsuf tarafından ulemâ sınıfının farklı bir kıyafet giymesi teklifinde bulunduğunu, oysa, daha önce ilim ehlinin normal halktan farklı giyinmediğini rivayet etmiştir. İbn Hallikân, Vefayât, I, 33.
  • Metz, el-Hadâratü’l-İslâmiyye, II, 229.
  • Kalkaşandî, Subhu’l-A’şâ fi Sınâati'l-İnşâ, thk. Muhammed Hüseyin Şemsuddin, Beyrut, 1987, II, 151; Şemirî, Libâsü’l-Harb, s. 319. Savunma başlığı için “beyza” yanında, “el-gafir” “ed-devmas”, “er-rabî‘a,” “el-arme” isimleri de kullanılmaktaydı. Terzi, Abbasiler Dönemi Askerî Teşkilâtı, s. 133.
  • Şemirî, Libâsü'l-Harb, s.320.
  • Kalkaşandî, Subhu’l-A’şâ, II, 151.
  • Şemirî, Libâsü’l-Harb, s. 320; Terzi, Abbasiler Dönemi Askerî Teşkilât, s. 133.
  • Kalkaşandî, Subhu’l-A’şâ, II, 151.
  • Uzun olan zırhlara "Sâbıka" kısa olan zırhlara ise "Betra' " ismi verilmekteydi. eşŞemirî, Libâsu'l-Harb, s.320.
  • Zırhların çeşitleri ve kullanım biçimleri için bkz. Terzi, Abbasiler Dönemi Askerî Teşkilâtı, s. 132.
  • Zırhların temizlenmesinde el-kurse ismiyle bilinen bir madde kullanılırdı. Pasların giderilmesi için ise, zeytin yağı dökülürdü. Şemirî, Libâsü’l-Harb, s. 320.
  • Altınay, Emevîler, s.324.
  • Şemirî, Libâsü’l-Harb, s. 321.
  • Metz, Hadaratü’l-İslâmiyye, s. 230.
  • Hasan İbrahim, Tarihu’l-İslâm, II, 429.
  • Hasan İbrahim, Tarihu’l-İslâm, II, 430.
  • Konu hakkında geniş bilgi için bkz. Yılmaz, Şurta (polis) Teşkilatı, s. 19vd.
  • Bu savaş aletleri üzerinde sahibu’ş-şurtanın isminin yazıldığı belirtilmektedir.İbn Vehb, el-Burhân fî Vücûhi'l-Beyân, thk. Ahmet Matlub, Bağdat, 1967, s. 393.
  • Kılıcın şurta teşkilâtındaki ifade ettiği sembolizm, sadece bu teşkilâtla sınırlı kalmamış Seyfü’l-İslâm ibaresine kazandırdığı anlam bağlamında tüm silahlı birimlerin ve siyâsî idarenin genel sembolik silahı haline gelmiştir. Daha geniş bilgi için bkz. Julius Evola-Rene Guenon, Savaş Metafiziği ve Sembolik Silahlar, çev, Mustafa Tahralı ve Diğerleri, İst. 2000, s. 51-57.
  • Kılıç ve mızrak çeşitleri ve kullanım sahalarına ilişkin detaylı bilgi için bkz. Terzi, Abbâsî Dönemi Askerî Teşkilâtı, s. 126-129.
  • Kalkaşandî, Subhu’l-A‘şâ, V, 458.
  • Rahmûnî, Nizâm, s. 225.
  • Bir çok çeşitleri olmakla birlikte pahalı kumaştan yapılan kaftanlar daha ziyade Abbasî halifelerinin sürekli giydiği kıyafetler arasındaydı.
  • Bu sarık Hz. Peygamber örnek alınarak takıldığı için dinsel bir anlam da taşımaktaydı.
  • H. İbrahim Hasan, İslam Tarihi, II, 267.
  • Kırmızı Emevilerin temel renkleri idi. Ordu içerisindeki bir birliğe "mehmara" kızıl birlik ismi verilmişti. Birliğin bu şekilde isimlendirilmesinin sebebi taşıdıkları kırmızı sancaktan mı, ordu komutanından mı, yoksa bulunduğu mekandan mı, olduğu net değildir. Faruk Ömer, el-Elvân ve Delâletuhâ es-Siyâsiyye fi'l-Asri'lAbbâsiyyi'lEvvel, Mecelletü Külliyeti'l-Adâb, Sayı: 14, c.2, Bağdat 1971, s.840.
  • Dozy, Mu’cemü’l-Mufassal bi Esmâi’l-Melâbîs, s. 14, naklen, Rahmûnî, Nizâm, s. 225.
  • Haccac "Sarığımı takdığımda beni derhal tanırlar" ifadesi ile ne amaçlı kırmızı renkli sarık giydiğini izhar etmiştir. el-Mes'udî, Mürûcu'z-Zeheb ve Me'adînü'lCevher, thk. Muhammed Muhyiddin Abdulhamid, Beyrut, ty., III, 134.
  • Abidî, Salah Hüseyin, el-Melâbisü'l-Arabiyyetü'l-islamiyye fi'l-Asri'l-Abbâsî, Bağdat, 1980, s.27.
  • Söylemez, Kûfe, s.306.
  • Ebu'l-Ferec el- İsfehânî, Kitâbu'l-Eğânî, thk. Sümeyr Câbir, Beyrut, ty.,XIX, 177. Kalansüve çeşitleri hakkında geniş bilgi için bkz. Altınay, Emeviler, s.309-310.
  • Abidî, el-Melâbis, s.57.
  • Altınay, Emeviler, s.310.
  • Abidî, el-Melâbis, s.261
  • İbn Kuteybe, Kitâbu'l-Meârîf, thk. Servet Akkâşe, Kahire, ty., s.394.
  • Abidî, el-Melâbis, s.28.
  • Abî, Nesru'd-Dûr, Mısır, 1981, III, 65.
  • Câhız, Selâsu Resâil, Leiden, 1903, s.42.
  • Cahız, Beyân, III, 92.
  • Yusuf Ziya Kavakçı, Hisbe Teşkilatının Bir İslâm Hukuk ve Tarih Müessesi Olarak Kuruluşu ve Gelişmesi,Ankara, 1975, s. 141.
  • İbn Manzûr, Lisânü'l-Arab,Beyrut,ty., I, 118, XV, 26-27.
  • Abidî, el-Melâbis, s.281.
  • Altınay, Emeviler, s.319.
  • Vekî, Ahbâru'l-Kudât, Beyrut, ty.II, 217-218. geniş bilgi için bkz. Abîdî, el-Melâbis, s.234.
  • Kettânî, Kitâbu't-Terâtibü'l-İdâriyye Nizâmu'l-Hukumeti'n-Nebeviyye, Beyrut, ty., I, 116-117.
  • Cahız, el-Beyân, III, 107.
  • İbn Abdi Rabbih, 'Ikdü'l-Ferîd, I, 187.