Türkiye’de Ordu- Siyaset- Toplum İlişkilerinin Genel Bir Panoraması: Tarihsel-Sosyolojik Bir Değerlendirme

Türkiye’de sivil-asker ilişkilerine dair tartışmalar, siyasi tarihin özeti mahiyetinde olup genel gözlem, ordunun Türk siyasetinde egemen bir güç olduğudur. Türkiye’de ordu, seçimlerle işbaşına gelen siyasi elitlere kıyasla daha fazla güç ve etkiye sahip olmuş; bu durum ülkenin demokratikleşmesi önünde ve Avrupalılaşma sürecinde bir kambur haline dönüşmüştür. Ordu, siyasete doğrudan müdahalede bulunmadığı dönemlerde dahi kurumsal yapı, enformel mekanizmalar ve anayasal ayrıcalıkları ile sivil siyaset üzerinde vesayet rejimi tesis etmiştir. Ordunun siyasetteki egemen konumu, sivil-asker ilişkilerinde rekabet ve çatışmaya neden olmuş ve yakın siyasi tarihte her iki aktöre de zarar vermiştir. Çağdaş Türkiye tarihi, bu açıdan bakıldığında bir darbeler tarihidir. Bu genel gözlemler ışığında makalede, ordunun Türk siyasetinde neden ve nasıl güçlü ve egemen bir aktör olduğu sorularına cevaplar aranmaktadır. Tarihsel-sosyoloji yaklaşımlı bu makalede ordu- siyaset- toplum üçgeninde Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) ülke siyasetinde sahip olduğu güç, üstünlük ve ayrıcalıkların tarihsel ve toplumsal kökenleri incelenmektedir. Makale, Türk siyasetini (yeniden) şekillendiren tarihsel kırılma noktalarında temel aktörün ordu ve ordu mensupları olduğu, bu nedenle ordunun hem sivil siyaseti inşa ettiği hem de kendi lehine olacak şekilde çerçevelendirdiğini ve sınırlandırdığını iddia etmektedir. Bu kapsamda (i) Türk modernleşmesi, (ii) ülkenin kurtarılması ve cumhuriyetin ilanı (iii) ve anayasa yapım süreçleri, yakın tarihin kırılma noktaları olarak sıralanmaktadır. TSK’nın yakın siyasi tarihi okuyuş biçimi ve yüklendiği misyon ile kendisine atfedilen tarihsel ve toplumsal roller, ‘darbe’ sopası ile hazır kıtada beklemesine kapı aralamıştır. Nitekim 1960 ve 1980 darbeleri; 1971, 1997 ve 2007 muhtıraları ve çeşitli darbe girişimleri, atfedilen ve içselleştirilen bu rol ve misyonun çıktılarıdır. Dini ve tarihi öğretiler üzerinden şekillenen ‘ordu-millet’ ve ‘peygamber ocağı’ retoriği üzerinden inşa edilen kamuoyu desteği; ordunun ayrıcalık, güç ve meşruiyetini pekiştirmiş ve siyasetteki gücüne karşı bir muhalefetin oluşmasını engellemiştir. Bu nedenle dini ve milliyetçi öğeler üzerinden kutsanan ordunun antidemokratik uygulamaları eleştirilememiş ve hatta bazı dönemlerde alkışlanmıştır. Sivilasker ilişkilerinin oturduğu rekabet ve çatışma temelli düzlem, ordu hegemonyasına neden olduğundan sürdürülebilir değildir. Tarihsel deneyimler, ordunun egemen olduğu düzlemin hem orduya hem de sivil siyasete, bunun üzerinden de ülke ve topluma zarar verdiğini ortaya çıkarmaktadır. Darbeler ve askeri vesayet, yoğun insan hakları ihlalleri ve güvenlik merkezli politikalar yumağının oluşması ile sonuçlanmıştır. Ülkenin demokratikleşmesi ve siyasetin sivilleşmesi adına uzlaşma ve iş birliğine dayalı, yeni bir düzenin tesisine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda sivil-asker ilişkilerinde değişim ve devamlılık, her şeyden önce zihniyet dönüşümünü gerekli kılmaktadır. Bu nedenlerle ordunun tarihsel ve toplumsal rollerine ilişkin öğreti ve retoriklerin demokratik ve sivil teamüller dikkate alınarak yeniden kurgulanması gerekmektedir. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve çağdaşlaşması adına hem darbelere hem de askeri vesayete kapı aralayan ve imkân sağlayan tüm gerekçeler ortadan kaldırılmalıdır.

___

  • AB Komisyonu (2019). 2019 Türkiye Raporu. https://www.ab.gov.tr/siteimages/birimler/kpb/2019_trkiye_raporu-_tr.pdf Son erişim tarihi, 20.11.2020
  • Ahmad F (2016). İttihatçılıktan Kemalizme. İstanbul: Kaynak Yayınları.
  • Aknur M (2012). Democratic Consolidation in Turkey. Florida: Universal Publication.
  • Akpınar M (2011). Türkiye’de Asker–Sivil İlişkilerinin Dengeye Ulaşması için Zaman Gereksinimi. Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1(2), 173-187.
  • Akpolat Y (2014). Türk Sosyolojisinde Devrimcilik, Buhran ve Muhafazakârlık. İstanbul: Doğu Kitabevi.
  • Alakel M (2011). İlk Dönem Cumhuriyet Türkiye’si Ulus İnşası Sürecinde Milliyetçilik ve Sivil-Etnik İkilemine Dair Teorik Tartışmalar. Akademik Bakış, 5(9), 1-30.
  • Altınay A (2004). The Myth of Military-Nation: Militarism, Gender and Education in Turkey. New York: Palgrave.
  • Altınay A G ve T Bora (2002). Ordu, Militarizm ve Milliyetçilik. İçinde T Bora (der), Milliyetçilik: Modern Türkiye’de Siyasî Düşünce, Cilt 4, İstanbul: İletişim Yayınları, 140-154.
  • Altunışık M B ve Ö Tur (2005). Turkey: Changes of Continuity and Change. New York: Routledge.
  • Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu (2020). Türk ordusu ve Türk askeri. Son erişim 01/03/2020.
  • Aydemir Ş S (2016). Suyu Arayan Adam. İstanbul: Remzi Kitabevi.
  • Aydınlı E (2009). A Paradigmatic Shift for the Turkish General and an End to the Coup Era in Turkey. The Middle East Journal, 63(4), 581–596.
  • Aydin M (2010). Securitization of History and Geography: Understanding of Security in Turkey. Southeast European and Black Sea Studies, 3(2), 163-184.
  • BBC (2017). TBMM Darbe Komisyonu 15 Temmuz Raporu: ‘Sorumlu FETÖ’ https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-40047809, Son erişim tarihi, 20.11.2020
  • Berkes N (1978). Türkiye’de Çağdaşlaşma. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
  • Bilgin P (2005). Turkey’s Changing Security Discourses: The Challenge of Globalisation. European Journal of Political Research, 44, 175–201.
  • Caliskan K (2017). Explaining the End of Military Tutelary Regime and the July 15 Coup Attempt in Turkey. Journal of Cultural Economy, 10(1), 97-111.
  • Cizre Ü (2003). Demythologyzing the National Security Concept: The Case of Turkey. Middle East Journal, 57(2), 213-229.
  • Clapham Christopher C ve Philip G (1985). The Political Dilemmas of the Military Regimes. London: Crohom Helm.