DİVAN EDEBİYATI ve OSMANLI TOPLUM HAYATI

Türk edebiyatının genel seyri içinde, nazarî ve estetik esaslarını İslam kültüründen almış, Fars edebiyatının pek çok açıdan kuvvetli ve sürekli tesiri altında kalan, 13. yüzyıl sonlarından başlayıp 20. yüzyıl başlarına kadar temel yapısında çok önemli değişikliklere uğramadan devam etmiş edebî geleneğe Osmanlı Divan Edebiyatı ya da yaygın adıyla Divan Edebiyatı diyoruz. Bu edebî geleneği; Yüksek Zümre Edebiyatı, Eski Türk Edebiyatı, Saray Edebiyatı vs. tabirlerle karşılayanlar olsa da bu akademik tartışmaya burada değinilmeye-cektir. Şunu da ifade edelim ki bu edebiyatın, kimilerince; Yüksek Zümre Edebiyatı, Saray Edebiyatı, Medrese Edebiyatı, Ümmet Edebiyatı, Havas Edebiyatı vs. biçimlerde adlandırılışı aslında bir zamanlar ona karşı yürütülen aşağılayıcı tavrın da açık göstergesidir. Bu bakımdan pek çoğu ilmî olmaktan uzaktır. Biz çalışmamızda, ilk kez Ömer Seyfettin ve Ali Canib’in kalemlerinde kendini hissettirmeye başlayan ve hâlen de en yaygın şekilde bilinen Divan Edebiyatı adlandırmasını tercih edeceğiz.

___

  • İskender Pala, “Divan Şiirini Ne Kadar Tanıyoruz?”, Gösteri (Mayıs 200) s.219
  • İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı, Ankara 1988.