Budizmle İlişkili Olarak İslam ve İslam Mistisizmi: Müslüman-Budist Diyaloğuna Bir Katkı

: Dinler arası diyalog denince genellikle Hıristiyanlarla diyalog akla gelmektedir. Bu bağlamda epey bir mesafe de katedilmiştir. Müslümanlar ve Budistler arasında diyalog ise Malezya, Endonezya, Fransa gibi bazı ülkelerde son yıllarda yapılan birkaç sempozyuma rağmen, henüz başlangıç aşamasındadır. Oysa Müslümanlar ve Budistler özellikle Asya kıtasında yüzyıllardır bir arada yaşamaktadırlar. Günümüzde bu yakınlık Asya’ya özgü olmaktan çıkmış, Müslüman-Budist komşuluğu dünyanın her yerinde karşılaşılabilecek bir olgu haline gelmiştir. Bu durum, birbirinidaha yakından tanımayı, diyaloğu, güveni ve işbirliğini gerektirmektedir.Orijinal hali Japon (Jodo Shinshu) Budistlerine İslamı anlatmak amacıyla Tokyo’da verilmiş bir konferansa dayanan bu yazıda, İslam, Budizm ile ilişkilendirilebilecek noktaları biraz daha belirginleştirilerek anlatılmaya çalışılmıştır. Yazıda özel olarak Jodo Shinsu mezhebi değil, genel anlamda Budizm dikkate alınmış ve iki din arasındaki farklılıklar değil benzerlikler üzerinde durulmaya çalışılmıştır.Yazının giriş kısmında bu iki din arasındaki birkaç genel benzerliğe dikkat çekilir. Örneğin, ikisi de dünyanın büyük dinleri arasındadır. İkisi de evrensel, yani hangi ırktan olursa olsun isteyen herkesin ihtida edebileceği dinlerdendir. Ayrıca, her iki din de, dini ve dünyevi işlerde orta yolda olmaya, ifrat ve tefritten kaçınmaya büyük önem atfetmektedirler.Budizmin temelinde, insanla ve çektiği acıların tedavisi ile ilgili “dört yüce hakikat”in bulunduğu dikkate alınarak, İslam da, çoğu yazarın yaptığı gibi monoteizm ile değil, benzer şekilde, insan ile başlayıp, İslamın kurtuluş öğretisinin özetinin sunulduğu Asr suresi merkeze alınarak anlatılmıştır.Bu bağlamda İslamda insan anlayışı ile konuya girilmiş ve İslama gore insanın çift kutuplu, özgür ve sorumlu bir varlık olarak algılandığı açıklanmıştır. Daha sonra aynı sure takip edilerek İslamın iman esaslarına geçilmiş, İslamda Allah’ın varlığı ve birliğinin merkeziliği vurgulandıktan sonra, Budizmde Tanrı sorununa geçilip, üzerinde fazla durmamakla birlikte Buda’nın Tanrı’yı inkar etmediği, ve birçok Budist mezhebinin de Dharmakaya, Sunyata, Adi-Buda, Amida Buda, Öteki Güç gibi kavramlarla nihai bir Gerçekliğin varlığını kabul ettikleri olgusundan hareketle, genel olarak ele alındığında Budizmin aslında Tanrısız bir din olmadığı belirtilmiştir. Daha sonra kitaplara iman esası anlatılmış ve bu bağlamda da Budistlerin ehl-i kitap sayılıp sayılamayacakları üzerinde durulmuştur. Bundan sonra peygamberlere iman anlatılmış ve Buda’nın Zülkifl peygamber olup olamayacağı ile ilgili görüşler aktarılmıştır. Öteki iman esasları da belirtildikten sonra, İslamın beş şartı özetlenmiş, İslam ahlakında temel erdemler belirtilmiş, İslamın aileye, dayanışmaya ve barışa verdiği önem vurgulanmıştır.Son olarak İslam mistisizmi ile Budizm arasındaki gerek zikir ve meditasyon gibi pratik ve teknik konularda gerekse fena ve nirvana gibi tecrübi ve teorik konulardaki kimi benzerliklere dikkat çekildikten sonra, sonuç olarak, İslam ve Budizm arasında, farklılıklar görmezlikten gelinmemekle birlikte, bir hayli temel benzerliğin var olduğu irdelenerek, Müslümanlar ve Budistlerin, insanlığın topyekün ahlaki ve manevi gelişimine ve dünyanın daha adil, barışçıl ve yaşanılabilir bir yurt olmasına daha fazla katkıda bulunabilmek için daha yoğun ve içten bir diyalog ve işbirliği içinde bulunmalarının gereği ve yararı vurgulanmıştır.
Anahtar Kelimeler:

Mistisizm, İslam, Budizm, Diyalog.

Islam and Islamic Myticism in Relation to Buddhism

A Muslim-Buddhist dialogue is at its initial stage; but it is extremely relevant not only to the reality of Asia any more but also to the reality of the whole continents in the world. In this article, after a brief description of Islam and discussion of such topics as whether Buddhism is simply an atheistic religion as usually allaged, whether the Buddha may be the Prophet Dhu'l-Kifl, whether the Buddhist may be considered 'the People of the Book', and also after the dealing with some ethical and mystical similarities, it is concluded that the Muslims and the Buddhists have many common values and virtues. Therefore, there should develop a more friendly dialogue and affective cooperation between them to contribute to the ethical and spiritual evolution of human beings and also to create a more just and peaceful world.