Muhafazakârlık ve Liberteryenizm İlişkisi: Füzyon’a Hayır Simbiyoza Evet

Füzyonalizm; 1960’lı yıllarda Frank Meyer’in liberteryenler (klâsik veya orijinal liberalizm) ile muhafazakârlar arasında var olan olumlu, yapıcı ancak mesafeli ilişkileri geliştirmek veya pratikte uyumlu bu fikriyatı teoride birleştirmek üzere ortaya attığı düşüncedir. Biri bireyci, evrenselci, Aydınlanmacı (Fransız değil İskoç Aydınlanması) ve rasyonel (rasyonalist değil); öteki ise Aydınlanmacı düşünceye karşı, gelenekçi, anti-evrenselci ve nispeten daha cemiyetçi niteliklere sâhip bu iki ekolü birleştirme amaçlı bir çabadır. Bu amaç, nihâyetinde gerçekleşmese de bu akım yeni sağ veya neo-liberal politikacı liderleri etkilemiştir. Nitekim, “erdem bireye içseldir bu nedenle devlet ve diğer bireyler tarafından bireyin özgürlüklerine saygı duyulmalı, öncelik verilmelidir” diyen Meyer aslında ne bir muhafazakâr ne de bir füzyonisttir. Rothbard’ın deyimiyle artık o, welcome on board bir liberteryendir. Liberteryenizm ve muhafazakârlık arasındaki teorik mesafeye rağmen bu düşüncelerin tâkipçileri arasındaki oldukça yakın ilişkiler sâdece füzyonistlerin değil pek çok insanın zihnini kurcalamaya devam etmektedir. Bu yazıda bu sorunsala “özgürlük ve erdem” kavramları çerçevesinde bakacağım. Devamında ise bu iki düşünce ve savunucuları arasındaki paradoksal ilişkiyi anlamlandırmaya çalışacağım.