PERİFERDE PSİKİYATRİ DENEYİMİ

Türkiye'de merkez-perifer karşıtlığı içinde psikiyatri merkeze ait bir kurum olagelmiştir. Bunun sonucunda Türkiye'nin zengin kültürel çeşitliliği psikiyatrik literatüre yansımamaktadır. İki küçük kentte üç yıl süreyle hastane ve muayenehane hekimliği deneyiminin bir ürünü olan bu çalışmada farklı alt kültürlerde karşılaşılan sorunlar, psikiyatrinin algılanma biçimi, anadili farklı hastaya yaklaşım, geleneksel tedavi yöntemleri ve diğer hekimlerle ilişkiler olgu örnekleriyle aktarılmakta ve ilgili literatür ışığında tartışılmaktadır. Geçmiş ulusal psikiyatri kongrelerinden bir çığlık anımsıyorum. Herhangi bir klinik sorun tartışılırken arkalardan isyankar bir ses yükselir, psikiyatri uzmanı olarak çalıştığı kentin adını söyler ve orada gördüğü hastaların bambaşka olduğundan söz ederdi. Ancak tartışmacılar o sanki hiç konuşmamış gibi tartışmaya kaldıkları yerden devam ederlerdi. Türk psikiyatrisi adeta merkezde kurulmuş fildişi kulelerin üzerine yerleşmiş, kuleden kuleye haberleşmekteydi. Sonradan zorunlu nedenlerle üç yıl süreyle periferde görev yaptığımda o çığlığın ne demek istediğini daha iyi anladığımı düşündüm. Türk psikiyatrisi periferi konuşamıyordu. Neden konuşamadığını irdelemeden önce periferi tanımlamak yararlı olacaktır. Perifer (taşra) dar anlamda küçük kentler, geniş anlamda üniversite ve eğitim hastanesi dışındaki tüm kuruluşlar olarak anlaşılabilir

___

  • 1) Leff, ,J (1981): Psychiatry Around the Globe: A Transcultural View. New York. Marcel Dekker Inc., s.71.
  • 2) Cimilli, C. (1995): iki küçük kentte psikiyatrik muayenehane hekimliği, ikinci Sosyal Psikiyatri Sempozyumu, Kuşadası.
  • 3) Güleç, MC (1991): Kültür ve Psikoterapiler. Türk Psikiyatri Dergisi 2 (2): 96-102.
  • 4) Stefanis, C, Markidis, M., Christodoulou, G. (1976): Observations on the evolution of the hysterical symptomatology. Br J Psychitry 128: 269-275.