Şemsüddîn es-Semerkandî’de Kitâb-ı Mukaddes Bağlamında Hz. Muhammed’in Peygamberliğini İspat

İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren herhangi bir dine sahip olmayan bir toplum bulunmamaktadır. İnsan, yaratılışına kodlanan inanma ihtiyacını Tanrı’ya yönelerek karşılamaktadır. Dolayısıyla tarihte ve günümüzde herhangi bir dine sahip olmayan insanlara ve toplumlara rastlanılmamaktadır. Semavî inanışlarda Tanrı, insanı yeryüzünde yalnız bırakmamış, mesajlarını insanlığa ulaştırması için peygamberler seçmiştir. Tanrı-insan iletişiminde önemli bir kurum olan nübüvvet, kelam ilminin temel konularından biridir. Peygamberler, hakikat yolculuğunda insanlar için rehberlik yapmayı ve onları kurtuluşa erdirmeyi amaç edinmişlerdir. Ayrıca Tanrı, peygamberleri aracılığıyla yeryüzüne müdahalelerde bulunmaktadır. Bu inanç doğrultusunda insanlar, dünyada sıkıntıya düştüklerinde ya da acizliklerini hissettiklerinde Tanrı tarafından gönderileceğine inandıkları bir kurtarıcı beklentisine girmektedirler. Dinler tarihi araştırmalarında yeryüzünde Şintoizm dışındaki neredeyse tüm dinlerde beklenen kurtarıcı inancı bulunmaktadır. Kurtarıcının vasıfları hakkında ortak benzerlikler bulunmakla birlikte ait olduğu dinin ortaya çıktığı sosyo-kültürel şartları ve coğrafî konumu itibariyle farklılıklara da rastlanılmaktadır. Bu kurtarıcılar dünyada felaketlerin yaşandığı, ahlaken çöküntünün görüldüğü kaos ortamında ortaya çıkacaklardır. İnsanları bu kargaşa ortamından uzaklaştıracaklar, onlara mutluluk ve esenlik getirip kurtuluşa erdireceklerdir. Yahudilik ve Hristiyanlıkta da kurtarıcı inancı yer almakla birlikte Müslümanlar bu dinlerde beklenen kurtarıcının Hz. Muhammed olduğunu kabul etmektedirler. Hz. Muhammed’in önceki kitaplarda müjdelendiği inancına sahip olan Müslüman düşünürler, Kitâb-ı Mukaddes’ten konuya ilişkin deliller bulmaya çalışmışlardır. Bu amaç doğrultusunda araştırmalarda bulunan İslâm âlimlerden birisi de Şemsüddîn es-Semerkandî (öl. 722/1322)’dir. Şemsüddîn Muhammed b. Eşref el-Hüseynî es-Semerkandî hicri 7./13 asrın sonları ve 8./14. asrın ilk çeyreğinde Türkistan’da yaşamış önemli bir Türk-İslâm âlimidir. Semerkandî felsefe, mantık, matematik, münâzara, bahs ve astronomi gibi çeşitli alanlarda önemli eserler vermiş zengin yönlü bir ilim insanıdır. Şemsüddîn es-Semerkandî eserleriyle ilim ve felsefe tarihine adını yazdırmış önemli düşünürlerdendir. O, sisteminin merkezine mantık ilmini alarak hemen her alanda eleştirel ve analitik üslup benimsemiştir. Onun yapıcı eleştirileri, Yunan filozoflardan İslâm filozoflarına oradan da felsefî kelam temsilcilerine kadar birçok düşünürün fikirlerinin anlaşılması ve yorumlanmasında önemli bir işleve sahip olmuştur. Semerkandî, bütün bunların yanı sıra Hıristiyan ve Yahudi inanç sistemini, Seneviyye ve Mecûsîyye gibi dinleri, natüralist filozofların Allah-âlem ilişkisi öğretilerini de aklî ve naklî deliller ışığında eleştirmekten geri durmamıştır. Aklî ilimlerde temayüz eden Semerkandî, ilâhiyat birikimiyle de kendisini göstermiştir. O, olağanüstü entelektüel ilgisiyle Kitâb-ı Mukaddes’e ilişkin bazı anahtar kavramlar ve ilâhî kodları analiz ederek İslâm dininin peygamberi Hz. Muhammed’in sadakatiyle ilgili özgün çıkarımlarda bulunmaktadır. Semerkandî, Hz. Muhammed’in nübüvvetine işaret olarak değerlendirdiği kimi Tevrat ve İncil pasajlarını dil, mantık ve şeriat kuralları ekseninde yorumlayarak Hz. Muhammed’in müjdelenen son peygamber olduğu sonucuna varmaktadır. Onun bu konuda üzerine en çok eğildiği kavramsal çerçeve Paran dağı, Paraklit, Hz. Musa’ya teşbih ve İsmâiloğullarına verilen müjdelerden oluşmaktadır. Semerkandî sözü geçen kavramlardan hareketle Hz. Muhammed’in zuhur ettiği coğrafya, sahip olduğu nitelikler ve soyuyla ilgili çıkarımlarda bulunur. Semerkandî ayrıca Hz. Muhammed’in meşruiyetinin temelini oluşturan diğer şeriatların nesih edilip yerine İslâm’ın ikame edilmesi ve onun evrensel bir peygamber olduğu gibi esaslara yönelik Ehl-i Kitap tarafından yöneltilen eleştirilere de cevap vermektedir. Semerkandî’nin önemli bir ayrıcalığı da onun iddialarını yalnızca teorik boyutta temellendirmeyip aynı zamanda Ehl-i Kitap önderleriyle fiili münazaralara da girişmesidir. Semerkandî, çoğu iddiasında tatmin edici analitik/burhânî bir tavır sergilese de bazı iddialarında ise karşı tarafı ilzama dayalı sofistik/cedelî bir yaklaşım sergilemektedir. O, genel anlamda beşâret geleneğine bağlı kalsa da muhakkik kimliğinin etkisiyle gelenek içerisindeki aynı delillere farklı bir perspektif ve güçlü bir muhakeme kazandırmaktadır.

Proof of the Prophethood of the Prophet Muhammad in the Context of the Bible in Shamsuddīn Al-Samarqandī

Since the beginning of human history, there has been no society that did not have any religion. Man meets his need to believe, encoded in his nature by turning to God. God has not left humans alone in their journey on earth, and from time to time, He has intervened in the world through his prophets. The prophethood, which constitutes one of the main subjects of theology, is an important institution in God-human communication. The messengers chosen by God convey to people the information that they received through revelation and offer teachings that will bring them to salvation. The idea of salvation by God when suffering or feeling helpless has driven people to the expectation of a savior. Nearly all religions except Shintoism have the awaited savior belief in the world. Accordingly, the savior will emerge in an environment of chaos where disasters are experienced, and a moral collapse is observed. The expected savior will drive people away from this turmoil, bring them happiness, well-being, and lead them to salvation. Although there is a savior belief in Judaism and Christianity, Muslims claim that the awaited savior in these religions is Muhammad. Muslim thinkers who believe that Muhammad was heralded in previous scripts, tried to find evidence on the subject from the Bible. One of the Islamic scholars who did researches for this purpose is Shamsuddin al-Samarqandi. Shamsuddin Mohammed b. Ashraf al-Husayni al-Samarqandi is an important Turkish-Islamic scholar who lived in Turkestan at the end of the 7th century and the first quarter of the 8th century. Samarqandi is a versatile scholar who produced important works in various fields such as philosophy, logic, mathematics, discussion, debate and astronomy. Shamsuddin al-Samarqandi is one of the eminent scholars who have written his name in the history of science and philosophy with his works. He adopted a critical and analytical style in almost every field, putting the science of logic at the center of his system. His constructive criticisms had an important function in understanding and interpreting the ideas of numerous thinkers, from Greek philosophers to Islamic philosophers and representatives of philosophical theology. In addition to all these, Samarqandi did not hesitate to criticize the Christian and Jewish belief systems, religions such as Sanawiyyah and Zoroastrianism, and the teachings of the naturalist philosophers regarding the relationship between God and the world in the light of rational and scriptural evidence. Samarqandi, who distinguished himself in rational sciences, also showed himself with his background in theology. Due to his exceptional intellectual interest, he analyzes some key concepts and divine codes related to the Bible, making original inferences about the loyalty of Muhammad, the prophet of Islam. Samarqandi interprets some passages of the Torah and the New Testament, which he considers as signs of Muhammad's prophethood, in the axis of language, logic and the rules of shariah, and concludes that Muhammad is the last prophet to be announced. The conceptual framework that he mostly focuses on in this regard contains Mount Paran, Paraklite, comparison with Moses, and the good news given to the Ishmaelites. Samarqandi makes inferences about the environment in which Muhammad appeared, his qualities, and his lineage, based on the aforementioned concepts. Samarqandi also responds to the criticisms raised by the Ahl al-Kitab about the principles, such as the abolition of other religious rules constituting the basis of Muhammad's legitimacy and establishment of Islam instead, and him being a universal prophet. An important privilege of Samarqandi is that he not only grounds his claims on a theoretical scale but also engages in debates with the leaders of the Ahl al-Kitab. Although Samarqandi exhibits a satisfactory analytical attitude in most of his claims, he displays a sophisticated approach based on the method of coercion (ilzām) in some of his claims. Although he adheres to the tradition of beshair al-nubuwwah in general, he gives a different perspective and strong reasoning to the same evidence within the tradition with the effect of his identity as a verifier (muhaqqik).

___

  • Semerkandî, Şemsüddin Muhammed b. Eşref. es-Sahâifü’l-İlâhiyye. thk. Ahmed Abdurrahman eş-Şerif. Riyad: yr.1990.
  • Semerkandî, Şemsüddîn. Kelam Mecmuası. İstanbul: Süleymaniye Kütüphanesi, Laleli Koleksiyonu, nr. 2432, 34a, 52b, 56b, 136b, 153b, 169a.