Eseru’l-hadîsi’n-Nebeviyyi’ş-şerîf fî ihtilâfi’lfukahâ

Hayatın her alanına yönelik çeşitli hükümler belirleyerek inananlarının günlük yaşantısını ve ilişkilerini düzenleyen İslâm dininin bu anlamda beslendiği temel kaynakları, Kur’ân ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Kur’ân’ı yorumlamak sureti ile İslâm’ı yaşayış şekli diyebileceğimiz sünnet olmuştur. Kur’ân ve sünnetin İslâmî hükümlere teşkil edeceği kaynaklık değeri hususunda herhangi bir tartışma söz konusu değilken; sünneti yani Hz. Peygamber’in söz, fiil ve takrîrlerini bizlere ulaştıran hadislerin İslâmî hükümlere (fıkha) teşkil edeceği kaynaklık değerinde tartışmalar yaşanmıştır. Hadisler aracılığıyla bizlere ulaşan sünnetin bir hüküm kaynağı olarak ele alınmasında öncelikle sübût problemi ile karşılaşıldığından bu problemlerin aşılabilmesi için ‘hadis usûlü’ ilmi geliştirilmiş, rivâyetler ifade ettikleri bilgi değeri (mütevâtir-âhad) ve sahihlik-zayıflık durumları itibariyle (sahih-hasen-zayıf) çeşitli taksimlere tabi tutulmuşlardır. Rivâyetlerin sıhhat derecelerinin ve ifade ettikleri bilgi değerlerinin farklı oluşu ve lafızların delaletlerinin kat‘î olmaması hadislere yaklaşımları itibariyle âlimler arasında farklı tutumların sergilenmesine sebep olmuştur. Dolayısıyla dinî bir hüküm verirken hadislerden yapılan istidlallerde de farklı tutumlar sergilenmiş, bu da değişik ekollerin doğuşunu kaçınılmaz kılmıştır. 

___

  • Hadis Tetkikleri Dergisi, (HTD), V/2, 2007.