“Mâni’u’n-Nukûş” ve Klâsik Türk Şiirinde Duvar Yazısı: “Âh Şâhum”

Tarihî süreçte duvarlar; âşıklar, dertliler ve protestocuların kendi mesajlarını iletmek için kullandıkları bir iletişim aracına dönüşmüştür. Osmanlı Dönemi’nde duvar yazılarının önüne geçmek için vakıfların, kendi bütçelerinde özel bir tahsisatla görevlendirdikleri “mâni’u’n-nukûş” adı verilen bir personeli bulunmaktadır. Klâsik Türk şiirinde âşıkların da duygularını duvar yazıları ile dile getirdikleri bilinmektedir. Duvarlara çeşitli renklerle yazılar yazan âşıkların bu eyleminin yaygınlığı, duvar yazıları ile ilgili bir jargon oluşmasından da anlaşılmaktadır. Bu manada duvar yazılarının birçok şiire konu olduğu görülmektedir. Bazı mısralar duvarlara yazıldığı gibi bazen duvar yazıları da mısralarda yer alabilmektedir. Âşık veya dertlilerin han, kervansaray gibi konaklama mekânlarının ya da cami, hamam ve imaret gibi yapıların duvarlarına sıla hasretlerini, sevgi ve özlemlerini, acılarını, dertlerini dile getiren şiir veya başkaca cümleler yazdıkları bilinmektedir. Çileli âşıklar, aşkın ıstırabını ve sevgililerine olan bütün hislerini, en özlü biçimde ifade etmeye yarayan bir ünlem bulmuşlardır: “Âh şâhum”. Klasik Türk şiirinin hayata bakan bir yönünü göstermeyi ve bu şiir geleneğinden hareketle sokağın sesine yer vermeyi amaçlayan bu çalışmada duvar yazılarının şiirdeki yansımaları ele alınmaya çalışıldı. Duvara yazı yazma eyleminin nedenleri üstünde duruldu. Örnek metinlere bakıldığında duvar yazılarının yaygın olmakla birlikte meşru kabul edilmediği ve engellenmeye çalışıldığı görülmektedir. Klasik Türk şairlerinin de bu eyleme ilgi duyduğu hatta duvarlara yazılar yazdığı anlaşılmaktadır.

“Mâni’u’n-Nukûş” And Wall Writing In Classical Turkish Poetry: “Âh Şâhum”

Walls have transformed into a form of communication through which the distressed and the protestors conveyed their messages. In order to prevent graffiti, foundations have some staff called “mâni’u’n-nukûş”, which are appointed with a special allocation from their budget. It’s known that also the lovers may express their sentiments through graffiti in Turkish classical poetry. The prevalence of this action of the lovers, who write on the walls with various colors, can be understood from the formation of jargon related to the graffiti. In this sense, it’s been observed that graffiti has become the subject of many poems. While some verses can be written on the walls, some graffiti at times can be seen at some verses. It is known that lovers or sufferers write poems or other sentences expressing their longing, love and longing, pain and troubles on the walls of accommodation places such as inns, caravansaries or mosques, baths, and imaret. The lovers in trouble have found an exclamation to express their love and all their feelings to their lovers in the most concise way: “âh şâhum”. In this work, which aims to show a life-facing aspect of classical Turkish poetry and to give place to the sound of the street based on this poetry tradition, the reflections of graffiti in poetry were tried to be considered. The reasons for writing on the wall were discussed. When the sample texts are examined, the conclusion is that graffiti is common but not considered legitimate. In addition, it is seen that this action is trying to be prevented. Classical Turkish poets, he is interested in this action and even writes on the walls.

___

  • Akyüz, K. (1985). Batı tesirinde Türk şiiri antolojisi. İstanbul: İnkılâp.
  • Canım, R. (2018). Divan edebiyatının kaynakları. İstanbul: Akıl Fikir.
  • Çavuşoğlu, M. ve Tanyeri, A. (1981). Hayretî dîvan (tenkitli basım). İstanbul: İstanbul Ü. Edebiyat Fak.
  • ______ (1989). Üsküblü İshak Çelebi divanı. İstanbul: Mimar Sinan Üniversitesi.
  • Emiroğlu, K. (2013). Gündelik hayatımızın tarihi. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür. Ersoylu, H. (1990). Cem Sultan’ın Türkçe divanı. Ankara: Türk Dil Kurumu.
  • Ertuğrul, Z. N. (2018). Klasik Türk edebiyatında kudûmiye. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi. Ankara.
  • Evliya Çelebi. (2006). Seyâhatnâme 3. cilt 2. Kitap. S. Kahraman ve Y. Dağlı (Haz.), İstanbul: YKY. Karakaş, R. (2018). Duvar yazılarına biçembilim ve göstergebilim açısından bir bakış. İdil, C. 7, s. 49, ss. 1117-1127.
  • Kılıç, F. (1996). Osmanlı hânedanından bir şâir: Şehzâde Korkut. Bilig, s. II, ss. 203-219.
  • Kunter, H. B. (1952). Âbidelerin ve hayrat binaların bakımı ve korunması meselesi. İlahiyat Fakültesi dergisi. s. I, ss. 69-75.
  • Kurnaz, C. (2005). Divan şiirinde resim temayülü. Divan dünyası içinde, (ss. 80-113). Ankara: Gazi. Onay, A. T. (2009). Divan şiiri sözlüğü. C. Kurnaz (Haz.), İstanbul: Kurgan Edebiyat.
  • Pakalın, M. Z. (1993). Osmanlı tarih terimleri ve deyimleri sözlüğü I. İstanbul: MEB.
  • Pala, İ. (1998). Ansiklopedik divan şiiri sözlüğü. İstanbul: Ötüken.
  • Pay, S. (2002). Klasik dönem Osmanlı külliyelerinde personel sistemi. Türkler ansiklopedisi, (C. 10, ss. 491-507). Ankara: Yeni Türkiye.
  • Sezgin, B. (2015). Erzincan il halk kütüphanesindeki 1492 numaralı nazire mecmuası. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi. Konya.
  • Starr, S. F. (2019). Kayıp aydınlanma. Y. S. İnanç (Çev.) İstanbul: Kronik. Tarlan, A. N. (1966). Ahmed Paşa divanı. İstanbul: MEB. ______ (1970). Zâtî divanı 2. cilt. İstanbul: İ.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi.
  • ______ (1992a). Necâtî Beg dîvânı. Ankara: Akçağ. ______ (1992b). Hayâlî dîvânı. Ankara: Akçağ.
  • Toros, T. (1996). Ali Münif Bey’in hatıraları. İstanbul: İSİS. Aksoyak, İ. H. Gelibolulu Mustafa Âlî dîvânı, 12.04.2020.
  • Arslan, M. Mihrî Hâtun dîvânı, 16.04.2020.
  • Ertuğ, Z. T. “İmaret”, TDV İslâm Ansiklopedisi, 15.04.2020.
  • Horata, O. Esrâr Dede dîvânı, 12.04.2020.
  • Kılıç, F. Âşık Çelebi - Meşâ’irü’ş-Şu’arâ. 10.04.2020.
  • Saraç, M. A. Y. Emrî divanı, 08.04.2020. Vakıf Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü. 14.04.2020.