KESİNLİĞİN TEMELİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Bilginin kesinliği sorunu klasik bilgi kuramı açısından oldukça incelenmiş bir meseledir. Bilgi için yapılan ‘gerekçelenmiş doğru inanç’ tanımını doğru tasdik olarak adlandıran Fârâbî, kesinliği (yakîn) ise hakkında inandığımız şeyin dış dünyadaki varlığının zihnimizde inandığımız şeyden farklı olmasının asla mümkün olamayacağına yönelik ikinci bir inanç olarak tanımlar. Fârâbî kesin olarak nitelendirdiğimiz bir bilginin nasıl ortaya çıktığına yönelik bir takım şartlardan bahsetse de bu durum, söz gelimi, tamamen rasyonel bir düşünce yapısına sahip iki farklı kişinin birbiri ile farklı doğruluk değerine sahip iki önermeyi temellendirmesine mani değildir. Öyle ki bu iki kişi dile getirdikleri önermenin kesin bilgi olduğunu iddia ettiklerinde aşılması zor bir durum ile karşılaşmış oluruz. Bu yazıda Fârâbî’nin bilgi ve kesinlik arasında kurduğu ilişkinin zeminine yönelik bir incelemeyi merkeze alarak Fârâbî’nin bilgi kuramı çerçevesinde bir yandan kesin bilginin bir temeli olabilir mi sorusuna yanıt ararken diğer yandan bahsettiğimiz bu iki kişi Fârâbî ile karşılaşsaydı Fârâbî bu durumu nasıl çözümlerdi onu tartışacağım.

IS THE GROUNDING OF CERTUTIDE EVER POSSIBLE?

The problem of certainty of knowledge is a rather studied issue in terms of classical epistemology. Al-Farabi, who refers to the definition of ‘justified true belief’ for knowledge as true assent, defines certainty (yaqîn) as a secondary belief that the existence of what we believe in the external world can never be different from what we believe in our minds. Although al-Farabi talks about some conditions regarding how a knowledge that we define as certain emerges, this situation does not prevent, for example, two different people with a completely rational mind from justifying two propositions with different truth values. When these two people claim that the proposition they utter is a certain knowledge, we are faced with a difficult situation to overcome. In this article, while searching for an answer to the question of whether there is a basis for certain knowledge as a part of al-Fârâbî's theory of knowledge, I will discuss how al-Fârâbî would have resolved this situation if these two people we mentioned had met with al-Fârâbî.

___

  • Black, Deborah. “Knowledge (‘ilm) and Certitude (yaqīn) in al-Fārābī’s Epistemology”, Arabic Sciences and Philosophy, 16, no. 1 (2006): 11-46.
  • Fârâbî, Kitabu’l-Burhan : Burhan Kitabı. (İstanbul, Türkiye Yazma Eserler Kurumu, 2014).
  • ———. Şera’itu’l-Yakîn, Çev. Mübahat Türker Küyel. (Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 1990).
  • Köseraif, Suvar. “Felsefede Temellendirmenin İşe Yaramazlığı: Bir Temellendirme Denemesi”, Felsefe Tartışmaları 23 (1998): 9.
  • Özturan, Mehmet, “Fârâbî’ye Göre Bilginin Kesinliği Açısından Yargısal Bilgi Türleri”, İnsan & Toplum 3, sy 5 (2013): 135-158.
  • Walter, Carnielli ve João Marcos, "Ex contradictione non sequitur quodlibet". Bulletin of Advanced Reasoning and Knowledge 1 (2001): 89-109.