KAMU GÖREVLİLERİNİN SENDİKALAŞMASI VE TOPLU PAZARLIK HAKKI

Bağımlı çalışanların diğer kesimini oluşturan memurların ya da daha genel ifadesiyle, kamu görevlilerinin sendikalaşma eğilimi işçilerin sendikalaşma hareketine oranla daha gecikmeli bir olgudur. Bu gerçeğin altında sendikalaşmanın doğal sonucu olan toplu sözleşme ve özellikle grev hakkıyla memurun gördüğü işin niteliği ve onun statüter konumuyla bağdaşmasının güç olması gerçeği yatar (M. Gülmez, Dünya’da Memurlar ve Sendikal Haklar, TODAIE, Ankara 1996,43 vd.). Ayrıca bugün bile dünyanın pek çok ülkesinde geçerli olan “otoriter devlet” anlayışı ve memura bu otoriter “devletin hizmetkarları” (civil servants) gözüyle bakılması, devletin hizmetkarlarının ekonomik hak ve çıkarları için devlete karşı sendikalaşmasını hoş görmez. Memur, devamlılık temeline dayalı kamu hizmetlerini, kamu gücünü kullanarak yerine getiren ve hizmetin bu niteliği gereği önceden yasalarla belirlenen bir statüye tabi olarak kamu kurum ve kuruluşlarının hizmetinde çalışan bir kişidir. Ayrıca sanayi toplumuna geçiş dönemlerinde memurların, genellikle ekonomik gücü elinde bulunduranlarla siyasi gücü paylaşmış olmaları, memurların genellikle daha iyi eğitim almış, toplumun seçkin kesimlerinden gelen kişilerden olması, daha iyi gelir elde etmeleri, daha çok itibar görmeleri de memurlukla sendikanın birbirleriyle bağdaşmayan kavramlar olduğu kanaatini kuvvetlendirmiştir (Bak. A.Özer, Kamu Çalışanlarının Örgütlenme Sorunu ve Memur Sendikacılığı, Kamu-İş, Ocak 2000, 121). Bu niteliklerinden ötürü memur iş sözleşmesiyle çalışan işçiye oranla farklı konuma, bazı imtiyazlara, hak ve yükümlülüklere sahiptir.