Ayet ve Hadislerin Siyasi Kavramların Açıklanmasındaki Önemi: Siyasetnâmelerden Yansımalar

Siyasetnâme türü eserler, genel itibariyle, hükümdarlara siyaset sanatının inceliklerine dair tavsiyeler vermek amacıyla kaleme alınmışlardır. Siyasetnâmelerin bir diğer amacı deneyime dayalı devlet idaresi ile yöneticilerin görevlerinin tanımlanması ve sınırlarının belirlenmesi olduğundan yazıldıkları dönemin pratik ahlakını yansıtırlar. Bu yönüyle de bir anlamda idareciler için kaleme alınmış el kitaplarına benzerler. Devrin siyaset anlayışının gözlemlenebileceği siyasetnâme türü eserlere dair bir diğer husus, iktidarın siyasî meşruiyetini veya geçersizliğini, aynı şekilde taht müddeilerin haklılığını veya asiliğini ispat etmek için kutsal metinlerden dayanak aranmasıdır. Bu amaca yönelik olarak Kur’an-ı Kerim’den deliller getirilmeye çalışılmış ve hadis literatürü savunulan görüşün desteklenilmesi adına kullanılmıştır. Esasen din ve siyasetin kardeş kabul edildiği Orta Çağ’da dinî öğelerin devlet yönetimine dair eserlere konu edilmemesi düşünülemezdi. Burada önemli olan nokta, ayet ve hadislerin zaman zaman bağlamlarından çıkarılarak müellifin veya eserini takdim ettiği yöneticinin ideolojisini destekleyecek şekilde yorumlanıp açıklanmaya çalışılmasıdır. Biz de bu çalışmamızda, İslam kültür ve medeniyeti içerisinde ortaya çıkmış ve ona has bir tür olan siyasetnamelerden seçilen dört örnek üzerinden bu çalışmalarda yer verilen ayet ve hadislerin hangi konularda kullanıldığını ortaya koymaya çalışacağız. Böylelikle ileride bir ayet veya hadisi merkeze alarak yapılabilecek çalışmalara altyapı hazırlamayı amaçlamaktayız.Özet: İslam tarihinde ilk siyasi görüş ayrılıkları Hz. Muhammed’in vefatının hemen ardından yaşanmıştır. Bu görüş farklılıkları Müslümanların büyük çoğunluğunun Hz. Ebû Bekir’in ismi üzerinde uzlaşmasıyla çözümlenmiştir. Müslümanlar, üçüncü halife Hz. Osman’ın yönetiminin ikinci yarısına kadar özellikle fetih düşüncesinin birleştirici gücü etrafında bir araya gelmiştir. Bununla birlikte büyük oranda ekonomik temelli sorunlar neticesinde İslam toplumunun içerisinde bulunduğu sükûnet dönemi son bularak yerini anlaşmazlıklara bırakmıştır. Anlaşmazlıklar çatışmaya dönüşmüş ve nihayetinde Hz. Osman’ın başkent Medine’de katlinin ateşlediği ayrışma fitili Cemel ve Sıffîn Savaşları, Hâricîlerin ortaya çıkması, Şia’nın oluşumu ve sonrasında derinleşen fikrî ayrışmalarla birlikte büyük bir yangına dönüşmüştür. Siyasi tartışmalar neticesinde derinleşen fikrî ayrışmalarla birlikte İslam tarihi farklı dinî görüş ve inanışların çatışmasına sahne olmuştur.İslam siyaset düşüncesinde özellikle ilk iki yüzyıllık süreç fakihler, muhaddisler ve mütekelliminin görüşleri etrafında şekillenmekteydi. Bu dönemde yaşanan görüş ayrılıklarında kendi fikrini haklı gösterme çabasına girenlerin başvurduğu ilk kaynaklar Müslümanların bütün fiillerinde belirleyici unsur olarak kabul ettikleri Kur’an-ı Kerim ve hadis literatürü olmuştur. İslam dininin iki ana kaynağı olan Kur’an ve hadisler üzerinden temellendirilen görüşler halkı etkileme, yapılanları meşrulaştırma ve muhaliflerin iddialarını çürütme amacıyla kullanılmıştır. Ancak Türkler ve Farsların devlet kademelerinde bürokrat ve asker olarak görev almaları ve devlet içerisinde etkin bir konuma gelmeleriyle siyaset düşüncesine yön verenlerin sınıfı değişmiş ve siyaset düşüncesi yeni bir yola girmiştir. Özellikle Fars kökenli isimler hem kendi hem de Yunan ve Hind medeniyetinin ürünü olan nasihat kültürünü İslam düşüncesine taşımışlardır. Bu tür eserler Emevîler döneminde başlayıp Abbâsîler döneminde Beytü’l-Hikme ile zirveye çıkan tercüme faaliyetleriyle İslam toplumuna kazandırılmıştır. Tercüme edilen eserlerle birlikte bu medeniyetlerin ideal devlet yönetimi, siyaset ve ahlak konusundaki düşünceleri Müslüman âlimlerce tanınmıştır.İslam düşüncesinde siyasetnâme adıyla meşhur olan bu eserler VIII. yüzyılın ortalarından itibaren Müslüman âlimlerce de kaleme alınmaya başlanmıştır. Siyasetnâmeler, yöneticilere iktidarlarını, dinî emir ve yasaklara uygun, kendilerine bu makamı bahşeden Allah’ın ve yönetimiyle görevlendirildiği halkın razı olacağı şekilde sürdürmeye yönelik pratik tavsiyeler veren siyasî, ahlakî ve dinî içerikli eserlerdir. Siyasetnâmeler çoğunlukla olması gerekene odaklanıldığından bu tür eserler büyük oranda kuramsal kitaplardır. İlaveten hâlihazırda iktidarı elinde bulunduran isimler için yazıldıklarından hükümdarların sahip oldukları kudreti nasıl koruyup arttırabileceklerini ve devletin hangi uygulamalarla varlığını daha uzun süreli koruyacağını merkeze alan çalışmalardır. Siyaset düşüncesi ve siyaset anlamlandırmasının temel noktası kavramlar ve tanımlamalardır. Bir kelimenin kavram anlamından bahsedildiğinde genellikle genel bir tanımın varlığı düşünülür. Ancak kavramlar onu kullananın düşünceleri, algılamaları, eleştirileri, açıklamaları ve analizleri bağlamında kendisine yüklediği anlamı yansıtır. Adil, dürüst, cesur, kahraman, güzel, zengin, mamur ve temiz gibi kavramlar kişinin yüklediği anlam ne ise onu ifade eder. Diğer bir deyişle herkesin o âna kadar ki tecrübesi kullandığı kavramın içeriğini belirler. Kavramların anlamlandırılması ise döneme ve o kavramın muhatabına değişiklik gösterir. Adalet, liyakat, istişare gibi çokça üzerinde durulan kavramlar dahi farklı dönem ve coğrafyalarda anlam değişikliğine uğrayabilmektedir. Çoğunlukla anlamayı kolaylaştırmak için kullanılan kavramlar, zaman zaman da yargılamak, belli bir kalıba sokmak veya muhatabı yanıltmak için kullanılır. Bu bağlamda kavram analizi yapabilmek için kullananın zihnine girmek zorunludur.İslam Medeniyetinde yönetim anlayışının esasları da kavramlarla açıklanmıştır. Müslümanların ideal bir yöneticiden yönetimi sırasında beklediği hususiyetler ana hatlarıyla adalet, istişare, liyakat, emanet ve meşruiyet olarak belirlenmiş ve adı geçenler başta olmak üzere idareyi ilgilendiren kavramlara dair geniş bir külliyat kaleme alınmıştır. Bu külliyatın bir türünü de siyasetnâmeler oluşturmaktadır.İslam tarihinde farklı coğrafyalardan ve farklı altyapılardan gelen isimler tarafından değişik zaman dilimlerinde kaleme alınan birçok siyasetnâme bulunmaktadır. Siyasetnâmelerde verilen öğütler birbirleriyle büyük oranda benzerlik gösterseler de verilen öğüdün temellendirilmesinde tercih edilen argüman ve örnekler farklılık göstermektedir. Aktif siyasetin içerisinde olan isimler çoğunlukla siyasal argümanlar üzerinden görüşlerini temellendirirken, ilmî geleneğe sahip isimler tavsiyelerini dinî argümanlarla desteklemişlerdir.Siyasetnâmelerde öne çıkarılan dinî unsurların başında ayetler gelmektedir. Kavramlar açıklanırken ve verilen tavsiyelerin önemi vurgulanırken birçok ayetten istifade edilmiştir. Bazı ayetler sadece bir müellif tarafından kullanılırken bazı ayetler ise birçok müellif tarafından eserlerine konu edinilmiştir. Aynı şekilde hadisler ve de hadis olarak kabul edilen sözler de vurguyu ve anlamı pekiştirmek için kullanılmıştır. Bu noktada bazen ayet ve hadislerin bağlamlarına özen gösterilmemiştir. Biz bu çalışmamızda dinî unsurların kullanım amaçlarına değinmeyi hedeflemekteyiz.Literatürde üst düzey yönetici ve toplumda sözü geçen isimleri tanımlamak için kullanılan ülü’l-emr’in kim olduğu ve bu ülü’l-emr’e itaatin sınırları hususunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Farklılığın sebebi, her mezhep ya da dinî ekolün ayeti açıklarken kendi görüşlerini temellendirme ekseninde bir yorum getirmesidir. Siyasetnâmelerde hükümdarlara verilen öğütler içerisinde adalet, en fazla vurgu yapılan kavramdır. Bir hükümdarda bulunması gereken en önemli özellik olarak gösterilen adalet, devletin varlığını kıyamete kadar sürdürebilmesini için son derece önemli görülmüştür. Ayrıca adalet, devlet/hükümdar otoritesinin devamını sağlayan en önemli şart olarak nitelenmiştir. Doğru karar verebilme için istişare önemsenmiştir. Hükümdarın kişisel özelliklerine dair yapılan açıklamalarda da ayet ve hadislerden yararlanılmıştır. Şefkatli olmak, sözünde durmak, öfkeye hâkim olmak, sabır, dürüstlük, nimete şükür, müsriflik, kendini beğenmek, sözünde durmamak ve vaadinden dönmek ve kibir gibi özellikler siyasetnamelere konu edinmiştir. İncelenen siyasetnâmelere bir bütün olarak bakıldığında, özellikle eski Fars geleneğinin bir ürünü olan din ve dünyayı (devlet) kardeş kabul eden anlayışın bir adım daha ileri götürülerek din ve hükümdarlığın ayrılmaz ikiz kardeş gibi tasavvur edildiği görülmektedir. Bu anlayışta din kök olarak kabul edilmiş, siyasal otoriteye de onun hamiliği görevi yüklenmiştir. Siyasetnâmelerde ayet ve hadislerin önemli oranda bir yekün tuttuğu görülmektedir. Bunun sebebi olarak dinin ahlakın temelinde yer alması ile birlikte ele aldığımız dönemde din-devlet ilişkisine derin anlamlar yükleyen siyâsetnâme müelliflerinin her iki kurumu birbirinin tamamlayıcısı ve bütünleştiricisi olarak görmeleri söylenebilir.

The Importance of Verses and Hadiths in Explaining Political Concepts: Reflec-tions From Mirrors for Princes

Mirrors for princes, in general, give advices to the rulers about the subtleties of political art. Another aim of these books is to define and explain the administration of the state and the duties of rulers based on experience. In consequence of this they reflect the practical ethics of the period in which they were written. As such, they resemble practical handbooks written for rulers. Another point regarding the mirrors for princes works in which the political understanding of the era can be observed is that they generally use sacred texts in order to prove the political legitimacy or invalidity of the power, as well as the rightfulness or the unlawfulness of the claims to the throne. Evidences from the Qurʾān and the ḥadīth literature was almost always used to support such advocated opinions. In fact, during the Middle Ages when religion and politics were considered coupled, it was unthinkable that religious elements should not be included in the works of state administration. The important point here is that the verses and ḥadīths were sometimes removed from their contexts and interpreted and explained in a way to support the ideology of the author or the ruler whom the author presented his work. In this study, we will try to reveal the subjects in which the verses and ḥadīths used in the mirrors for princes, which is a genre that has emerged within the Islamic culture and civilization. Thus, we aim to prepare a background for the future studies, which will focus on a specific verse or ḥadīth.Summary: The first political splits in Islamic history occurred immediately after the death of prophet Muḥammad. These differences were resolved by the agreement of the majority of Muslims on Abu Bakr's name. Until the second half of the rule of the third caliph ʿUthmān, Muslims came together around the unifying power of the idea of conquest. Nevertheless, substantially as a result of economically based problems the period of tranquility in Islamic society came to an end and was replaced by disputes. Disputes turned into conflict and ultimately seperation fused with the massacre of ʿUthmān in the capital Medina turned into a big fire with the Battles of the Camel and Ṣiffīn, the emergence of Khārijīs, the formation of the Shia and the deepening of the intellectual divisions after the all of these. Islamic history has witnessed a clash of different religious views and beliefs. along with deepening of intellectual disagreements as a result of political debatesIn the Islamic political thought, especially the first two centuries process was formed around the views of the jurists, muḥaddiths and theologians. The first sources used by those who tried to justify their opinion in the differences of opinion experienced during this period were the Qurʾān and ḥadīth literature which Muslims accepted as the determining factor in all their acts. The views based on the Qur'an and the hadiths, which are the two main sources of Islamic religion, had been used to influence the people, legitimize the actions and refute the claims of the opponents. On the other hand the sort who gave direction to political thought changed and political thought adhered a new path with Turks and Persians served as bureaucrats and soldiers and took an active position in the state. Especially Persians carried the culture of advice to Islamic thought, which is the product of both Greek and Hind civilization. Such books had brought in the İslamic society with translation movements began in the Umayyad period and peaked with the Bayt al-Ḥikma in the Abbasid period. Together with these books, the ideas of these civilizations on ideal state administration, politics and morality were recognized by Muslim scholars.These type of works, which are famous in terms of Islamic thought as mirrors for princes, have been written by Muslim scholars since the middle of the eighth century. Mirrors for princes are political, moral and religious content books that gives the rulers practical advice to maintain their power in accordance with the religious orders and prohibitions, and to the consent of Allāh’s who grant them this authority and people which appointed for their administration. Mirrors for princes are mostly theoretical books since they are mostly focused on what should be. In addition, since they are written for names that currently hold power, they are centered on how the rulers can maintain and increase their power and with which practices the state will maintain its existence for a longer period. The basic point of political thought and political interpretation are concepts and definitions. When the concept meaning of a word is mentioned, it is generally considered that there is a general definition. However, the concepts reflect the meaning that the user assigns to him in the context of his thoughts, perceptions, criticisms, explanations and analyzes. Concepts such as fair, honest, brave, hero, beautiful, rich, good and clean express what the person imposes on the meaning. In other words, everyone’s experience determines the content of the concept so far. The meaning of the concepts varies with the age and its user of that concept. Even concepts such as justice, merit and consultation can change meaning in different periods and geographies. The concepts, which are often used to facilitate understanding, are sometimes used to judge, to mold or mislead the interlocutor. In this context, it is imperative to enter the mind of the user in order to make concept analysis.In Islamic civilization, the principles of management are explained with concepts. The idiosyncrasies that Muslims expect from an ideal ruler are defined as justice, consultation, merit, trust and legitimacy and a broad corpus has been written about the concepts related to the administration, especially those mentioned. One type of this corpus is mirrors for princes.In Islamic history, there are many Mirrors for princes who are written in different time periods by names coming from different geographies and different backgrounds. Although the advice given in Mirrors for princes indicate a great similarity to each other, the preferred arguments and examples in the foundation of the counsel are different. While the persons in active politics mostly based their opinions on political arguments, scholars with scientific tradition supported their advices with religious arguments.Verses are the leading religious elements highlighted in Mirrors for princes. While explaining the concepts and emphasizing the importance of the advices, many verses have been exploited. Some verses are used only by one author, while some verses are the subject of their work by many authors. In the same way, ḥadīths and the sentences accepted as ḥadīths were also used to reinforce the emphasis and meaning. At this point, sometimes the context of the verses and ḥadīths were not taken care of. In this study, we aim to address the use of religious elements.In the literature, different opinions have emerged about who is ülü’l-emr and the limits of obedience to ülü’l-emr that used describe the names of senior executives and leaders of society. The reason for the difference is that each sect or religious school provides an interpretation on the basis of grounding its own views in explaining the verse. Justice is the most emphasized concept among the advices given to the rulers in mirrors for princes. Justice, which is shown as the most important feature of a sovereign, has been regarded as extremely important for the state to existences until the Doomsday. In addition, justice has been described as the most important condition for the maintenance of the state/sovereign authority. Consultation was important to make the right decision.Verses and ḥadīths were used in the explanations about the personal characteristics of the sovereign. Some features such as being compassionate, keeping promise, controlling anger, patience, honesty, blessing, extravagance, self-esteem, break a promise, revoke a promise and arrogance have become the subject of politics. When the mirrors for princes are considered as a whole, it is seen that religion and state are considered as inseparable twin brothers, taken one step further the understanding that accepts religion and the world as brothers especially is a product of the old Persian tradition. In this understanding, religion was accepted as the root and was given the duty of its patronage to political authority. It is seen that in the Mirrors for princes verses and ḥadīths hold a significant amount. As the reason for this can be said that along with religion takes place on the basis of morality, the authors of the Mirrors for princes, which put deep meanings on the relationship between religion and the state in the period that we are dealing with, consider both institutions to be complementary and integrative.

___

  • Ahmed b. Mahmud. Selçukname. haz. Erdoğan Merçil. İstanbul: Kervan Kitapçılık, 1977.
  • Bagley, F.R.C.. Ghazali’s Book of Counsel for Kings (Nasihat al-Muluk). London: University of Durham Publications, 1964.
  • Bağdatlı, Özlem. İslâm Siyaset Düşüncesinin Kavramsal Temelleri. İstanbul: Dergâh Yayınları, 2018.
  • Black, Antony. The History of Islamic Political Thought From the Prophet to the Present. Edinburgh: Edinburgh University Press, 2011.
  • Bozkurt, Nahide. Abbasiler. İstanbul: İsam Yayınları, 2014.
  • Canatan, Kadir. İslâm Siyaset Düşüncesi ve Siyasetnâme Geleneği. İstanbul: Doğu Kitabevi, 2014.
  • Çifçi, Osman Zahid. “Mâverdî Düşüncesinde Din-Devlet İlişkisi”. Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı/No: 2, Ekim 2012), 81-99.
  • Ebu’l-Fidâ, İsmail b. Ali b. Muhammed. Tarihu Ebu’l-Fida: el-Muhtasar fi Ahbari’l-Beşer. İstanbul: Darü't-Tıbaati’l-Amire, 1286/1870.
  • Gazzâlî, Muhammed b. Muhammed. Nasîhatü’l-Mülûk. Nşr. Celaleddin Hümâî. Tahran: Çaphanei Meclis, hş. 1315-17.
  • Gazzâlî, Muhammed b. Muhammed. İtikadda Orta Yol, neşir ve tercüme Osman Demir. İstanbul: Klasik Yayınları, 2018.
  • İbnü’l-Esîr, Ebu’l-Hasan İzzeddin Ali b. Muhammed b. Abdülkerim. el-Kamil fi’t-Tarih. Beyrut: Dâru Sadır, 1966.
  • Kömbe, İlker. “İslam Siyaset Düşüncesinin Bir kaynağı Olarak Siyasetnâme-Nasihatnâme Türünde Siyaset Tasavvuru”. İslam Siyaset Düşüncesi. ed. Lütfi Sunar - Özgür Kavak. 203-237. İstanbul: İlem Kitaplığı, 2018.
  • Lambton, A.K.S.. “The Theory of Kingship in the Nasihat-ul-Muluk of Ghazali”. The Islamic Quarterly, I/1 (1954): 47-55.
  • Levend, Agâh Sırrı. “Siyaset-nameler”. Belleten, cilt 10, ss. 167-194.
  • Nizamü’l-mülk, Ebu Ali Kıvamüddin Hasan b. Ali b İshak et-Tusî. Siyasetnâme. Trc. Mehmet Taha Ayar. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2009.
  • Öz, Mustafa. “Muhakkime-i Ûlâ”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 30, 398-399. İstanbul: TDV Yayınları, 2005.
  • Özgüdenli, Osman Gazi. Selçuklular (Büyük Selçuklu Tarihi [1040-1157]). İstanbul: İSAM Yayınları, 2013.
  • Öztürk, Mustafa. “İslam Tefsir Geleneğinde Yorum Manipülasyonu: 'Ulu'l-Emr' Kavramı Örneği”. İslamiyat 3 (2000): 79-98.
  • Râvendî, Muhammed b. Ali b. Süleyman, Rahatu’s-Sudûr ve Ayetü’s-Surur. ed. Muhammed İkbal. 2. Baskı. Tahran: Müessese-i İntişarat-ı Emir Kebir, 1985; trc. Ahmed Ateş, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1957.
  • Sühreverdî, Ebu’n-Necib Abdülkadir b. Abdullah b. Muhammed. Nehcü’s-süluk fî siyaseti’l-müluk: Yönetenlerin Yönetimi. ed. Çığır Doğu Zorlu. İstanbul: İlgi Kültür Sanat, 2008.
  • Turtûşî, Ebu Bekr ibn Ebi Rendeka Muhammed b. Velid b. Muahmmed. Sirâcu’l-Mülûk: Siyaset Ahlakı ve İlkelerine Dair. haz. Said Aykut, İstanbul: İnsan Yayınları, 2011.
  • Türcan, Talib. “Ülü’l-Emr”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 42, 295-297. İstanbul: TDV Yayınları, 2012.