Anadolu’da Ölümle İlgili İnanç ve Uygulamalara Sosyolojik Bir Yaklaşım Elmalı Yöresi Örneği

Ölüm olayı etrafında uzunca bir dönemde kolektif olarak inşa edilmiş inanç ve uygulamalar bugün Antalya/Elmalı yöresinin kendine özgü ekosistemi ile karşılıklı ilişkiler içinde görülmüştür. Bu tarihsel, dini, sosyoekonomik ve kültürel birikim çerçevesinde ölüm gibi dehşet verici bir olay nihai ve kozmik birtakım referanslarla toplumsal muhayyilede müstesna bir yere oturtulmuştur. Böylece gündelik hayatla sıkı ilişkiye sahip bu normlar ve teferruatlı törenler toplumda normatif bir bütünleşme yaratmıştır. Yanı sıra din ve kültürün taşıdığı derin sembolik etkileşimler etrafında, yaşanılan zamanla canlanan bu ritüeller toplumun ölümle yüzleşmesi ve başa çıkması için uygun ortamlar sunmuştur. Nihayet bütün bu inanç ve uygulamalar tek tek bireylerin kendi akıbetlerini görecekleri dini ve kültürel bir etkileşim içinde tasarımlanmıştır. Öte yandan modernleşmenin ölümle hayat arasındaki mesafeyi açmasına bağlı olarak kendini gösteren yeni bilinç düzeyleri de yöredeki ölüm olgusu üzerinde önemli değişimler yaratmıştır.Ölüm biyolojik bir olay olmanın yanında dini, sosyal, kültürel, mistik vb. boyutları olan çok yönlü bir olgudur. Bütün toplumlarda olduğu gibi Türk toplumunda da bu olay, gerçekleştiği ilk andan itibaren kendi dini, tarihi, sosyal ve kültürel dünyasına uygun bir şekilde tasarımlanmış ve orada bir dizi inanç, tasavvur ve uygulamalara refakat etmiştir. Türk dini tarihi içinde ölüm olgusu etrafında yapılaşmış inançlar ve ritüeller, farklı din ve kültür çevrelerinin etkisi ve önemli tarihi olaylar içinden geçerek bazen bir değişim, dönüşüm bazen de bir süreklilik ortaya koyarak bugüne ulaşmıştır. Bu araştırma bu gerçekliği, bünyesinde köklü bir tarihi taşıyan mütevazı bir Anadolu şehri Elmalı üzerinden sorgulamaktadır.Makale Elmalı yöresinde ölümle ilgili inanç ve uygulamaların din sosyolojisi açısından incelenmesini konu edinmiştir. Araştırmanın amacı, önemli bir geçiş ritüeli olarak ölüm olgusuyla yörenin sosyokültürel, ekonomik, tarihi ve dini birikimleri arasındaki ilişkileri bir değişim, dönüşüm ve süreklilik perspektifinde açıklamaktır. Araştırma bir alan araştırması olarak planlanmış ve metodolojik olarak ise yöredeki ölümle ilgili inanış, tasavvur ve ritüelleri kendi özgül çevresinden hareketle değerlendirmeyi hedeflemiştir. Bu çerçevede araştırma verileri 2016 yılı ağustos ve eylül aylarıyla 2017 yılı ocak aylarında, Elmalı’da görev yapan/ yapmış 10 din görevlisi ile yarı standartlaştırılmış görüşme formu kapsamındaki sorun merkezli görüşme ve katılımlı gözlem teknikleriyle elde edilmiştir. Gözlem yanı sıra kayıt cihazı yardımıyla toplanan veriler bir çetelede sınıflandırıldıktan sonra fenomenolojik bir yaklaşımla çözümlenmiştir.Elmalı Antalya’nın 110 km batı kısmında yer alan, kuzeyden Burdur, batıdan Fethiye-Muğla, ve güneyden Kaş, Demre, Finike ilçeleriyle Akdeniz’in çevrelediği coğrafi bir mekanda konumlanmıştır. Yöre bir iç bölge özelliği göstermekte ve asırlarca süren geçimlik tarım ekonomisinden bugün yine hububat ekimi ve hayvancılığın da içinde olduğu yoğun meyvecilik ve sebzecilik gibi daha canlı bir ekonomiye evrilmiştir.Yöre XIV. yüzyıldan itibaren belli dini şahsiyetler yoluyla bugüne kadar taşınan güçlü bir dini mirasa sahip olmuştur. Özellikle son yarım yüzyılda tam bir yerleşik hayata geçiş yapmış ve çoğunluğunu köylü ve göçebe Türkmen zümrelerinin oluşturduğu yöre halkı arasında soyut ve teorik medrese İslamı’na karşı bir folk dini yaşantı biçimi daha yaygın bir şekilde benimsenmiştir. Dolayısıyla bu dinsel ortam eski dini inanç ve uygulamaların bir sözlü kültür etrafında bugüne taşınmasında önemli etkiler yaratmıştır.Elmalı’da ölüm olgusu etrafında yapılanmış inanç ve ritüelleri ölüm sırasında, ölüm sonrası cenaze yıkanmadan önce, cenazenin yıkanması sırasında, cenazenin teşyiinde, kabristanlıkta ve takip eden günlerde yapılanlar olarak sınıflandırılabilir. Her safhada çok zengin ve teferruatlı tasavvurlar, bunlara eşlik eden seremoniler ve eylemler bir bütünün parçaları olarak işlemekte hatta her biri belli bir yaşam disiplini ve ahlakı öne çıkaran güçlü imalar taşımaktadır. Bununla birlikte bu dinsel inanış ve uygulamalar ölüm gibi bireysel ve toplumsal anlamda bir dizi istikrarsızlıklara yol açan bir olayın daha anlaşılır kılınması ve kozmik bir çerçeveye yerleştirilmesi için çok önemli işlevler görmüştür. Elbette insanlar ölümün tabii bir şey olduğunun bilgisine sahiplerdir. Fakat bu derece çeşitli dinsel kalıplar orada halkın, ölümle ilgili daha işlevsel bilgileri olduğunu göstermiştir.Yörede ölüm olayının güçlü bir dini yönü her zaman vardır. Nitekim onun her safhasında sıkı teolojik bir disiplin görmek mümkün olmuştur. Aynı şekilde orada ölüm olayı çok güçlü bir şekilde sosyal, ekonomik ve kültürel yönleriyle de kendini göstermiştir. Ölümün yarattığı dehşet ve sır nedeniyle yörede ölüm olayı neredeyse ilişkili olduğu bütün zaman, mekan ve enstrümanları kutsallaştırmıştır. Büyük bir çoğunluk tarafından kabul edilen ve gündelik hayatta önemli bir yere sahip söz konusu normlar yerine göre asketik bir bakış açısı ortaya koyarak halk arasında belli bir zihniyetin oluşmasında etkili olmuştur. Ölüme bağlı törenler yörede sadece ölümün üçüncü, yedinci, kırkıncı, elli ikinci günlerine ve yıl dönümleri ile sınırlı tutulmamıştır. Bununla birlikte dini mahiyeti olan her tören ve toplantı orada aynı zamanda ölülerin anıldığı bir merasime dönüşebilmiştir. Bütün bunlar bir taraftan kaybolan düzeni tesis etmek için toplumsal bir dayanışma diğer taraftan birtakım kötü ve tedirgin edici şeylerden uzak kalmak için tanrının mağfiretini müsait kılma anlamı taşımaktadır. Böylece halk bu törenlerde kendi akıbetini de görerek ölümü bir düzene bağlamış olmaktadır. Meseleye, daha yakın dönemlerde artık güçlü bir şekilde giren mezarcılık sektörünü de dahil ettiğimizde bugün ölümün sosyoekonomik bir işleve sahip olduğunu da ifade edebiliriz.  Ancak ölüm olgusu ile toplum arasındaki ilişkiler karşılıklı olmuştur. Gerçekten ölüm olayı yörede kendinin de içinde bulunduğu yapıyı ciddi bir şekilde etkilerken oradaki toplumsal yapı ve değişmeler de ölüm olgusu üzerinde önemli etkiler bırakmıştır. Bu çerçevede yeni bilinç düzeyleri, ölünün yıkanması konusunda belediyelerin ve muhtarlıkların sağladığı yeni imkanlar, bireyselleşme, zenginlik, refah ve konfor artık bugün belli oranda eskinin daha törensel ve teferruatlı merasimlerinde sadeliği, güçlü cemaat karakterinin motive ettiği çok özenli sorumluluklarda rutinleşme ve gevşekliği de gündeme getirmiştir. Her ne kadar modernleşme ve onun yarattığı yeni bilinç düzeyleri Elmalı yöresindeki ölüm olgusunda bir dizi değişimler meydana getirmişse de gerçekten onun dinsel bir sembiyozla ölene saygı, ölünün defni, belirli günlerde yapılan törenler ve hayırlarla öleni anma ve yaşatma arzusu da tarihsel bir süreklilik ortaya koymuştur    

A Sociological Approach towards the Beliefs and Rituals Regarding Death in Anatolia the Case Of the Region of Elmalı

The beliefs and practices that have been collectively built around the death for a long time have been seen now in reciprocal relations with the unique ecosystem of the Elmalı region. In this historical, religious, socioeconomic and cultural accumulation, an appalling event such as death was settled exclusively in the societal imagination with a final and cosmic reference. In other words, norms and detailed ceremonies with close ties to daily life have created normative integration in society. These rituals revolving around the deep symbolic interactions of religion and culture have provided appropriate environments for the society to face death and to succeed. Finally, all these beliefs and practices have been designed in a religious and cultural interaction where individuals can see their own fate. On the other hand, new levels of consciousness, which are manifested by the modernization of age and age related to death, have also created significant multipliers on the phenomenon through the death case.Death is a versatile phenomenon with dimensions, it is not only a biological event, but also a multi-faceted phenomenon as a religious, social, cultural, and mystical. As in all societies, this event has been designed from the first moment in the accordance with its religious, historical, social in Turkish society and cultural world and accompanied a series of beliefs, imaginations and practices there. Throughout the history of Turkish religion, the phenomenon of death, the structured beliefs and rituals around it, the influence of different religious and cultural circles, and some important historical events, have sometimes reached to this time a certain level of change, transformation and sometimes continuity. This research in this reality has been questioning through a modest Anatolian city, Elmalı which has a long history. This article is about the study of beliefs and practices related to death in Elmalı region in terms of sociological religion. The aim of this research is to explain the relationship between sociocultural, economic, historical and religious accumulation of the region as a crucial transition ritual in terms of death, in a perspective of change, transformation and continuity. The research was planned as an area survey and methodologically aimed to evaluate beliefs, imaginations and rituals related to death on the spot with their specific environment. The research data in this framework was obtained by question-centered interviewing and participatory observation techniques in the semi-standardized interview form with 10 religious officers or imams who worked and performed in Elmalı in August-September 2016 and in January 2017. Observations as well as data collected with the aid of a recorder have been solved by a phenomenological approach after being classified in a tally. Elmalı was located on the 110 km west of Antalya, Burdur is located on the north, Fethiye - Muğla on the west, and Kaş, Demre and Finike on the south. The region has been shown an inner zone characteristic and has evolved from a subsistence agriculture economy that has been around for centuries to a more vibrant economy, such as dense fruit and vegetable farming, in which cereal crops and livestock are also included. This area has possessed a strong religious heritage that has been carried to this day through certain religious figures since the XIV. century. Particularly, a full-fledged reshuffle has been passed and among the local people formed by the peasant and nomadic Turkmen groups, a form of folk religious life against the abstract and theoretical madrasa Islam has been adopted more widely in the last half century. Therefore, this religious environment has had a significant impact on the relocation of ancient religious beliefs and practices to an oral culture today. The beliefs and rituals built around death in Elmalı can be classified during death, after death of a person before the washing, during the washing of the dead, in the funeral, in the cemetery, and on the following days. In every phase, rich and detailed imaginations, accompanied by ceremonies and actions, act as parts of a whole, and each one carries strong ideas, even one that emphasizes a certain life discipline and morality. However, these religious beliefs and practices have many important functions clearer for the immunization of an event that led to a series of individual and social instability in the sense of death and placing a cosmic frame. Of course people have the knowledge that death is natural. But these various religious patterns have shown that the people have more functional information about death. There has been always a strong religious aspect of the phenomenon of death in this region. As a matter of fact, that it was possible to see a strict theological discipline at every stage. In the same way, the phenomenon of death has manifested itself in a very strong social, economic and cultural structure. All the times, places and instruments related to death have been sanctified because of horror and mystery of death. It has been influential in the formation of a certain mentality among the people by putting an ascetic point of view according to the norms accepted by a great majority and having an important place in everyday life in this area. The death ceremonies were not limited to the third, seventh, fortieth, fifty second days of death and its anniversaries. Every ceremony and meeting of religious nature at the same time could be transformed into a ceremony with the same memorial of death. All of this means a social solidarity to establish the lost order, allowing the forgiveness of God to stay away from some evil and unsettling things from the other side. Thus, while the people were seeing their own fate in these kind of ceremonies, and death has been connected to a plan by their future. In fact that we can also imagine this today, we have a socioeconomic function of death when we included the grave sector, which is now entering as a strong era. However, the relationship between death and society has been mutual. Indeed, while death affects itself what it is doing in the region, the social structure and changes there have also had a significant impact on the death situation. The new possibilities, individualization, wealth, prosperity and comfort provided by the municipalities and the headman of the village in this frame of the new consciousness levels, the washing of the dead in this frame have brought the routine and laxity to the very precarious responsibilities motivated by the stronger community character and the stronger in the ritual ceremony. Although the modernization and its new levels of consciousness have brought about a series of changes on death in Elmalı region, it has historically demonstrated a continuity of life with respect to the religious symbiosis, the death of the individual, the ceremonies held on certain days and the desire to remember the dead with goodness.

___

Açıkgöz, Namık. “Yunus Emre’de Ölüm: Genç Ölümleri veya Gök Ekini Biçmek”. Diyanet Dergisi –Yunus Emre Özel Sayısı- 27, sy. 1 (1991): 115-125.

Akçay, Mustafa. “Gazzâli Düşüncesinde Ölüm ve Kabir Hayatı”. Ekev Akademi Dergisi 9, sy. 23 (2005): 85-102.

Akman, Eyüp. “Kastamonu’da Ölümle ilgili Âdet ve İnançlar”. Folklor/Edebiyat 15, sy. 59 (2011): 191-196.

Akpolat, Yıldız. “Ölüm İdeolojisi ya da Ölümün Toplumsallaştırılması olarak Eshab-ı Kehf Miti”. Uluslararası İnanç Turizmi ve Eshab-ı Kehf Sempozyumu içinde. Kahramanmaraş, (2013): 427-438.

Akyüz, Vecdi. “Ölüm Sonrası Yapılan Bazı Dini Geleneklerin Değerlendirilmesi”. Din ve Hayat (Haziran 2012): 81-85.

Albayrak, Ali. “Keçiören Caferilerinde Ölüm Adetleri ve Uygulamaları”. Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 11, sy. 2 (2006): 85-93.

Albayrak, Ali ve İsmail Arıcı. “Elazığ’da Taziye Geleneği”. Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 12, sy. 2 (2007): 33-44.

Alp, K. Özlem. Orta Asya’dan Anadolu’ya Kültürel Sembollere Giriş. Ankara: Eflatun Yayınevi, 2009.

Assmann, Jan. Kültürel Bellek. trc. Ayşe Tekin. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2015.

Atar, Fahreddin, İ. Çelebi, M. Erdoğan ve R. Yaran. İslam İlmihali. İstanbul: Marmara Üniversitesi İFAV Yayınları, 2007.

Bardakçı, M. Necmettin. “Gazzâlî’de Ölümsüzlük Düşüncesi”. Uluslararası Modern Çağ ve Gazzâlî Sempozyumu Bildiriler içinde. Isparta, (2014): 343-352.

Bauman, Zygmunt. Ölümlülük, Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri. trc. Nurgül Demirdöven. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2012.

Berger, Peter L. The Social Reality of Religion. Penguin Books, 1973.

Berktay, Halil. “Azizler, Cismani Kalıntılar, Haclar, Yatırlar: Tek Tanrıcılık İçinde Özümlenmiş Paganizm”. Eyüp: Dün / Bugün içinde. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1994.

Bilgin, Vejdi. “Toplumsal Bağlamı İçinde Ümmî Sinân’ın Şiiri”. Elmalı İrfan ve Sevgi Şehri içinde. haz. Bilal Kemikli. Antalya: Barış Matbaası, 2009, 193-210.

Coşkun, İbrahim. “Fahreddin er-Razi’ye Göre Nefs (Ruh)’in Mahiyeti ve Ölüm Sonrası Durumu”. Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7, sy. 2 (2005): 1-17.

Çelik, İsa. “Türk Tasavvuf Düşüncesinde Ölüm”. Atatürk üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 40 (2009): 119-146.

Çelik, Muhammed. “Kur’an’da Ölümden Sonra Dirilişin Akli Temelleri”. Diyanet İlmi Dergi 43, sy. 2 (2007): 191-214.

Darkot, Besim. “Elmalı”. İslam Ansiklopedisi. 4: 238. İstanbul: MEB Yayınları, 1988.

Dawson, Christopher. “Kültür ve Din İlişkisi”. trc. M. Ali Kirman. Kültür ve Din içinde. haz. M. Ali Kirman ve Abdullah Özbolat. Adana: Karahan Kitabevi, 2014, 3-14.

Demirci, Mehmet. “Mutasavvıflara Göre Ölüm”. İslami Araştırmalar, 3 (1987): 89-104.

Demirci, Mehmet. “Ölümdeki Hayat (Tasavvuf Düşüncesinde Ölüm)”. Tasavvuf 2, sy. 4 (2000): 9-16.

Dikmen, Alaattin. “Değişik Din Mezhep Müntesiplerinin Ölümle Gelen Sosyal Birliktelik Algıları ve Ölümü İçselleştirme Uygulamaları (Diyarbakır Örneği)”. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi 8, sy. 40 (2015): 456-465.

Ekiz, Abdullah. Dünden Bugüne Elmalı. Antalya: Akdeniz Yayınları, 2001.

Ertan, Mustafa Hakkı. “Sosyolojik Açıdan Batman ve Yöresindeki ‘Taziye Geleneği’ ve Bu Geleneğin Anadolu Taziye Kültürü İle Karşılaştırılması”. Yaşam Bilimleri Dergisi 1, sy. 1 (2012): 949-962.

Erten, Mevlüt. “Kur’an’da Ölüm Panoraması (Kıyamet Suresi 26-30. Ayetlerine Yeni Bir Bakış)”. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 15, sy. 1 (2011): 193-214.

Evliya Çelebi. Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi. c. 2. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2016.

Garip, Recep. “Edebiyatımızda Ölüm ve Ahiret”. Din ve Hayat (Haziran 2012): 135-139.

Geertz, Clifford. The Interpretation Of Cultures. New York: Basic Books, 1973.

Günay, Ünver. Din Sosyolojisi. İstanbul: İnsan Yayınları, 1998.

Günay, Ünver ve Harun Güngör. Başlangıçtan Günümüze Türklerin Dini Tarihi. Ankara: Ocak Yayınları, 1997.

Güvenç, Bozkurt. İnsan ve Kültür. İstanbul: Remzi Kitabevi, 1984.

Hick, John. “Değişen Ölüm Sosyolojisi”. trc. Turan Koç. Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7 (1990): 235-249.

Hökelekli, Hayati. “Ölüm ve Ölüm Ötesi Psikolojisi”. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 3, sy. 3 (1991a): 151-165.