Bağdat’ın Moğollar Tarafından İşgalinin Arap Şiirindeki Yankıları: Bir Şehir Mersiyesi Örneği Olarak Şemseddîn el-Kûfî’nin Kasîde-i Nûniyyesi

Arap şiirinin en köklü konularından biri mersiyedir. Kaynaklarda yer alan bilgiler, Câhiliye döneminde insanların kabir başlarında ölüler için ağıt yaktıklarını ve onların güzel özelliklerini andıklarını göstermektedir. Sonraki dönemlerde söylenen mersiyelerde de içerik olarak benzer durum devam etmiştir. Ancak zaman içerisinde sosyal, siyasî ve kültürel şartların değişimiyle birlikte, mersiyelerin söyleniş biçimleri ve amaçlarında da kısmî yenilikler olmuştur. Örneğin Emevîler dönemiyle başlayıp sonraki asırlarda devam eden süreçte, siyasî ve mezhepsel faktörlerin etkisi daha fazla hissedilmiştir. Diğer yandan şairlerin sadece sevdikleri insanlar için değil bizzat kendileri için, sahibi oldukları hayvanlar ve yaşadıkları şehirler için de mersiyeler kaleme aldıkları görülmüştür. Arap edebiyatında şehirler için söylenen mersiyeler özellikle Endülüs döneminde meşhur olup yaygınlaşmıştır. Ancak Câhiliye dönemi şairlerinin, özellikle kasidenin ilk bölümünde, sevgilinin terk ettiği diyarlar için ağıt yaktıkları göz önünde bulundurulursa, şehirlere mersiye söyleme geleneğinin çok daha eski dönemlere dayandığı söylenebilir. Öte yandan Abbâsiler döneminde başta Moğol istilası olmak üzere, şahit olunan pek çok savaş ve iç çekişme nedeniyle şehirlerin harap olması, pek çok şairin harap olan bu şehirler için mersiyeler söylemesine neden olmuştur. Bu dönemde zarar gören şehirlerden biri de İslam kültür ve medeniyetinin en önemli şehirlerinden olan Bağdat’tır. Bilindiği üzere Bağdat 1258 yılında Moğollar tarafından işgal edilmiştir. Nekbetu Bağdâd/Bağdat felaketi olarak da anılan bu işgal neticesinde şehrin maddi ve manevi anlamda sahip olduğu pek çok zenginlik yerle bir edilmiştir. Bu olayın Arap şiirinde büyük yankıları olmuş, yaşananlara tepkisiz kalamayan pek çok şair, Bağdat için mersiyeler söylemiştir. Bu şairlerden biri de çalışmamızda Kasîde-i Nûniyye’si incelenen Şemseddîn el-Kûfî’dir. 623/1226 yılında Kûfe’de doğan Şemseddîn el-Kûfî döneminin önde gelen edebiyatçı, âlim ve şairlerinden biridir. Bağdat felaketinin şiirlerini büyük ölçüde etkilemesinden dolayı kendisine Şâiru Nekbeti Bağdâd (Bağdat Felaketi Şairi) unvanı verilmiştir. Şiirleri incelendiğinde aile fertlerine, dostlarına, dostlarının çocuklarına ve Moğol istilasıyla yıkıma uğrayan Bağdat şehrine söylediği mersiyelerin ön planda olduğu söylenebilir. Cinas, tıbâk ve raddu’l-acuz ‘ala’s-sadr gibi lafızla ilgili sanatları yoğun bir biçimde kullanan şair, mersiyelerinde ise meselenin daha çok anlam boyutuna önem vermekte ve anlamla ilgili sanatları ustalıkla kullanmaktadır. Şemseddîn el-Kûfî’nin Kâmil bahrinde Bağdat’a mersiye olarak kaleme aldığı Kasîde-i Nûniyye 27 beyitten müteşekkildir. Kasîdenin mukaddime bölümünde ayrılıktan şikâyet teması işlenmiştir. Ardından sırasıyla Moğol işgalinin Bağdat’taki etkileri, şairin bu olay karşısındaki hissiyatı, Bağdat’ta yaşanan güzel günlere özlem temalarıyla kasidenin ana konusu ortaya konmuştur. Hâtime bölümünde ise tekrar ayrılıktan şikâyet temasına dönülerek geleneksel Arap şiiri muhtevalarında görülenden farklı bir içyapı sergilenmiştir. Bu muhteva planı, bir şehirde yaşanan felaketi yansıtan şehir mersiyesi türünün ruhuna uygun olmakla birlikte, akıcılığı da sağlamıştır. Kasîdenin genelinde telaffuzu kolay ve sarf kurallarına uygun kelimeler tercih edilirken, fesahât kurallarına dikkat edilmiştir. Öte yandan şair kasidede çoğunlukla Bağdat felaketini tüm gerçekliğiyle okura aktardığı ihbârî cümleler tercih etmiştir. Ancak duygu yoğunluğunu daha çarpıcı bir biçimde ifade etme ihtiyacı hissettiği bölümlerde te‘accub, istifhâm, yemin, nidâ gibi üsluplarla anlatımını zenginleştirmiştir. Şemseddîn el-Kûfî şiirlerinde cinâsı sıkça kullanmıştır. Bunun dışında anlamla ilgili sanatlardan biri olan tıbâk da beyitlerde öne çıkan bedî‘î sanatlardandır. Sonuç olarak Şemseddîn el-Kûfî’nin söylemiş olduğu bu şehir mersiyesi çerçevesinde Moğol istilasının Arap şiirinde hatırı sayılır bir etkisinin olduğu ve bu şiirlerde dokunaklı bir üslupla tarihsel gerçeklerin sonraki dönemlere aktarıldığı görülmüştür.

Echoes of Baghdad’s Occupation by Mongols in Arabic Poetry: al-Kasīda al-Nūniya of Shamsaddīn al-Kūfī as an Example of City Dirge

One of the most rooted topics in Arabic poetry is the dirge. It shows that during the Jāhiliyya period, people lamented the dead at the graves and remembered their beautiful qualities. A similar situation continued in terms of content in the dirges that were said in the following periods. However, with the change of social, political and cultural conditions in time, there have been partial changes in the writing styles and purposes of the dirges. For example, the effects of political and sectarian factors were felt more in the process that started with the Umayyad period and continued in the following centuries. On the other hand, it has been observed that poets wrote dirges not only for the people they love but also for themselves, the animals they owned and the cities they lived in. In Arabic literature, dirges written for cities became famous and widespread, especially during the Andalusian period. However, considering that the poets of the Jahiliyya period lament the lands abandoned by the beloved, especially in the first part of the ode, it can be said that the tradition of writing elegies for cities dates back to much earlier times. On the other hand, the destruction of cities during the Abbasid period due to many wars, especially the Mongol invasion, caused many poets to recite dirges for these destroyed cities. One of the cities damaged during this period is Baghdad, one of the most important cities of Islamic culture and civilization. As it is known, Baghdad was occupied by the Mongols in 1258. As a result of this occupation, also known as the Baghdad disaster, many of the material and spiritual wealth of the city were destroyed. For this reason, the event had great repercussions in Arabic poetry, and many poets who could not remain unresponsive to what happened elegized for Baghdad. One of these poets is Shamsaddīn al-Kūfī (d. 675/1256), whose al-Kasīda al-Nūniya is the subject of our study. Shamsaddīn al-Kūfī, who was born in 623/1226 in Kufa, is one of the leading literary scholars and poets of his period. Due to the fact that the Baghdad disaster affected his poems to a great extent, he was given the title of Poet of Baghdad Disaster. When his poems are examined in general, it can be said that the dirges he sang for family members, friends, children of his friends and the city of Baghdad, which was destroyed by the Mongolian invasion, are at the forefront. The poet, who uses verbal arts such as tibāq and rad al ajuz alā al sadr intensively, places more importance on the meaning dimension of the issue in his dirges and uses arts related to meaning skillfully. al-Kasīda al-Nūniya, written by Shamsaddīn al-Kūfī in the Kamil bahr for Baghdad, is composed of 27 couplets. The theme of complaint about separation is addressed in the introduction part of the kasīda. Then, the main subject of the kasīda was put forward with the themes of the effects of the Mongolian occupation in Baghdad, the poet's feelings about this occupation, and the longing for the beautiful days in Baghdad. In the conclusion part, by returning to the theme of complaint about separation, a different internal structure from the contents of traditional Arabic poetry is displayed. This organization, while in keeping with the spirit of the type of city dirge that reflects the disaster experienced in a city, also provides fluency. While words that are easy to pronounce and suitable for morphology rules are preferred in general, attention has been paid to the rules of eloquence. On the other hand, the poet mostly preferred informative sentences in which he conveyed the Baghdad disaster to the reader with all its truth. However, in the sections where he felt the need to express his emotional intensity in a more striking way, he enriched his expression with sentence types such as wonder, interrogation, oath and interjection. Shamsaddīn al-Kūfī frequently used jinās in his poems. In addition, the art of tibāk, which is one of the arts related to meaning, is one of the badī (creative) arts in its couplets. As a result, it was seen that the Mongol invasion had a considerable effect on Arab poetry within the framework of this city dirge, which Shamsaddīn al-Kūfī had recited, and that historical facts were transferred to the next periods with a poignant style in these poems.

___

  • Atvân, Huseyn. Mukaddimetu’l-kasîdeti’l-Arabiyye fi’ş-şi‛ri’l-câhilî. Kahire: Dâru’l-Meârif, 1970.
  • Bekkâr, Yûsuf Huseyn. Binâu’l-kasîde fi’n-nakdi’l-Arabiyyi’l-kadîm fî dav’i-n-nakdi’l-hadîs. Beyrut: Dâru’l- Endelus, ts.
  • Beksaç, Engin. “Eyvan”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 12/12-14. İstanbul: TDV Yayınları, 1995.
  • Câhız, Ebû Osman Amr b. Bahr b. Mahbûb. el-Beyân ve’t-tebyîn. 3 Cilt. Beyrut: Dâr ve Mektebetu’l-Hilâl, 1423.
  • Cebbûrî, Ahmed İsmail. Târîhu’d-Devleti’l-Abbâsiyye el-asru’l-abbâsiyyi’l-evvel. Amman: Dâru’l-Fikr, 2010.
  • Cevherî, Ebû Nasr İsmâîl b. Hammâd. es-Sıhâh tacu’l-luğa ve sıhâhi’l-‘Arabiyye. 2 Cilt. thk. Halil Me’mûn Şîhâ. Beyrut: Dâru’l-Ma’rife, 2. Basım, 2007.
  • Curcâni, Abdulkâhir. Esrâru’l-belâğa. thk. Mahmûd Muhammed Şâkir. Kahire: Dâru’l-Medenî, ts.
  • Çetin, Nihad Mazlum. Eski Arap Şiiri. İstanbul: Kapı Yayınları, 2. Basım, 2011.
  • Dayf, Şevkî. Funûnu’l-edebi’l-Arabiyyi el-Fennu’l-ğınâî II: er-Risâ. Kahire: Dâru’l-Meârif, 1955.
  • Dûrî, Abdülazîz. “Bağdat”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 4/425-433. İstanbul: TDV Yayınları, 1991.
  • Durmuş, İsmail. “Hureymî”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 18/385-387. İstanbul: TDV Yayınları, 1998.
  • Fidan, İbrahim. Osmanlı Dönemi Arap Şairlerinden İbnu’n-Nakîb el-Huseynî ve Şiirleri. Ankara: Gece Kitaplığı, 2016.
  • Fîruzâbâdî, Mecduddîn Muhammed b. Ya‘kûb. el-Kâmusu’l-muhît. thk. Halil Me’mûn Şîhâ. Beyrut: Dâru’l-Ma’rife, 2008.
  • Göçemen, Yakup. “Câhiliyeden Endülüs’ün Yıkılışına Kadar Arap Edebiyatında Şehir Mersiyeleri”. Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7/1 (29 Haziran 2020), 277-320. http://dx.doi.org/10.46353/k7auifd.691213
  • Görgün, Tahsin. “İnşa-Dil Bilimi Terimi Olarak İnşâ”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 22/339-341. İstanbul: TDV Yayınları, 2000.
  • Hâşimî, Ahmed b. İbrâhîm b. Mustafa. Cevâhiru’l-belâğa fi’l-me‘ânî ve’l-beyân ve’l-bedî‘. thk. Yûsuf es-Sumeylî. Beyrut: el-Mektebetu’l-Asriyye, ts.
  • Herevî, Ebu’l-Hasen Ali b. Ebî Bekr. el-İşârât ilâ ma‘rifeti’z-ziyârât. Kahire: Mektebetu’s-Sekâfetu’d-Dîniyye, 1423.
  • İbn Dureyd, Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasen b. Dureyd el-Ezdî el-Basrî. Cemheratu’l-luğa. thk. Remzî Munîr Be‘albekkî. Beyrut: Dâru’l-‘İlm li’l-Melâyîn, 1987.
  • İbn Hicce el-Hamevî, Ebu’l-Mehâsin Takıyyuddîn Ebû Bekr b. Alî b. Abdillâh b. Hicce el-Hamevî. Hizânetu’l-edeb ve ğâyetu’l-ereb. Beyrut: Dâru Mektebeti’l-Hilâl, 2004.
  • İbn Raşîk el-Kayravanî, Ebû Ali el-Hasen b. Raşîk el-Ezdî el-Kayravanî. el-Umde fî mehâsini’ş-şi‘r ve âdâbih. Beyrut: Dâru’l-Cîl, 5. Basım, 1981.
  • İbnu’l-Fûtî, Kemâleddîn Ebu’l-Fadl Abdurrezzâk b. Ahmed eş-Şeybânî. el-Havâdisu’l-câmi‘a ve’t-tecâribu’n- nâfi‘a fi’l-mi’eti’s-sâbi‘a. thk. Mehdî en-Necm. Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 2003.
  • İbnu’l-Mu‛tez, Ebu’l-Abbâs Abdullah b. Muhammed el-Mu‘tez-Billâh b. Ca‘fer. Kitâbu’l-Bedi‛. Beyrut: Dâru’l- Mesîra, 1982.
  • Kutubî, Ebû Abdillâh Salâhuddîn Muhammed b. Şâkir b. Ahmed. Fevâtu’l-vefeyât ve’z-zeyl ‘aleyhâ. thk. İhsân Abbâs. Beyrut: Dâru Sâdir, 1973.
  • Kutubî, Ebû Abdillâh Salâhuddîn Muhammed b. Şâkir b. Ahmed. Uyûnu’t-tevârîh. thk. Nebîle Abdulmun‘im Dâvud-Faysal es-Sâmir. Bağdat: Dâru’l-Hurriyye, 1984.
  • Muhammed, Sirâcuddîn. er-Risâ fi’ş-şi’ri’l-’Arabî. Dâru’r-Râtib, ts.
  • Muhammed, Zîne Abdülcebbâr. “Melâmih uslûbiyye fî şi’ri Şemsiddîn el-Kûfî”. Mecelletu Kulliyyeti’l-Âdâb 97 (2001), 104-120.
  • Nâsîf, İmîl. Erva‘u mâ kîle fi’r-risâ. Beyrut: Dâru’l-Cîl, 2. Basım, ts.
  • Pekparlatır, Selçuk. Osmanlı Dönemi Şairlerinden Yûsuf el-Esîr ve Şiiri. Konya: Palet Yayınları, 2019.
  • Râdî, Abdulhakîm vd. Evrâku Bağdâd. Kahire: el-Hey’etu’l-Âmme li Kusûri’s-Sekâfe, 2003.
  • Safedî, Salâhuddîn Halîl b. İzziddîn Aybeg b. Abdillâh. el-Vâfî bi’l-vefeyât. thk. Turkî Mustafâ el-Arnâvut. Beyrut: Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, 2000.
  • Sallâbî, Ali Muhammed Muhammed. el-Muğûl (et-Tatâr) beyne’l-intişâr ve’l-inkisâr. Mısır: el-Endelusu’l-Cedîde, 2009.
  • Samancı, Yusuf Sami. Osmanlı Dönemi Arap Şairlerinden Mencek Paşa ve Şiirleri. Konya: Çizgi Kitabevi, 2017.
  • Şemseddîn el-Kûfî, Muhammed b. Ahmed b. Ebî Ali b. Ubeydullâh b. Dâvud b. Muhammed b. Ali el-Ebrâzî el- Hâşimî. Dîvân. thk. Nâzım Raşîd Şeyhû. Amman: Dâru’z-Ziyâ’, 2006.
  • Taberî, Muhammed b. Cerîr. Târîhu’l-umem ve’l-mulûk. 5 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1407.
  • Timurtaş, Abdulhadi. “Bir Şehir Mersiyesi Örneği: Ebu’l-Bekâ er-Rundî’nin Endülüs Mersiyesi”. Journal of International Social Research 8/36 (20 Şubat 2015), 217-217. https://doi.org/10.17719/jisr.2015369502
  • Toprak, M. Faruk. “Mersiye”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 29/215-217. Ankara: TDV Yayınları, 2004.
  • Ünal, Ömer. “Sa‘dî Şîrâzî’nin Arapça Şiirleri ve Bağdat Mersiyesi”. Nüsha: Şarkiyat Araştırmaları Dergisi 6/21 (2006), 89-110.
  • Vehbe, Mecdî - Muhendis, Kâmil. Mu‘cemu’l-mustalahâti’l-Arabiyye fi’l-lugati ve’l-edeb. Beyrut: Mektebetu Lubnân, 2. Basım, 1984.
  • Yâkut el-Hamevî. Mu‘cemu’l-buldân. Beyrut: Dâru Sâdir, 1995.
  • Yıldız, Hakkı Dursun. “Abbâsîler”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 1/31-48. İstanbul: TDV Yayınları, 1988.
  • Zehebî, Şemsuddîn Muhammed b. Ahmed b. Osman b. Kaymâz. Târîhu’l-İslâm ve vefeyâtu’l-meşâhîr ve’l- a‘lâm. thk. Ömer Abdusselâm et-Tedmurî. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, 1993.