ACIYI DAMITMA SANATI: TOPLUMSAL BELLEK VE AHMET YORULMAZ’IN ESERLERİNDE MÜBADELE

Toplumsal bellek, bir toplumun mazide kalmış başta travmatik anıları olmak üzere toplumu şekillendiren, dönüştüren kimi zaman yıkıcı kimi zaman da yapıcı olan yaşanmışlıklarını geleceğe aktarma çabalarının bütünüdür. Bellek temelde bireysel bir yön taşır. Ancak aynı olayı yaşayan bireylerde bile bu olaya ait yorumlar birbirinden farklıdır. Bu farklılığı yaratan temel unsur ise kimlik örüntüleridir. Burada toplumsal bellek ile kimlik kavramları arasında çapraz bir bağ olduğu ortaya çıkar. Kimlik toplumsal bellek üzerine kurulur, toplumsal belleği oluşturan birikim ise farklı kimliklerin farklı yorumlarından oluşur. Kimlik kavramının önemli bileşenlerinden oluşan kültür hem tarih boyutuyla hem de sosyal iletişim yönüyle birey ve toplum üzerinde birleştirici bir işlev görür. Ortak deneyimler, yaşantılar, beklentiler ve idealler birliktelik duygusu yaratarak bireyleri bir arada tutar. Bütün bu birlikteliği kuran ana varlık ise toplumsal bellektir. Toplumsal bellek büyük oranda acı üzerine kuruludur. İnsanlık tarihi aslında bütün bir acının da tarihidir. Yeryüzünde var olabilmek adına insanın insana yaptığı zulümler, savaşlar, istilalar, göçler yeryüzünü bir acı coğrafyası hâline dönüştürür. Bu coğrafyanın rengi kandır. Ancak insanoğlu her zaman acıyı bal eylemeyi de bilmiştir. Bu karanlık ve kanlı yazgıdan türküler, destanlar, halk hikâyeleri, şiirler, romanlar üretmiş ve toplumsal belleğini en çok edebî mecrada saklamayı ve ölümsüz kılmayı başarmıştır. Nitekim bu çalışmanın örneklemini de Balıkesir/Ayvalık’ın önemli simalarından ve Girit mübadili bir ailenin üyelerinden olan Ahmet Yorulmaz’ın Ulya adlı son romanı oluşturmaktadır. Mübadele olayı, Yunan edebiyatında mübadele sonrasında edebî ürünlere hemen dönüşürken Türk edebiyatında ancak 90’lı hatta 2000’li yıllarda bir izlek olarak görülmeye başlanır. Bunun temel nedeni yeni kurulan Cumhuriyet’le birlikte ulus devlet anlayışının ve kimlik kavramlarının oturtulmasının vakit almasıdır. Bu süreçte genç Cumhuriyet’in uğraşacağı daha başlıca meseleler gündemdedir. Ayrıca Türk edebiyatında görülen mübadele örnekleri mübadeleyi yaşayanlar tarafından pek işlenmemiştir. Genelde mübadele onların üçüncü kuşak torunları aracılığıyla nakledilmiştir. Cumhuriyet’in ilk dönem yazarları içerisinde de mübadeleden etkilenenler olmasına rağmen genelde mübadele kavramı ancak ikinci ve üçüncü kuşak mübadiller aracılığıyla edebî mecraya aktarılmıştır. Kısacası Türk edebiyatında Cumhuriyet’le birlikte yeni bir devlet anlayışının oluşmasının da etkisiyle mübadele konusu uzun yıllar suskunluğunu koruyarak 2000’li yıllarda daha sık görülmeye başlanır. Yorulmaz, Türk edebiyatında mübadele konusunu ele alan öncül yazarlardan biri olarak tanınır. Çalışmanın omurgasını oluşturan mübadele olgusu 1923 yılında imzalanan Lozan Sözleşmesi ile tarihte yerini almıştır. Sözleşme hükümlerince Türk uyruklu Ortodoks Hristiyanlar ile Yunan uyruklu Müslümanlar karşılıklı göçe tabi tutulmuşlar, mübadiller yeni yurtlarında uzun süre kimlik karmaşası ve aidiyet sorunları yaşamışlardır. Bu çalışmanın amacı mübadelenin sosyal yapıya yansımalarını edebî saha üzerinden değerlendirmeye çalışmaktır. Çalışma, durum çalışması yöntemiyle hazırlanmış ve elde edilen veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir.

THE ART OF REFINING AGONY ANALYSIS OF POPULATION EXCHANGE IN THE WORKS OF AHMET YORULMAZ WITHIN THE SCOPE OF SOCIAL MEMORY

Social memory is the effort of carrying the past life experiences of a society into the future whether destructive or constructive, having formed and transformed the society, particularly the traumatic ones. Memory essentially has an individual aspect. Yet, even same events are interpreted differently when happened to different people. The main factor creating this difference is the identity patterns. At this point, a crosslink occurs between the terms social memory and identity. Identity is based on social memory and social memory is formed of different commentaries of different identities. Culture, formed of the main components of identity term, has a connective function over the individual and society with its historical and social communication aspects. Mutual experiences, livings, expectations and goals hold individuals together by creating a spirit of togetherness. The main entity constituting this togetherness is social memory. Social memory is largely based on pain. The history of humanity is also the history of the whole pain. Man’s cruelties to man, wars, invasions and migrations in order to exist on earth turn the world into a geography of pain. Colour of this geography is blood-red. Mankind also knew to make the pain into something sweet. They produced folk songs, sagas, folktales, poets, novels out of this dark and bloody fate and managed to render their social memory immortal by keeping it mostly in the literature. Thus, an example of this work is a novel of Ahmet Yorulmaz who was an important face from Balıkesir/Ayvalık and one of the first-generation members of a Cretan exchanged family. While the population exchange turns into literary products after the exchange in Greek literature, it is only seen as a theme in Turkish literature in the 90s and even 2000s. The main reason for this is that it takes time to reinforce nation-state and identity concepts in the beginning of newly established Republic. In this process, more crucial issues that the young Republic will deal with are on the agenda. In addition, examples of population exchange seen in Turkish literature have not been studied much by those directly exposed to the exchange. In general, these experiences were narrated by the thirdgeneration grandchildren of the exchange. Although there are people affected by the exchange among the first period writers of the Republic, these ones appear in the 90s and 2000s, as well. In other words, with the effect of the formation of a new-state conception in Turkish literature in first decades of Republic, the subject of population exchange keeps its silence for many years but it is started to be seen more frequently in the 2000s. Yorulmaz is known as one of the antecedent writers approaching the population exchange in the Turkish literature. The population exchange creating the structure of the work has been imbedded in history with the Treaty of Lausanne signed in 1923. According to the articles of agreement, Turkish Orthodox Christians and Greek Muslims have been exchanged and exchanged people have had identity confusions and belonging problems for a long time in their new homeland. The aim of this work is to evaluate reflections of migrations to the literary space. The work will be prepared with case study method and the data obtained will be analysed with the content analysis method.

___

  • Akgün, A. (2015). Türk edebiyatı bağlamında edebiyat göç ilişkisi ve göçmen edebiyatları üzerine bir değerlendirme. Göç Dergisi. 2 (1), 69-84.
  • Akıncı, B., Nergiz A. ve Gedik E. (2015). Uyum süreci üzerine bir değerlendirme: göç ve toplumsal kabul. Göç Araştırmaları Dergisi. 1 (2), 58-83.
  • Ayhan, S. (2008). Türk romanında azınlıklar. Yayınlanmamış doktora tezi. Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa.
  • Connerton, P. (2019). Toplumlar nasıl anımsar? (A. Şenel, Çev.). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
  • Dervişoğlu, E. ve Bilecen, T. (2017). Ahmet Yorulmaz’ın romanlarında mübadele ve sosyo-kültürel çatışmalar. 15. Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi. 11-12 Eylül 2017. Komrat Gagauziya / Moldova.
  • Ekici, S. ve Tuncel, G. (2015). Göç ve insan. Birey ve Toplum / Sosyal Bilimler Dergisi. 5 (9), 9-22.
  • Ercan, S. (2006). Yaşar Kemal, Ahmet Yorulmaz ve Sabâ Altınsay’ın eserlerine Lozan Mübadelesi’nin yansıması. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
  • Halbwacs, M. (2019). Hafızanın toplumsal çerçeveleri (B. Uçar, Çev.) Ankara: Heretik Basın Yayın.
  • Halbwacs, M. (2018). Kolektif hafıza (B. Barış, Çev.). Ankara: Heretik Basın Yayın.
  • Mutlu, N. Y. (2005). Lozan’da Mübadele veya memleketin Türk nüfusunun arttırılması. Ankara: Kendi Yayını.
  • Millas, H. (2000). Türk romanı ve öteki. Ulusal kimlikte Yunan imajı. İstanbul: Sabancı Üniversitesi Yayınları.
  • Millas, H. (1998). Türk edebiyatında Yunanlının imajı/ Karşılaştırmalı bir yöntemle ulusçuluk ve kimlik sorunları. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
  • Millas, H. (2005). Türk edebiyatında nüfus mübadelesi: metinlerin arasındaki fısıltı. Ege’yi geçerken - 1923 Türk-Yunan zorunlu nüfus mübadelesi. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
  • Ortaylı, İ. (2017). Her mübadele bir yaradır, izi kalır. 14.06.2020. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/her-mubadelebir-yaradir-izi-kalir-40568075.
  • Sakallı, F. (2015). Türk hikâyesinde mübadele. Sobider Sosyal Bilimler Dergisi. 4, 101-116.
  • Sancar, M. (2010). Geçmişle hesaplaşma / unutma kültüründen hatırlama kültürüne. İstanbul: İletişim Yayınları.
  • Söylemez, M. (2019). Göç türküleri: Yunanistan mübadilleri örneği. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi. 8 (4), 2544- 2563.
  • Türkeş, A. Ö. (2009). Toplum ve kimlik kurma kılavuzu olarak roman. Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce C. 9. Dönemler ve Zihniyetler. 844-869.
  • Uzman, N. (2018). Türkiye’nin mülteci ve muhacir politikaları. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları.
  • Yorulmaz, A. (2010). Ulya Ege’nin kıyısında. İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınları.