Sistematik bir şekilde ilerleyen iskânın geçerli başlangıç cümlesi olarak alabileceğimiz “yer çoraktı ve hiçbir şey yapılmamıştı” ifadesi gerek seçilen alanın durumu gerekse gerçekleştirilen işlerin vurgusu bakımından önemlidir. Öncülsüz kabul ettiğimiz Urartu kentlerinin inşasına başlanmadan zirai alt yapısı hazırlanmakta ve bu sıralama tüm krali kentler için geçerliliğini korumaktadır. Urartu için kent; sitadelindeki kralı ve aşağı yerleşmesindeki halkı bir araya getiren, etrafı surlarla çevrili sitadelinde saray kompleksi, tapınak kompleksi ve mezarları bulunan bir iskân biçimi olarak tanımlanabilir. Urartu kırsalı ise kentleri dışındaki her yerdir. Urartu kırsalı ile krali kentleri arasında birbirini tamamlayan bir köprünün varlığı “karşılıklı fayda ilkesiyle” açıklanabilir. Kırsal yerleşmeler, kentlerin ekonomilerinin ayakta kalabilmesi için gerekli unsurlar olmasının yanında kentler olmadan da varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Urartu hanedanının Van Gölü Havzası’ndan ayrılışından sonra karakteristik olarak bölgede olduğunu bildiğimiz ve günümüzde de varlığını sürdüren kırsal yerleşmelerin herhangi bir merkezi erk tarafından idaresi hem kolay olmamış hem de hakimiyet altında tutulması önemli bir konu olmuştur

The Balance Between the Urban and the Rural in the Urartian Heartland

The statement “The land was barren and nothing was built” can be considered as the commencing expression of the systematic settlement program, is important for both showing the inhospitable geography of the area and stressing the projects undertaken: Foundation of a Urartian city always took place after agricultural infrastructure had been laid out and this was a rule for all royal cities. An Urartian city can be described as a settlement which brings a palace complex, a temple complex, tombs and the lower settlement populated by the common people in a citadel. Rural Urartu was every piece of land as soon as stepping out of its cities. The existence of a complementary bridge between Urartian countryside and royal cities can be explained by the “principle of mutual benefit”. Although rural settlements were necessary elements for city economies to survive, they managed to endure without them. Following the departure of Urartian dynasty from the Van Lake Basin, it was never easy for a central government to administer the rural settlements indigenous to the region which still exist today.