Kısa yaşamına (1850–1893) sığdırdığı çoğu öykü olmak üzere yaklaşık 300 eser ile Maupassant yalnızca Fransız yazınını değil Dünya yazınını da derinden etkilemiş ve bu yönüyle yazın dünyasına damga vurmuştur. Adı neredeyse fantastik yazın ile eşanlamlıdır. Öyle ki dünya öykü edebiyatında Maupassant tarzı öyküden bile bahsedilir. Öykülerine verdiği başlık onun içselliğinin yansıması olan kısa başlıklardır. Yine öykülerindeki giriş, gelişme ve sonuç bölümleri bile kısa öykülerine ve yaşamına nazire yaparcasına kısadır. Öykülerde sade ve tamamen bireysel bir üslup ve samimiyetle yazarın içini döktüğüne tanıklık ederiz. Ölü adlı öyküde de yazarı kendisine göre gerçeği dile getirmedeki çabasında görürüz. Bu çaba öyküde aşk, ölüm ve kadın üçlemesi arasında fantastik türe uygun bir tarzda verilir. Bu kavramlar üzerinden de yazar dünya görüşünü ortaya koyar. Bu bağlamda, öykünün çözümlenmesi bunu ortaya koymayı amaçladığı gibi öykünün fantastik yönünü de ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.

Maupassant (1850-1893), one of the most important figures not only in French literature, but also in world literature, wrote almost 300 literary works most of which are stories in his short life. His name is like a synonym to fantastic literature. Maupassant style stories are mentioned even in world story literature. The short titles he gave to his stories are like a reflection of his inner world. Moreover, the introduction, body and conclusion parts of his stories are also short just like his short life and short stories. He writes his literary works in a plain and intimate tone. In his short story ‘The Dead’, the plot is given through strong feelings and his attempt to depict reality is seen. This attempt is portrayed with a combination of love, death, and woman in accordance with fantastic genre. The writer reveals his world perspective via these terms. Within this context, the analysis of the story aims to reveal this and tries to show its fantastic aspect.