ARKEOLOJİK BULGULAR IŞIĞINDA MİLYAS “kardeşim” Selahattin Erdemgil’e

Çağdaş eskiçağ biliminde genellikle "Dağlık Lykia" ya da "Kuzey Lykia" olarak tanımlanır Milyas. Aslında Teke Yarımadası, Demir Çağı'nda da -Lukka Ülkesi'nin mirasçısı ya da Roma Eyaleti gibi- bütünüyle Lykia olarak algılanır; güney ve batı kıyıda Lykia, doğuda Solymos, Elmalı Yaylası'nda Milyas, Seki ve Dirmil yaylalarında Kabalis'in ortak yurt toprağı olarak algılanmaz. Bu karmaşık resim içerisinde Milyas'ın -yazılı kaynaklarda da değişken çizilen- sınırlarını belirlemek tam mümkün değildir; hatta Phrygia sınırını Milyas içlerine dek genişletenler bile olmuştur. Herodotos'tan okunan mitolojik gelenekte Milyas, halkına "Solym"ler denen bir vatandır. Sarpedon gelince Girit'ten, "Trmmis" olur toprak; Atinalı Lykos yerleşince de Lykia'ya değişir. MilyasLykia "özdeşliği", Lykia-B olarak adlandırılan edebi dilin "Milyasca" tanımıyla eskiçağ bilimine girer; kaya mezarı ve semerdamlı lahitlerin Milyas'ta da varlığı, bu görüşü güçlendirir, çünkü tümülüsler de iki bölgeye ortak mezar tiplerindendir. Kabalis'te de arkeolojik doku bu bağlamda Milyas'tan farklı değildir; Solymos'ta farklıdır. Kragos dağ sırasıyla ayrılan Milyas ve Kabalis, Lydia özellikli çömleklerin yaygınlığında da benzer kültürü yaşar. Konuya derinliğine yoğunlaşıldığında, yukarıdaki bilimsel verilerin Milyas/Lykia eşitliğini belgelemede yeterli olmadığı sonucu çıkar. Lykçe-B, Ksanthos ve Antiphellos'tan iki mezar yazıtında okunmuştur salt; içeriğinde de Milyas yoktur. Ahşap mimariden uyarlama ev-kaya mezarları da, semerdamlı lahitler de Lykia'ya göre çok az sayıdadırlar ve güneyde Milyas'ın Lykia'ya yakın olan kesimlerinde bulunurlar. Tümülüsler de iki bölgede farklı etkiler altında biçimlenmişlerdir; Lykia'da Karia etkilidir, Milyas'takiler Lydia etkili; Milyas'ta Lykia etkisi de vardır; "çağıl" denen küçük tarla taşlarıyla örtülmesinde gözlemlenir. Belli ki üç kültürden, Lydia, Lykia ve Elmalı D Tümülüsü ile- Phrygia'dan harmanlanmış bir Milyas tümülüs tipi yaratılmıştır; buna, mezar odası duvarlarının resimlerinde yansıyan İon etkisi de eklenmelidir. Pers etkisi, genelde beylerin giysileriyle sınırlıdır. Arian'ın "Pisidia Milyas'ı" tanımıyla yakınlaştırdığı komşu Pisidia'da tümülüs, gelenekten olmasa da; sınır kentleri Termessos ve Etenna dışında kaya mezarlarının azlığı Milyas'la örtüşür; kalkan ve tabulalı Pisidia tipi lahitlerin Solymos gibi Milyas'ta da varlığı, mezarlara değgin sanatsal ilişkiler bağlamında belirleyicidir. Milyas'ın en önemli yerleşimlerinden Dereboğaz'ın ölü kültüyle bağlantılı açıkhava kaya tapınakları; döşemlerin türünde okunan tapınma biçiminde birlik ile halkların düşünce birliğine de iz sürebilecek önemdedir. Çünkü basamaklı sunak, mihrap, kaya çanağı ve dikmetaşlar hem Lykia'da vardır ve hem de Pisidia'da. Tapınak biçimli mezarlarda bey ya da soylu kişilerin ölünce tanrılaşmaları da bu üç bölgede ortaktır. Oniki tanrı ve Kakasbos kültleri Lykia'da da vardır Milyas'ta da; mezarlarda av, savaş ve şölen betimleri de ortaktır. Strabon'un Kibyra halkı için, Hellence'den başka, "Pisidce, Solymce ve Lydce konuşurlardı" kaydı, Lykçe eklentisiyle komşu Milyas için de geçerli olmalıdır ve hepsi Luwi halklarından akraba olmalıdırlar. Teke Yarımadası halklarının tarih öncesi dönemleri de ortak bir kültürün izlerini taşır. Lykia'da dolmaya başlayan "MÖ 1700-700 arası boşluk"ta da ortaklık vardır. Araştırmalardan çıkardığım sonuçla ben de bildim ki: Teke Yarımadası üzerinde iki komşu kültür ve akraba halkla, Lykia ve Pisidia ile sıkı ilişkiler içinde olan, Lydia, Phryg ve İon etkilerine açık olan, ancak onlardan ayrı olan; özellikle de -alışılmışın aksine- "Kuzey Lykia" ya da "Dağlık Lykia" olmayan bir Milyas vardır

MİLYAS THROUGH ARCHAEOLOGICAL FINDS

: In contemporary studies of the Antiquity, Milyas is usually identified as the “Lycian Highlands” or “Northern Lycia”. The Teke Peninsula was indeed also perceived in the Iron Age, -as though being a successor of the former land of Lukka, or as was the case with it being a Roman Province later- as Lycia as a whole; not piecewise, such as Lycia in the southern and western shores alone, as Solymos in the East, as Milyas in the Elmalı Plateau, and finally as the common Kabalian homeland in the Seki and Dirmil highlands. In this complicated picture, it is thus not possible to precisely define the borders of Milyas, which are also drawn variably by ancient literary sources; insomuch as there even being sources including part of Milyas in the borders of Phrygia. In the mythological tradition learned from Herodotos, Milyas is a land whose inhabitants are called the “Solym”. When Sarpedon came from Crete, the land becomes “Trmmis”; later changing into Lycia when Lykos the Athenian settled there. The equivalence of Milyas and Lycia is also reflected in the science of Epigraphy, wherein the literary language named Lycian-B is identified as “Milyan”; also fortifying this argument is the existence of the saddle roofed sarcophagi in Milyas, besides the tumuli being a common tomb type of the two regions. In this regard, the archaeological texture of Kabalis is not much different from that of Milyas, as opposed to Solymos which is different. While being separated by the Kragos mountain range, Milyas and Kabalis lived through similar cultures, as demonstrated by the prevalence of Lydian style pottery. The scientific data presented above doesn’t satisfy a thorough scrutiny of the subject as proof for the equivalence of Milyas and Lycia. Lycian-B is found on two tomb inscriptions alone, one being from Xanthos, the other from Antiphellos; neither say anything about Milyas. Both the wooden architecture inspired houserock tombs, and saddle roofed sarcophagi are much less numerous than in Lycia, and exist only in the southern regions of Milyas closer to Lycia. The Tumuli have manifested under different influences in the two regions; those in Lycia bear Carian influence, whereas those in Milyas have Lydian influence; there is also Lycian influence in Milyas, as observed in the mounds being formed of small fieldstones locally called “çağıl” (lit: pebble). Clearly, a Milyan tumulus type is created from three cultures: Lydia, Lycia and –through the Tumulus D in Elmalı- Phrygia; Ionic influence should also be added to this as observed on the wall frescoes of the tomb chambers. Persian influence is often limited to the dressing of the dynasts. The existence of the Tumulus in neighboring Pisidia, brought even closer by Arian’s naming “Pisidian Milyas”; and, while not being traditional, the rarity of rock tombs excluding the border cities of Termessos and Etenna, both coincide with Milyas; Pisidian style sarcophagi bearing shields and tabulae being present in Milyas, as in Solymos is definitive in artistic relations regarding tombs. Being among the most important settlements in Milyas, the dead-cult related outdoor rock sanctuaries of Dereboğaz are, through the similarity in the manner of worship observed in the types of structures, significant enough to provide evidence for a likewise similarity between the mentalities of the peoples. Because, stepped altars, niches, rock basins and stelae exist both in Lycia and Pisidia. The posthumous deification of the dynasts and noblemen interred in temple styled tombs is also common in these three regions. Cults of the Twelve Gods and Kakasbos are present both in Lycia and Milyas; depiction of hunt, battle and feast scenes is also a common concept. Strabon’s narration about the inhabitants of Kibyra noting that “they spoke Pisidian, Solymian and Lydian” was likely also valid for the neighbouring Milyas, with Lycian in addition to the aforementioned, and all were probably related through the Luwian people. The prehistoric periods of the peoples of the Teke Peninsula also carry traces of a common culture. There is even a similarity in “the interim of 1700-700 BC”, which has started being filled in Lycia recently. Through derivations from my research, I as well came to know that: There exists a Milyas, which had strong relations with Lycia and Pisidia, the two neighbouring cultures and kinfolks on the Teke Peninsula, was open to influences from Lydia, the Phryg and the Ion, but was also distinct from them; and which was especially not “Northern Lycia” or the “Lycian Highlands” –as opposed to what’s presently prevalent.