Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Kaygı Üzerine Yapılan Araştırmaların İncelenmesi

Bu araştırmada yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin kaygı durumlarına ilişkin çalışmalar incelenmiştir. Bu kapsamda 2018 yılına kadar yayımlanan 20 çalışmanın içerik analizleri yapılmıştır. İncelenen çalışmaların birçoğunda nicel ve ilişkisel model kullanılırken ölçme aracı olarak ise Horwitz, Horwitz ve Cope (1986) tarafından geliştirilen “Yabancı Dil Sınıf Kaygısı Ölçeği” çoğunlukla kullanılmıştır. İncelemeler sonucunda kadınların erkeklerden, dil düzeyi yüksek olanların daha düşük olanlardan, daha büyük yaş gruplarının 17 yaş altı gruptan daha fazla kaygı yaşadıkları belirlenmiştir. Çalışmaların çoğunlukla konuşma ve yazma dil becerilerine ilişkin olduğu görülmüştür. Araştırma sonucunda çalışmalarda; uygulamaya yönelik olarak hedef dilin günlük yaşamda kullanılabileceği ortamlar oluşturulmasına, kaygının eğitim sürecinde bir etken olarak kabul edilip ortamın bu anlayışla düzenlenmesine, sınıf içi çeşitli aktiviteler uygulanarak öğrencilerin kaygılarının giderilmesine ilişkin önerilerde bulunulmuştur. Çalışmalarda; araştırmacılara yönelik olarak ise farklı dil becerilerinde inceleme yapma, kaygıya ilişkin durum tespiti ve çözüm önerileri sunan araştırmaların yapılması ve hangi konularda konuşma kaygısı yaşandığının incelenmesine yönelik önerilerde bulunulmuştur.

Examining the Researches on Anxiety in Teaching Turkish as a Foreign Language

In this study, studies on anxiety levels of learners of Turkish as a foreign language were examined. Within this context, content analyses of 20 studies published until 2018 were carried out. While quantitative and relational models were used in most of the examined studies, “Foreign Language Classroom Anxiety Scale”, developed by Horwitz, Horwitz and Cope (1986) was applied as a measurement tool. As a result of the review, it was determined that anxiety levels are higher in females than males, in individuals who have high linguistic knowledge than those who have less linguistic knowledge and in older age groups than the younger groups (under 17 years old). It was found out that the studies were mostly related to speaking and writing language skills. As a result of the research, it was suggested that real and daily life situations in which target language can be used should be created to promote practice, anxiety should be taken into consideration in the learning process and the environment should be designed in accordance with considering it. Finally, students’ anxiety should be eliminated by the help of several activities conducted in the classroom. In these researches, suggestions were made for the researchers to carry out analyses on different linguistic skills, to conduct researches on determining the level of anxiety and to offer solutions about this problem and to determine on which topics speaking anxiety was observed.

___