Kur’an’da Geçen Nüsük Kavramının Mahiyetine Dair Bir Değerlendirme

Kur’an Arapça nazil olmuş son ilahi kitaptır. İlahi kelam olması yanında, nazil olduğu dönemin yaşayan dilini ve edebi sanatlarını en güzel şekilde yansıtmasıyla da o Arap edebiyatının şaheseri durumundadır. Kur’an’da yer alan kelime ve ıstılahların büyük çoğunluğunun kendilerine nazil olduğu toplumun kullandığı dile ait olması, onun beliğ olmasının bir gereğidir. Çünkü söz muhatabın ihtiyacına cevap verdiği oranda beliğdir. Her ne kadar Kur’an, Kureyş lehçesinin baskın olduğu dilsel yapıya sahip olsa da diğer kabile ve topluluklardan da kelimeler almıştır. Bu yüzden dilsel ve yapısal olarak güçlü bir ifade zenginliğine sahip olması yönüyle, kelimenin bazen kabilelerce farklı kullanımı, bazen Kur’an’ın bazı kelimelere yeni anlamlar katması, bazen de kelimelerin birden çok anlamı bünyesinde barındırması sebebiyle içinde anlaşılma güçlüğü çekilen kelime veya kavramlarla karşılaşılmaktadır. Bu kelime ve kavramların semantik açıdan çözümlemeye tabi tutulması ayetlerin muradını anlama yönünden büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmada İslam öncesi toplumun kurban anlamında kullanımına yabancı olmadığı ancak zamanla başka anlamlar da kazanmış olan nüsük kavramı üzerine bir değerlendirme yapılmaktadır. Kelime türevleri itibariyle, nüsük, mensek, menâsik olarak her biri ikişer kez ve bir de nâsik formunda olmak üzere Kur’an’da toplam yedi yerde geçmektedir. Nuzül sırasına göre kelimenin nüsük olarak yer aldığı ayetlerin ilki En’âm suresindedir. Müfessirler bu kelimeyi farklı şekillerde yorumlamaktadır. Sahabe ve tabiin dönemlerinde genellikle kurban ve hacla ilişkilendirilen nüsükün, her ne kadar Taberi ve İbn Kesir gibi müfessirlerce kurban anlamı tercih edilmiş olsa da sonraları daha genel bir anlamda yani ibadetle bağlantılı şekilde açıklanmasının yaygınlık kazandığı görülmektedir. Günümüzde mevcut meallerin çoğunluğunda yine ibadet anlamı tercih edilmiştir. Buna karşılık kelimenin aynı formda geçtiği Bakara sûresi 196. ayette hadislerde de beyan edildiği üzere kelimenin kurban anlamında kullanımı hususunda müfessirlerin görüş birliği bulunmaktadır. Mensek kelimesi medeni sûrelerden olan Bakara ve Hac sûrelerinde olmak üzere iki kez geçmektedir. Müfessirler kelimeyi masdar, zaman veya mekân ismi olarak değerlendirmekte, buna göre sözcüğe kurban kesme, kurban kesim yeri ve vakti, hac yerleri, ibadet yer ve zamanı, din gibi anlamlar vermektedirler. Mensekin çoğulu olarak menâsik, Kuran’da sadece Bakara sûresinde iki ayette yer almaktadır. Kelimenin Hz. İbrahim’le ilişkili kullanımı yine onun hac ve kurbanla bağlantılı olduğunu göstermekte, buna göre müfessirler kelimeyi haccın ritüelleri ve mekanları, kurban ve kesim yerleri, ibadet yerleri şeklinde açıklamaktadır. Ancak zamanla kelimenin hacla ilgili kullanımı daha yaygınlık kazanmıştır. Kelime, hac ve kurbanla birlikte değerlendirmeye imkân verdiğinden onu hac uygulamaları olarak açıklamak mümkündür. Bakara Sûresi 128. ayette geçen menâsik, meallerde çoğunlukla hacdan bağımsız olarak ibadet yer, şekil ve yöntemleri şeklinde çevrilmiştir. Buna karşılık aynı surenin 200. ayetinde ise çoğunlukla hacla ilişkilendirilmekte ve kelimeye hac ibadetleri olarak anlam verilmektedir. Kelime mensekle anlam bağı içerisinde olmak üzere nâsik formunda bir kez Hac Sûresinde geçmektedir. Ayette mensekin sıfatı olarak nâsik “kurban ibadetini yerine getirmekle yükümlü olanlar” anlamına gelmektedir. Her ne kadar kelime mecazi olarak çok ibadet eden zahit anlamı taşısa da burada mensekten bağımsız düşünülmemelidir ve verilen anlam da bu doğrultuda oluşmuştur. Sonuçta bu çalışmada nüsük kelimesi ve türevlerinin, yer aldığı ayetlere göre nasıl farklı şekillerde yorumlandığı incelenmekte ve tercih edilen anlamın gerekçelerinin neler olduğu tespit edilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca kelime ve türevlerinin Türkçe meallerde nasıl çevrildiği de karşılaştırılmaktadır.
Anahtar Kelimeler:

Tefsir, Nüsük, Kurban, Hac, İbadet

An Evaluation of the Nature of the Concept of Nusuk in the Qur’an

The Qur’an is the final divine book that was revealed in Arabic. It is also a masterpiece of Arabic literature because it reflects the living language and literary arts of the period in which it was revealed in the best way as well as being a divine word. The fact that most of the words and terms in the Qur’an belong to the language that was used by the society to which they were revealed is also the condition of its eloquence. Because the word is eloquent to the extent that it covers the requirements of the addressee. Although the Qur’an has a linguistic structure in which the dialect of Quraysh was dominant, it also borrowed words from other tribes and communities. For this reason, words or concepts that are difficult to understand are still faced because of the fact that some words were sometimes used differently by tribes, sometimes the Qur’an adds new meanings to some words, and sometimes the words contain more than one meaning in terms of having a strong linguistic and structural richness of expression. Analyzing these words and concepts in terms of semantics has great importance in terms of understanding the intended meaning of verses. In the present study, an analysis was performed on the concept of nusuk, which was not alien to the pre-Islamic society in the sense of sacrifice but gained other meanings over time. In terms of word derivations, nusuk is mentioned in seven places in the Qur’an, twice in the form of mensek and menasik, and once in the form of nasik. The first of the verses in which the word was mentioned in the order of revelation is in the Surah An’am. Commentators interpret this word in different ways. Although the meaning of nusuk was associated with sacrifice and pilgrimage in the periods of the Companions and Tabiun by commentators such as Tabari and Ibn Kathir, it is seen that the explanation of it in relation to worshiping in a more general sense has become widespread. Today, the meaning of worshipping is still preferred in the majority of the existing commentaries. However, there is a consensus among the commentators on the use of the word in the sense of sacrifice, as stated in the Hadiths in the 196th Verse of the Surah al-Baqara, where the word is used in the same form. The word mensek is mentioned twice in the surahs of Baqara and Hajj, which are among the Madani surahs. Commentators consider the word as an infinitive, temporal, or place name, and therefore, they attach it to the words such as sacrificing, place, and time of sacrifice, places of pilgrimage, place and time of worship, and religion. Menasik, as the plural of mensek, is only mentioned in two verses in the Surah al-Baqara in the Qur’an. The use of the word in relation to Abraham also shows that it is associated with pilgrimage and sacrifice, according to which the commentators explain the word as rituals and places of pilgrimage, places of sacrifices and slaughter, and places of worshipping. However, the use of the word in relation to pilgrimage has become more common over time. It is possible to explain the word as pilgrimage practices because the word allows to be evaluated together with pilgrimage and sacrifice. Menasik, which is mentioned in the 128th verse of Surah al-Baqara, has been mostly translated as places, forms, and methods of worshipping independently of the pilgrimage. On the other hand, it is mostly associated with pilgrimage in the 200th verse of the same surah, and the word is given meaning as pilgrimage worshipping. The word is mentioned in the nasik form once in the Surah of Hajj, in the semantic association with mensek. As the adjective of mensek, nasik means “those who are obliged to fulfill the sacrifice” in the verse. Metaphorically, although the word means zahid who worships a lot, it should not be considered independent of mensek here, and the meaning given was formed in this direction. As a conclusion, the purpose of the present study was to examine how the word nusik and its derivatives are interpreted in different ways according to the verses in which it is included, and to determine what the reasons for the preferred meaning are. The translation of the words and their derivatives in Turkish translations was also compared here.

___

  • Ahmed Muhtâr ʿUmer, el-Muʿcemu’l-mevsuʿî. Riyad: Müessesetü’t-Türâs, 2002.
  • Âlûsî, Ebu Fadl Şihâbüddin Mahmûd. Rûhu’l-meʿânî. 30 Cilt. Beyrut: Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, ts.
  • Aʿşâ Meymûn b. Kays, Dîvânü’l- Aʿşâ. Beyrut: el-Mektebü’ş-Şarkî, 1968.
  • Bayındır, Abdulaziz. “Bedene” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 5/302. İstanbul: TDV Yayınları, 1992.
  • Begavî, Ebu Hüseyin b. Mes’ûd. Meʿâlimu’t-tenzîl. 8 Cilt. Riyad: Dâru’t- Tayyibe,1989.
  • Beyzâvî, Nâsıruddin Abdullah b. Ömer b. Muhammed. Envâru’t-tenzîl ve esrâru’t-te’vîl. 5 Cilt. Beyrut: Dâru İhyai’t- Turasi’l-Arabi, ts.
  • Bursevî, İsmail Hakkı. Rûhu’l-beyân. 10 Cilt. b.y. Matbaatü Osmaniyye, 1330.
  • Cevherî, İsmail b. Hammâd. es-Sıhah. Beyrut: Dâru’l-Âlem li’l- Melâyîn, 1984.
  • Ceyhan, Semih. “Zühd”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 44/530-533. İstanbul: TDV Yayınları., 2013.
  • Eraydın, Selçuk. Tasavvuf ve Tarîkatler. İstanbul: Marifet Yayınları, 1990.
  • Ebu Hayyân el- Endelüsî, Muhammed b. Yusuf. el-Bahru’l-muhît. 8 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l- ‘İlmiyye, 1993.
  • Ebu’s-Suʿûd. Tefsîru Ebi’s- Suûd (İrşâdu'l-ʿakli’s-selīm). 5 Cilt. Riyad: Mektebetü’r-Riyâd el-Hadîse, ts.
  • Ebu Ubeyde, Ma’mer b. Müsennâ. Mecâzu’l-Kurʾân. 2 Cilt. Kahire: Mektebetü’l-Hancî, ts.
  • Ezherî, Ebu Mansur Muhammed b. Ahmed. Tehzîbu’l-luga. b.y. Daru’l-Kavmiyyeti’l-Arabiyye, 1964.
  • Ferâhîdî, Halîl b. Ahmed. Kitâbu’l-ʿayn. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 2003.
  • Ferrâ, Ebu Zekeriyyâ Yahyâ b. Ziyâd. Meʿâni’l-Kurʾân. 3 Cilt. Beyrut: Âlemü’l- Kütüb, 1983.
  • Fîrûzâbâdî, Mecdü’d-dîn Muhammed b. Ya’kûb. Besâʾiru zevi’t-temyîz fî letâifi’l-Kitābi’l-ʿazîz. Kahire: yy., 1996.
  • Heyet, el-Medhal ile’l-mevsûʿati’t-tefsîri’l-meʾsûr. Beyrut: Dâru İbn Hazm, 2017.
  • Hîrî, Ebu Abdurrahman İsmail b. Ahmed ed-Darîrî. Vücûhü’l-Kurʾâni’l-Kerîm. Dımaşk: Dâru’s-Sekâ, 1995.
  • Isfehânî, Ebu Kasım Hüseyin b. Muhammed Râgıb. el-Müfredât fî garîbi’l-Kurʾân. Beyrut: Dâru’l-Mârife, ts.
  • İbnü’l-Cevzî, Ebu Ferec Cemâlüddin Abdurraman b. Ali Muhammed. Zâdu’l-mesîr. 9 Cilt. Beyrut: el- Mektebetü’l-İslamî, 1984.
  • İbn Dureyd, Ebubekir Muhammed b. Hasan. Cemheratu’l-luga. Beyrut: Dâru’l-Âlem li’l-Melâyîn, 1987.
  • İbn Ebî Hâtim, Abdurrahman b. Muhammed b. İdris er-Razî. Tefsîru’l-Kurʾâni'l-ʿazîm. Riyad: Mektebetü Nizar Mustafa, 1997.
  • İbn Küteybe, Ebu Muhammed Abdullah b. Müslim. Tefsîru garîbi’l-Kurʾân. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 1978.
  • İbn Atiyye, Ebu Muhammed Abdülhak b. Galib el-Endelüsî. el-Muharreru’l-vecîz. 6 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 2001.
  • İbn Âşûr, Muhammed Tâhir. et-Tahrîr ve’t-tenvîr. 30 Cilt. Tunus: ed- Dâru’t-Tûnisiyye, 1984.
  • İbn Cüzey, Ebu Kasım Muhammed b. Ahmed. et-Teshîl li ʿulûmi’t-tenzîl. 2 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 1995.
  • İbn Kesîr, Ebu Fidâ İsmail. Tefsîru’l-Kurʾâni'l-ʿazîm. 4 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Müfîd, 1983.
  • İbn Kesir, Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, çev. Bekir Karlığa - Bedrettin Çetiner. 16 Cilt. İstanbul: Çağrı Yayınları, 1989.
  • İbn Manzûr. Lisânu’l-ʿarab. Kahire: Dâru’l-Maârif, ts.
  • Kasımî, Muhammed Cemalüddin. Mehâsinü’t-te’vîl. y.y. Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabi, 1957.
  • Kefevî, Ebu’l-Bekâ Eyyüb b. Musa el-Hüseynî. el-Külliyyât. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1998.
  • Koca, Ferhat. “İbadet” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 19/240-247. İstanbul: TDV Yayınları, 1999.
  • Kurtubî, Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed b Ebubekir. el-Câmiʿ li-ahkâmi’l-Kurʾân. 24 Cilt. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 2006.
  • Kur’ân Yolu. Erişim 13 Eylül 2021. https://kuran.diyanet.gov.tr
  • Kuşeyri, Abdulkerim. Kuşeyri Risalesi, Haz. Süleyman Uludağ. İstanbul: Dergâh Yayınları, 1991.
  • Mâtürîdî, Ebu Mansur Muhammed b. Muhammmed. Teʾvîlâtu’l-Kurʾân. İstanbul: Dâru’l-Mîzân, 2005.
  • Mâverdî, Ebu Hasan Ali b. Muhammed b. Habîb. en-Nuket ve'l-ʿuyûn. 6 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, ts.
  • Mekkî b. Ebu Talib, Ebu Muhammed Kaysî. el-Hidâye ilâ bülûgi’n-nihâye. 13 Cilt. Câmiatü’ş-Şârika, 2008.
  • Merâği, Ahmed Mustafa. Tefsûru’l-Merâğî. 30 Cilt. Mısır: Mustafa el-Bâbî el-Halebî, 1946.
  • Muhammed Abduh-Reşid Rızâ, Tefsîru’l-menâr. 12 Cilt. Mısır: Matbaatü Menâr, 1338.
  • Mukatil b. Süleyman. Tefsîru Mukâtil b. Süleymân. 3 Cilt. Beyrut: Müessesetü’t-Târîhi’l-Arabî, 2002.
  • Mücahid b. Cebr, Tefsîru’l-imâm Mücâhid b. Cebr. b.y. Dâru’l-Fikri’l-İslamî, 1989.
  • Münâvî, Abdü’r-Raûf.et-Tevkîf alâ mühimmâti’t-teârîf. Kahire: Âlemü’l-Kütüb, 1990.
  • Nesefî, Ebu’l-Berekât Abdullah b. Ahmed b. Mahmud. Tefsîru’n-Nesefî. 3 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Kelimi’t-Tayyib, 1998.
  • Öğüt, Salim. “Hedy”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 17/156. İstanbul: TDV Yayınları, 1998.
  • Öğüt, Salim. “Kılâde”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 25/396. İstanbul: TDV Yayınları, 2002.
  • Özek, Ali, vd. Kur’ân-ı Kerim ve Türkçe Açıklamalı Tercümesi. Medine, 1987.
  • Özervarlı, M. Sait “Şiâr”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 39/123-124. İstanbul: TDV Yayınları, 2010.
  • Râzî, Fahruddîn Muhammed. Tefsîru’l-Fahri’r-Râzî. 32. Cilt. Dâru’l-Fikr, 1981.
  • Sâbûnî, Muhammed Ali. Safvetü’t-tefâsîr. 3 Cilt. İstanbul: Dâru’l-Ensâr, 1987.
  • Sa’lebî, Ebu İshak Ahmed el-Keşf ve’l-beyân. 10 Cilt. Beyrut: Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabi, 2002.
  • Sâmerrâî, İbrahim. fi’l-Mustalahi’l-İslamî. Beyrut: Dâru’l-Hadâse, 1990.
  • San’ânî, Abdurrezzâk b. Hemmâm. Tefsîru’l-Kurʾân. Riyad: Mektebetü’r-Rüşd, 1989.
  • Semerkandî, Ebu’l-Leys Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrahim. Tefsîru’s-Semerkandî (Bahru’l-ʿulûm). 3 Cilt. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 1993.
  • Sevrî, Ebu Abdullah Süfyân b. Saîd b. Mesrûk. Tefsîru Süfyâni’s-S̠evrî. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 1983.
  • Sinanoğlu, Mustafa. “İbadet” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 19/233-235. İstanbul: TDV Yayınları, 1999.
  • Suyutî, Celalüddin. ed-Dürrü’l-mensûr. 16 Cilt. Kahire: Merkezü Hicr, 2003.
  • Şa'râvi, Muhammed Mütevelli. Tefsîru’ş-Şaʿrâvî. 20 Cilt. y.y. Kahire: 2017.
  • Şevkânî, Muhammed b. Ali b. Muhammed. Fethu’l-Kadîr. 5 Cilt. yy., ts
  • Şinkîtî, Muhammedü’l-Emin b. Muhammed Muhtar. Advâü’l-beyân. b.y. Dâru Alemi’l-Fevâid, ts.
  • ‘Ûde Halîl Ebu ‘Ûde. et-Tatavvuru’d-dilâlî. Ürdün: Mektebetü’l-Menâr, ts.
  • Vâhidî; Ebu Hasan Ali b. Ahmed. Esbâbı nüzûli’l-Kurʾân. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 1991.
  • Taberî, Ebu Cafer Muhammed b. Cerîr. Tefsîru’t-Taberî (Câmiʿu’l-beyân ʿan teʾvîli âyi’l-Kurʾân). 24. Cilt. Kahire: Hicr, 2001.
  • Tûsî, Ebu Nasr Serrac. el-Lümaʿ (İslam Tasavvufu) çev. H. Kamil Yılmaz. İstanbul: Altınoluk Yayınları, 1996.
  • Tûsî, Ebu Ca’fer Muhammed b. Hasan. et-Tibyân fî tefsîri’l-Kurʾân. 10. Cilt. Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, ts.
  • Türkçe Kur’an Mealleri. Erişim 13 Eylül 2021. www.kuranmeali.com
  • Yazır, Elmalılı M. Hamdi. Hak Dini Kur’an Dili. 10. Cilt. İstanbul: Eser Neşriyat, ts.
  • Zebîdî, Muhammed Murtezâ el-Hüseynî. Tâcu’l-ʿarûs. 40 Cilt. Kuveyt: Matbaatü Hükûmeti’l-Kuveyt, 1965.
  • Zeccâc, Ebu Ishak İbrahim b. Serrî. Meʿâni’l-Kurʾân ve iʿrâbühü. Beyrut: Âlemü’l- Kütüb, 1988.
  • Zemahşerî, Cârullah Ebu Kâsım Mahmûd b. Ömer. el-Keşşâf. 6. Cilt. Riyad: Mektebetü’l-Abeykân, 1998.
  • Zemahşerî, Ebu Kasım Cârullah Mahmud b. Ömer b. Ahmed. Esâsu’l-belâga. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, 1998.
  • Zuheyr b. Ebi Selmâ, Dîvânü Zuheyr b. Ebî Selmâ. b.y. Dâru Sâdır, 1964.
  • Zühaylî, Vehbe. el-Fıkhu’l-İslâmî. 8. Cilt. Dimaşk: Dâru’l-Fikr, 1989.