Hacılar Büyük Höyük İlk Tunç Çağı Yerleşmeleri’nde Bulunmuş Olan İlgi Çekici Bir Grup Mühür ve Burdur Müzesi’nden Bir Mühür Üzerine Bazı Yorumlar

Hacılar, James Mellaart’ın 1956 yılında Burdur’da kendisine gösterilen bir grup boya bezemeliçanak çömleğin izini sürmesi sonunda saptanmış ve ertesi yıl kazılmasına başlanmıştı. 4 yılsüren Hacılar kazıları, günışığına çıkan seçkin ve özgün buluntuları ile o zamana dek AnadoluYaylası’nda bilinmeyen bir kültürün varlığını ortaya koymuş, Neolitik ve Kalkolitik gibi kavramlarıbilim dünyasının gündemine taşımıştır. Çok önemli ve çarpıcı buluntuların ele geçmekteolduğu kazı yerinin gerekli çalışmalar tamamlanmadan bırakılması, izleyen dönemlerde kaçakkazılar ve tahribat gibi bazı istenmeyen gelişmelere neden olmuştur. Hacılar Kazıları’nın sonbulmasından uzun zaman sonra, 1976 yılında aynı bölgede Refik Duru tarafından başlatılan vebu satırların yazarının da tüm aşamalarında yer aldığı bu araştırma süreci ile Burdur ve yakınçevresi, Anadolu tarihöncesi dönemlerinin en iyi bilinen bölgelerinden biri haline gelmiştir.Hacılar Büyük Höyük daha önceleri kazı yapılan Hacılar’ın yaklaşık 400 m. kadar kuzeyindeyer alan, oval biçimli, yaklaşık boyutları 280 x 240 m olan bir yerleşme yeridir (Res. 2). 2011yılında yönetimimizde başlanan kazılar yukarıda sözü edilen uzun soluklu projenin şimdilik sonbasamağıdır. İlk kazı mevsiminde Höyüğün kültür sıradüzeni hakkında bilgi edinmek amacıylakuzeydeki en yüksek kesimde A, B ve C açmalarında çalışılmış, 2012 sezonunda A ve B açmalarıbirleştirilerek kazı alanı genişletilmiştir. Her üç açmada da, Burdur Bölgesi’nin daha öncedenbilinen bulgularına, özellikle çanak çömleğine dayanılarak, İlk Tunç Çağı’nın (İTÇ) ortalarınatarihlendirilmesinin doğru olacağı düşünülen üç ayrı mimarlık katının varlığı saptanmıştır.Batı yamaçta 5 m. çapında bir Deneme Açması (DA2) olarak başlanan, daha sonra heryönden yapılan eklerle 2012 yılında 130 x 15 m ölçülerine ulaşan Batı Yamaç Açması’nda(BYA) İlk Tunç Çağı I’e ait, dikkatle planlanmış “testere dişi” şeklinde kırılmalarla kuzeygüneydoğrultusunda gelişen çok odalı bir savunma sisteminin bugüne kadar 14 mekânıve bunların arasında pek çok yenileme evresi ve eklemelerle uzun zaman kullanıldığı anlaşılanbir kente giriş kapısı / Batı Kapısı (BK) açığa çıkartılmıştır (Propilon). Burada batı sınırıoluşturan dış duvarlar 1.50 - 1.60 m kalınlıkta, orta boy taşlardan örülmüş olup, yüksekliği yeryer 2 m’yi bulmaktadır. Savunma sisteminin duvarlarının üst kesiminin ise kerpiçle örüldüğügörülmektedir. Sur’a bitişik ve ortalama 3.85 x 6.10, 4.5 x 5.5, 3.60x5.00 m boyutlarındakimekânların (kazamat) iç duvarları 1.10 m, 1.30 m ile 1.45 m kalınlıktadır ve kapıları doğuyöndeki bir alana açılmaktadır (Res. 3-4). Nitelikleri ve ayrıntıları hakkında şimdilik hiçbirbilgimiz olmamakla birlikte, İTÇ I’in evleri, yönetici sınıfların ikametgâhı (residans / saray),tapınak vs. gibi yapılarıyla bu yerleşme yukarıda tanıtılan olağanüstü güçlü bir savunma sistemiile korunmaya alınacak kadar zengin bir kent olmalıydı. 2011 yılında bu yerleşmeden ele geçenyanmış tahıl kalıntılarından yapılan C14 analizleri M.Ö. 3010-2980 tarihlerini vermiştir. Hacılar Büyük Höyük’te İTÇ I ve İTÇ II yerleşmelerinde zengin bir çanak çömlek repertuarıile pişmiş toprak ve taştan idoller, maden iğneler ve pişmiş toprak mühürler ele geçmiştir.Kazıların ilk iki sezonunda ele geçen üç mühür ile Burdur Müzesi’nde saklanmakta olan birmühür bu makalede değerlendirilecektir. İTÇ I’e ait olan 2 mühürden ilki (Res. 5) yerleşmeninsavunma sistemini oluşturan dış halkasında G1 yapısının kapısı önünde, kerpiç ile yükseltilmişbir tezgâh üzerindeki kırık küp’ün parçaları arasında bulunmuştur. Büyük olasılıkla mühür küpün içinde saklanmaktaydı. Diğer küçük taş mühür (Res. 6) ise G4 yapısında ele geçmiştir.Burada tanıtımı yapılan mühürlerin bir kısmının (Res. 5, 7-8) boyutları İlk Tunç Çağı’nınalışılmış mühür tipleri ve boyutlarından farklıdır. Bu iri boyutlu ve özenle işlenmiş mühürlerinişlevinin ve kullanım alanlarının da farklı olduğu akla gelmektedir. Bu çağda mühür yapımcı-lığının kişisel bağımsız tercihlere pek bağlı olmadığı, özellikle bazı semboller ve işaretlerin yeraldığı mühürlerin merkezi otoritenin izni ile yapıldığı düşünülmelidir. Hacılar Büyük Höyük’tebulunmuş olan mühürlerden bir tanesinin (Res. 5) bir işlik tezgâhındaki kırık durumdaki bir küpün parçaları ve etrafa dağılmış tahıl kalıntıları arasında ele geçtiği yukarıda belirtilmişti. Değerlieşyaların tahıl depolarında saklandığına ilişkin çok ilginç örneklere Erken Neolitik Çağ’dan başlayarak rastlanmaktadır. Hacılar Büyük Höyük İTÇ I yerleşmesini çeviren savunma sistemininönemli bir zenginliği ve büyük, seçkin bir kenti korumak üzere bu denli güçlü inşa edildiğinekuşku yoktur. Benzer bir durum, Bademağacı İTÇ II yerleşmesinde görülmektedir. Söz konusuyerleşmede depo binalarından birinde ele geçen mühür baskılı bir bulla ile aynı yapılardakarşımıza çıkan sayı tabletleri ve sıra dışı mühürlerle, maden eşyalar yukarıda sözünü ettiğimizmerkezi otoritenin egemenliği ve bu mühürlerin kullanım alanı ile işlevleri hakkında fikir verebilir.Bu bağlamda, küçük boyutlu ve yukarıda değinildiği gibi, baskı alanında yalın desenlerbulunan sıradan mühürler günlük yaşamda, genelde kabul edildiği gibi mülkiyeti ifade etmeküzere, örneğin kap kapatmalarında, bazı kutuların güvenliğinin sağlanması ve depo odalarınınkapılarının mühürlenmesi gibi çok çeşitli işlerde kullanılmış olabilirdi. Burada tanıtılan HacılarBüyük Höyük mühürleri gibi iri boyutlu, baskı alanındaki işaretler ve kompozisyon bakımındanünik ve az sayıda örneklenen parçaların ise sadece önemli yerleşmelerde, merkezi otoriteninresmi işlerinde kullanılmak üzere üretildiği akla gelmektedir.Hacılar Büyük Höyük’ün bu sıra dışı mühürlerinin baskı alanlarındaki desenlerin sadeceamblem, grafik sembol ya da dekoratif motifler olduğu söylenebilir mi? Bu mühürlerde karşımıza çıkan kompozisyonların bilinçli uygulamalar olduğu, “işaretlerin” aynı mühürde ya da başkabir mühürde de t

Some Comments on a Few Intriguing Seals Found in the EBA Settlements at Hacılar Büyük Höyük and a Seal from Burdur Museum

Hacılar, James Mellaart'ın 1956 yılında Burdur'da kendisine gösterilen bir grup boya bezemeli çanak çömleğin izini sürmesi sonunda saptanmış ve ertesi yıl kazılmasına başlanmıştı. 4 yıl süren Hacılar kazıları, günışığına çıkan seçkin ve özgün buluntuları ile o zamana dek Anadolu Yaylası'nda bilinmeyen bir kültürün varlığını ortaya koymuş, Neolitik ve Kalkolitik gibi kavramları bilim dünyasının gündemine taşımıştır. Çok önemli ve çarpıcı buluntuların ele geçmekte olduğu kazı yerinin gerekli çalışmalar tamamlanmadan bırakılması, izleyen dönemlerde kaçak kazılar ve tahribat gibi bazı istenmeyen gelişmelere neden olmuştur. Hacılar Kazıları'nın son bulmasından uzun zaman sonra, 1976 yılında aynı bölgede Refik Duru tarafından başlatılan ve bu satırların yazarının da tüm aşamalarında yer aldığı bu araştırma süreci ile Burdur ve yakın çevresi, Anadolu tarihöncesi dönemlerinin en iyi bilinen bölgelerinden biri haline gelmiştir. Hacılar Büyük Höyük daha önceleri kazı yapılan Hacılar'ın yaklaşık 400 m. kadar kuzeyinde yer alan, oval biçimli, yaklaşık boyutları 280 x 240 m olan bir yerleşme yeridir (Res. 2). 2011 yılında yönetimimizde başlanan kazılar yukarıda sözü edilen uzun soluklu projenin şimdilik son basamağıdır. İlk kazı mevsiminde Höyüğün kültür sıradüzeni hakkında bilgi edinmek amacıyla kuzeydeki en yüksek kesimde A, B ve C açmalarında çalışılmış, 2012 sezonunda A ve B açmaları birleştirilerek kazı alanı genişletilmiştir. Her üç açmada da, Burdur Bölgesi'nin daha önceden bilinen bulgularına, özellikle çanak çömleğine dayanılarak, İlk Tunç Çağı'nın (İTÇ) ortalarına tarihlendirilmesinin doğru olacağı düşünülen üç ayrı mimarlık katının varlığı saptanmıştır. Batı yamaçta 5 m. çapında bir Deneme Açması (DA2) olarak başlanan, daha sonra her yönden yapılan eklerle 2012 yılında 130 x 15 m ölçülerine ulaşan Batı Yamaç Açması'nda (BYA) İlk Tunç Çağı I'e ait, dikkatle planlanmış "testere dişi" şeklinde kırılmalarla kuzeygüney doğrultusunda gelişen çok odalı bir savunma sisteminin bugüne kadar 14 mekânı ve bunların arasında pek çok yenileme evresi ve eklemelerle uzun zaman kullanıldığı anlaşılan bir kente giriş kapısı / Batı Kapısı (BK) açığa çıkartılmıştır (Propilon). Burada batı sınırı oluşturan dış duvarlar 1.50 - 1.60 m kalınlıkta, orta boy taşlardan örülmüş olup, yüksekliği yer yer 2 m'yi bulmaktadır. Savunma sisteminin duvarlarının üst kesiminin ise kerpiçle örüldüğü görülmektedir. Sur'a bitişik ve ortalama 3.85 x 6.10, 4.5 x 5.5, 3.60x5.00 m boyutlarındaki mekânların (kazamat) iç duvarları 1.10 m, 1.30 m ile 1.45 m kalınlıktadır ve kapıları doğu yöndeki bir alana açılmaktadır (Res. 3-4). Nitelikleri ve ayrıntıları hakkında şimdilik hiçbir bilgimiz olmamakla birlikte, İTÇ I'in evleri, yönetici sınıfların ikametgâhı (residans / saray), tapınak vs. gibi yapılarıyla bu yerleşme yukarıda tanıtılan olağanüstü güçlü bir savunma sistemi ile korunmaya alınacak kadar zengin bir kent olmalıydı. 2011 yılında bu yerleşmeden ele geçen yanmış tahıl kalıntılarından yapılan C14 analizleri M.Ö. 3010-2980 tarihlerini vermiştir. Hacılar Büyük Höyük'te İTÇ I ve İTÇ II yerleşmelerinde zengin bir çanak çömlek repertuarı ile pişmiş toprak ve taştan idoller, maden iğneler ve pişmiş toprak mühürler ele geçmiştir. Kazıların ilk iki sezonunda ele geçen üç mühür ile Burdur Müzesi'nde saklanmakta olan bir mühür bu makalede değerlendirilecektir. İTÇ I'e ait olan 2 mühürden ilki (Res. 5) yerleşmenin savunma sistemini oluşturan dış halkasında G1 yapısının kapısı önünde, kerpiç ile yükseltilmiş bir tezgâh üzerindeki kırık küp'ün parçaları arasında bulunmuştur. Büyük olasılıkla mühür küpün içinde saklanmaktaydı. Diğer küçük taş mühür (Res. 6) ise G4 yapısında ele geçmiştir. Burada tanıtımı yapılan mühürlerin bir kısmının (Res. 5, 7-8) boyutları İlk Tunç Çağı'nın alışılmış mühür tipleri ve boyutlarından farklıdır. Bu iri boyutlu ve özenle işlenmiş mühürlerin işlevinin ve kullanım alanlarının da farklı olduğu akla gelmektedir. Bu çağda mühür yapımcı- lığının kişisel bağımsız tercihlere pek bağlı olmadığı, özellikle bazı semboller ve işaretlerin yer aldığı mühürlerin merkezi otoritenin izni ile yapıldığı düşünülmelidir. Hacılar Büyük Höyük'te bulunmuş olan mühürlerden bir tanesinin (Res. 5) bir işlik tezgâhındaki kırık durumdaki bir küpün parçaları ve etrafa dağılmış tahıl kalıntıları arasında ele geçtiği yukarıda belirtilmişti. Değerli eşyaların tahıl depolarında saklandığına ilişkin çok ilginç örneklere Erken Neolitik Çağ'dan başlayarak rastlanmaktadır. Hacılar Büyük Höyük İTÇ I yerleşmesini çeviren savunma sisteminin önemli bir zenginliği ve büyük, seçkin bir kenti korumak üzere bu denli güçlü inşa edildiğine kuşku yoktur. Benzer bir durum, Bademağacı İTÇ II yerleşmesinde görülmektedir. Söz konusu yerleşmede depo binalarından birinde ele geçen mühür baskılı bir bulla ile aynı yapılarda karşımıza çıkan sayı tabletleri ve sıra dışı mühürlerle, maden eşyalar yukarıda sözünü ettiğimiz merkezi otoritenin egemenliği ve bu mühürlerin kullanım alanı ile işlevleri hakkında fikir verebilir. Bu bağlamda, küçük boyutlu ve yukarıda değinildiği gibi, baskı alanında yalın desenler bulunan sıradan mühürler günlük yaşamda, genelde kabul edildiği gibi mülkiyeti ifade etmek üzere, örneğin kap kapatmalarında, bazı kutuların güvenliğinin sağlanması ve depo odalarının kapılarının mühürlenmesi gibi çok çeşitli işlerde kullanılmış olabilirdi. Burada tanıtılan Hacılar Büyük Höyük mühürleri gibi iri boyutlu, baskı alanındaki işaretler ve kompozisyon bakımından ünik ve az sayıda örneklenen parçaların ise sadece önemli yerleşmelerde, merkezi otoritenin resmi işlerinde kullanılmak üzere üretildiği akla gelmektedir. Hacılar Büyük Höyük'ün bu sıra dışı mühürlerinin baskı alanlarındaki desenlerin sadece amblem, grafik sembol ya da dekoratif motifler olduğu söylenebilir mi? Bu mühürlerde karşımıza çıkan kompozisyonların bilinçli uygulamalar olduğu, "işaretlerin" aynı mühürde ya da başka bir mühürde de tekrarlanabildiği görülmektedir. Toplumların yazı öncesi geç

___