AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİĞİ YA DA TÜRK SİYASETİNDE DEMOKRATİKLEŞME EĞİLİMLERİ

Bu makalenin temel amacı Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecinin Türkiye’de yönetim geleneğini ne ölçüde değiştirdiğine ışık tutmaktır. Makale boyunca AB’ye üyelik sürecinin Türkiye’nin demokratikleşmesi bağlamında olumlu bir etki yarattığı savunulmaktadır. Türkiye, yaklaşık üç yüz yıldır “Batılılaşma” olarak da niteleyebileceğimiz bir “modernleşme” sürecinin içindedir. Batılılaşma, 1700’lü yıllardan bu yana Türk modernleşmesini sürükleyen aydınların temel hedefidir. Modernleşme tarihi kendisini önceleyen en az iki yüz yıllık bir zaman dilimine dek uzanmasına rağmen, bu konuda en önemli adımların Cumhuriyetin ilanıyla beraber atıldığı açıktır. Öte yandan tüm bu süreç boyunca temel modernleştirici yöntem olarak otoritarizmin benimsendiği görülür. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyeliğe adaylık başvurusu, modernleşme açısından yeni bir aşamaya gelindiğini göstermektedir. Türkiye’nin AB’ye katılımı yönündeki girişimler daha eski tarihlere kadar gitmesine rağmen Türkiye, özellikle 2002 yılının Aralık ayında gerçekleştirilen Kopenhag Zirvesinin ardından adaylık için somut ve kalıcı adımlar atmaya başlamıştır. AB üyeliği yönetim anlayışında bir değişimi beraberinde getirmiş ve özellikle devlet yönetiminde ve özgürlük alanlarının genişlemesine yönelik çaba harcanmaya başlanmıştır. Bu durum Türkiye’de özellikle demokratik devlet idealinin yaşama geçirilmesi bakımından önem taşımaktadır.

MEMBERSHIP OF THE EUROPEAN UNION OR TENDENCY TO DEMOCRATIZATION IN TURKISH POLITICS