TÜRK DİLİNİN TARİHÎ KAYNAKLARINDA YAZ VE YAY SÖZCÜKLERİNİN SEMANTİK ANALİZİ ÜZERİNE

Türk dilinin tarihî dönemlerinde çeşitli yazılı kaynaklarda varlığını sürdürüp kimi çağdaş Türk lehçelerinde varlığını koruyan yaz ve yay kelimelerinin tarihî metinlerdeki kullanımı oldukça karışıktır. Türk dilinin ilk metinlerinde yaz ve yay kelimeleri bulunmakla beraber, yaz daha çok altı aylık bir mevsimin karşılığı olarak, yay ise sadece yaz mevsiminin karşılığı olarak kullanılmıştır. Kaşgarlı’nın Dīvānu LuŞāti’t- Türk adlı eserinde kimi yerde yay ‘ilkbahar’, yaz ise ‘yaz’ mevsimini karşılamaktadır. Harezm sahası metinlerinde, yaz ve yay ayrımı daha kesin bir konuma gelmiştir ve yaz ‘ilkbahar’, yay ‘yaz’ mevsimi olarak kullanılmıştır. Kıpçak sahasının kimi eserlerinde ise, Dīvānu LuŞāti’t- Türk’te olduğu üzere yay ‘ilkbahar’, yaz ‘yaz’ mevsimi biçimindedir. Eski Anadolu Türkçesi kaynaklarında ise, yaz genellikle hem ‘ilk bahar’ hem de ‘yaz’ mevsimini karşılamakla birlikte, kimi eserlerde yay ve yaz ayrımını görmek mümkündür. yaz kelimesi tarihî gelişimine bağlı olarak Osmanlı Türkçesi ve Türkiye Türkçesinde kendini korumuş, yay kelimesi ise, Osmanlı Türkçesinin ve Türkiye Türkçesinin söz varlığında kullanılmaz duruma gelmiş ve yaz, yay kelimesinin kullanım yerini alırken, yaz kelimesinin yerini de Türkçe + Farsça ilkbahar (

During the historical periods of the Turkish language, the use of the words `yaz` and `yay`, which have existed in both historical resources and in some contemporary Turkish dialects, has been noted to be rather complex in historical texts. Even though both `yaz` and `yay` can be traced in the first Turkish language texts, `yaz` was used to refer to the six-month period of the season, whereas `yay` referred only to the summer season. Kashgarli`s Dīvānu LuŞāti’t- Türk defines ‘yay’ as ‘spring’ while ‘yaz’ is defined as the ‘summer season’. In the texts of the Harezm field, the ‘yaz’ and ‘yay’ clarification is more distinctive where ‘yaz’ is used to define ‘the spring season’ and ‘yay’ is used for ‘the summer season’. In some of the Kıpchak resources, similar to the definitions in Dīvānu LuŞāti’t- Türk, ‘yay’ means ‘spring’ and ‘yaz’ refers to ‘the summer season’. Yet, Old Turkish Anatolian resources usually define ‘yaz’ as both ‘spring’ and ‘summer’, while it is possible to view the distinction between ‘yay’ and ‘yaz’ in some texts. In relation to its historical development, the word ‘yaz’ has preserved its position in the Turkish of the Ottomans and Turkey, while the word ‘yay’ has lost its use in the aforementioned Turkish. Thus ‘yaz’ has replaced the use of ‘yay’ and the word ‘yaz’ has lost its use, being replaced by the Turkish + Persian compound ‘ilkbahar’