Distopya türünün amacı insanlığı geleceğin muhtemel felaketlerine karşı uyarmaktır. Türün popülerliği bol dozda aksiyon içermesine ve ticari başarısına bağlıdır ki bu başarı Hollywood film sektöründeki çok sayıdaki film uyarlamalarını açıklamaktadır. Fakat tür genel olarak erkeklerin egemen oldukları ve kadınların silik karakterler olarak arka planda kaldıkları bir tür olarak görülmektedir. Açlık Oyunları ve Mad Max: Fury Road, geleneksel erkek kahramanın yerine isyancı kadın kahraman konseptini yaratarak bu genel kanıyı tersine çevirmeyi başaran iki önemli yapıtı oluşturmaktadır. Katniss ve Furiosa, erkeklere ait distopyada başrolü oynayan ve ataerkil düzene başkaldıran güçlü ve isyancı kadın modelinin ideal örnekleridir. Bu makale, Katniss ve Furiosa karakterlerini mercek altına alarak, her iki film yaptını kadın ve doğa arasında özel bir bağ olduğunu öne süren ekofeminist yaklaşım ışığında analiz etmektedir. Çalışma, böylece çevre sorunlarını kadın kahramanlar ile ilişkilendirerek açığa çıkarmayı amaçlamaktadır.

Dystopian fiction serves as a premonition against possible future perils of humanity. Its popularity is largely attributed to its overdose of action and commercial success which explains the high number of film adaptations in Hollywood. However, the genre is commonly acclaimed to be dominated by men whereas women usually exist as vague, trivial personalities. The Hunger Games and Mad Max are two major film productions (the former adapted from novel) which have subverted this general understanding and turned the notion of the male hero upside-down by creating the rebellious heroine. Katniss and Furiosa are perfect illustrations of determined, powerful women whom rebel against the patriarchal order in the hegemonic, male dystopia. This study places Katniss and Furiosa in spotlight and analyses both movies from an ecofeminist perspective which maintains a special bond between women and nature. This essay thus aims to reveal environmental issues in relationship with the female protagonists.