BETWEEN MODERN TRABZON AND ANCIENT TREBIZOND: THE RESURRECTION OF THE HISTORICAL AUTHOR IN MACAULAY’S THE TOWERS OF TREBIZOND

Görünürde yarı-otobiyoğrafik bir gezi romanı olan Rose Macaulay’ın Trabzon Kuleleri (Trabzon Hisarları) adlı eseri, antik Trabzon kentinin küllerinde kendini arayan ve o küllerde yeniden doğan bir karakteri ele almaktadır. Romanda otobiyoğrafinin, geziye katılmış karakterlerin komik ve satirik hikayelerine daha derin bir ciddiyet kazandırdırmak amacıyla kullandığı, ve aynı zamanda antik kentin (Trebizond) insandaki fantezi ve renkli imgelemi canlandırdığı görülür. Yazar inancını ve fantezisini yitirmemiş masum karakteri antik Trabzon’a benzetirken, günümüzdeki halini o eski şaşaasından eser kalmamış modern Trabzon ile kıyaslar. Dolayısıyla, bu makale Trabzon Hisarları her ne kadar bir gezi romanı ya da otobiyoğrafi olarak okunabilirse de, karakterin iç dünyasını ve imgelemini antik Trabzon dolayımında araştıran, kafası karışık ve belirsizliklerin ağındaki modern insanı çağdaş Trabzon aracılığıyla betimleyen üstel bir kurgu.

-

Ostensibly being a semi-autobiographical travel account, The Towers of Trebizond presents a character who resurrects from the ashes of the ancient city. The novel uses autobiography to provide seriousness to the satiric comedy of the travellers and employs the ancient city in order to revive the sense of fantasy and colourful imagination. The author compares the innocent woman to the ancient Trebizond while her present state is compared to the decayed contemporary Trabzon. So, this paper argues that, even though Towers of Trebizond can be read as a travelogue or autobiography and the female protagonist of the narrative seems to be a representation of the historical author, the novel explores beyond mere travel account or biography; rather it explores the character’s inner fantasy and imagination with regard to the ancient city and represents the confused (wo)man grabbed by uncertainties with reference to the decayed contemporary Trabzon.