KİTAP İNCELEMESİ / Ahmet T. KARAMUSTAFA (2007), Tanrının Kural Tanımaz Kulları, İslam Dünyasında Derviş Toplulukları, 1200-1550 (Çev. Ruşen Sezer) İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 145 s.).

deneyen çal malar yla Reha Çamuro lu'na kadar uzan r. Buna kar ise, özellikle tarihsel gerçekli i kendi dinsel alg lar do rultusunda, hakikat mertebesine yükselterek biricikle tirme ve biricikle tirilenin bilgisini tekelle tirme e ilimi ta yan Sünni teologlar bir ba ka cepheyi olu turmaktad r. Cephenin hangi yan nda yer al ço unlukla “doksa” olarak kar ister istemez, okuma biçimini de bu belirlemektedir; yani ilgili alanda kar la lan hemen tüm ögeler özellikle ve öncelikle belirli bir dü ünü biçimi kapsam nda de erlendirilmekte ve yorumlanmakta, dü ünü biçimini önceleyen öyle dursun, sonralayan toplumsal, siyasal eyleyi tarzlar , davran biçimleri, eylemlilik halleri tümüyle gözard edilmektedir. Örneklemek gerekirse Edip Harabi “Sevaba girmekçün içeriz arap/ çmezsek oluruz duçar- azap/ Akl n ermez senin bu ba ka hesap/ Meyhanede bulduk biz bu kemali” diye seslendi inde, en basitinden arab n burada yaln zca bir temsil, örne in “muhabbetin” bir temsili oldu u kolayl kla ileri sürülebilmekte ve ayn “temsilci” zihniyet gere i, “meyhane” de kolayl kla tasavvufun labirentlerine gönderilerek “dünya”ya dönü türülüvermektedir. arab n gerçekten arap, meyhanenin de gerçekten meyhane olmas bir yana, ihtimaline bile gözler kapat labilmektedir. Bu durumda Harabi'nin ça kalakalmaktad r: “Ey zahid araba eyle ihtiram ” Sahi neye ça zahid? Bu sorudan pratik bak mdan kaçman n olanaks zla “doksa”ya d sal olarak konumland lan siyasal etkenler devreye al nmakta ve kar la lan prati in siyasetin inanca ili kin olan yozla hafifinden yaln zca onun, siyasetin inanc kötüye kullan sürülmekte ya da hemen her zaman elde tutulan “cehalet, kal nt ” gibi sözümona aç klama emalar seferber edilmekte, o da olmad , her zaman her yerde haz r ve naz r olan “d güçler” imdada ça ne kadar “d ” oldu u tart malar bir yana, Safavi etkisi zaten haz r ve naz r elde tutulmaktad r. Ama her eye kar n ya da her eye inat soru ortada durmaya devam etmektedir: “Harabat ehliyiz mestaneyiz biz/ Bizden iç arab meyhaneyiz biz” diyen neyin ehli oldu unu söylüyor? stedi imiz kadar harabat üzerinden sufi okumay inceltelim; “harabat” e er “meyhane, kumarhane ve umumhane”yi imlemekten inatla vazgeçmiyorsa, harabat ehli olma hali ne tür bir dinselli e kar “pratik” olarak?

KİTAP İNCELEMESİ / Ahmet T. KARAMUSTAFA (2007), Tanrının Kural Tanımaz Kulları, İslam Dünyasında Derviş Toplulukları, 1200-1550 (Çev. Ruşen Sezer) İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 145 s.).