LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ, ORDU ve BURJUVA SINIFI

Makale, Müslüman nüfusa sahip Türkiye Cumhuriyetinin, kuruluşunun milli/yerli burjuva sınıfının yokluğunda gerçekleştiğini ve bu nedenle Ordu’ya emanet edildiğini belirterek analize başlamaktadır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucuları ancak bu sayede laik ve demokratik siyasi rejimin yaşatılabileceğini varsaymışlardır. Çalışma Ordu’ya emanet edilen siyasi rejimin zaman içinde nasıl süreklilik kazandığını belirtmektedir. Bilhassa Atatürk ’ün vefatının ardından, Ordu ’nun kendisini emaneti üstlenen tek kurum olarak görmesi gerektiğinde siyasi yönetimlere müdahaleleri de beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda Ordu, 1960 darbesinin ardından, demokratik yöntemlerle seçilmiş sivil yönetimler üzerinde sürekli etkili olabilmek için Milli Güvenlik Kurulunu (MGK) bir enstrüman olarak kullanmıştır. Makale Ordu ’nun (MGK’nın) gelişmiş demokratik ülkelerde olduğu gibi demokratik yollardan seçilmiş yöneticilere danışmanlık hizmetleriyle yardımcı olmalarını belirtmektedir.Ayrıca ülkemizde mevcut olan eksik demokratik yapının katılımcı demokratik yönetime dönüştürülebilmesi için geniş toplum kesimlerinden (burjuva sınıfından) destek ve demokratik duyarlılık talep edilmektedir. Makale ülkemizde bu duyarlılığın ve özverinin var olduğunu iddia etmektedir. 1997yılında Refah-Yol Hükümetine karşı yapılan eylemler bunu göstermiştir. Bu nedenle, Ordu ’nun üstlendiği ve günümüze kadar taşıdığı emaneti (laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetini) artık gerçek sahiplerine, yani demokrasi ve laikliğe inanmış burjuva sınıfına ve burjuva kültürüyle yoğrulmuş sivil toplum gruplarına teslim ederek tarihi misyonunu tamamlamasını önermektedir.

SECULAR TURKEY, MILITARY POWER AND THE BOURGEOISIE

This paper aims to explain how a secular and democratic political system is established and survived in an Islamic country, such as Republic of Turkey. It is also stated that why the responsibility of political regime is given to military power at the beginning of establishment of the Republic of Turkey and how this responsibility is continued from 1923 to 2001. Moreover, the tools that are used by the military power to achieve control over civil administrations are also discussed. In order to transform the current democratic structure in Turkey to a more developed and participatory democratic system, large portions of the society should show more sensitivity and support to democracy. The civil actions against Welfare-Path government (the coalition of Welfare Party and True Path Party) in 1997 have shown that this sensitivity and sacrifice for democracy is present in the country. Thus, the study concludes with the proposition that the military power should abandon their historical mission by handing this responsibility (protecting the secular and democratic republic) to its real owners, who are democratic and secular civil administrators, industrialist bourgeoisie and civil society groups.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi  Dergisi-Cover
  • Yayın Aralığı: Yılda 3 Sayı
  • Başlangıç: 1999
  • Yayıncı: Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi